Çetin Ünsalan – Batık esnaf umudu

Hesabını kitabını bilmeyen tacir vardır. Yıllarca aldığının, sattığının hesabını yapmaz; sıkıştıkça kredi alır. Bu sayede rafına mal koyup, veresiye satmayı tercih eder. Sorarsanız dükkânda bir hareket, bir bereket değmeyin gitsin.

 

Sonra bir gün işler gerilemeye başlar. Veresiyeyi tahsil edemez; kredi zamanı borcunu ödeyemez. Ödeme yapmadıkça, rafındaki mal azalır; müşterinin ayağı daha çok kesilmeye başlar.

 

Ardından işlerin açılacağı umuduyla, ne kadar büyük esnaf olduğunu anlatmaya başlar. Çünkü yeniden mal alabilmesi ancak birilerinin buna inanmasına bağlıdır.  Aslında batışın son merasimini yapıyordur.

 

Türkiye’nin ekonomi yönetimi de aynen bu. İhracat dibe vurmuş; Türkiye ciddi bir kısa vadeli borç ödemesi açmazıyla karşı kaşıya… Daha da yetmezmiş gibi günlük döngüyü sağlayacak para da bulamıyor. Nitekim büyümeden satışlara kadar tüm sonuçlar, makyajlanmış ve çarpık yapılarına rağmen bunu haykırıyor.

 

Ama Başbakan Yardımcısı Ali Babacan cilalı sözlerle, durumu kurtarma ısrarını sürdürüyor. Şimdi diyeceksiniz ki, mesela Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de söylüyor. Asıl problem de bu. Zeybekçi’nin ne söylediğinin önemi yok.

 

Çünkü Ekonomi Bakanı, gelen sinyale göre konuşuyor. Ama Ali Babacan göz göre göre bazı şeyleri söylüyorsa, çaresizliğinin, batık esnaf umudu dağıtmanın tavrını sergiliyor demektir. Son ifadesi ne? 2015 yılında Türkiye daha yüksek büyüme oranlarını yakalaşacak.

 

2014 yılında yüzde 2,7 beklenirken, yüzde 2,9 büyüme geldi diye ‘hedefler, beklentiler aşıldı’ nidaları atanların, 2015 yılından beklentisi ne; açıkçası merak ediyorum. Zira yüzde 5’in altındaki bir büyüme Türkiye için ancak küçülme anlamına gelir. Ayrıca o yüzde 5’in yapısı da, yakalanan büyümeyi önemli ya da önemsiz kılar.

 

Şüphesiz hayal edilen oranlar bunlar değil. Ama Ali Babacan’ın umut dağıtmasını da anlamak zor… Bakın örnekteki batık esnaf bile umut dağıtırken işi üzerinden spekülasyon yapıyor. Çok zorlasanız milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazanacağını söyler.

 

Fakat Babacan’ın tek bir gerekçesi yok. Büyüyeceğiz; o kadar… Dünya pazarı mı genişleyecek? Komşularımızla mı barışacağız? Yepyeni bir buluşa imza mı atacağız? Saçma sapan çılgınlıkları finanse etmekten mi vazgeçeceğiz? Ürün fiyatlarını ve maliyetlerini mi donduracağız?

 

Üretip, tüm dünyaya mal sattığımız için mi cari açık sorunundan kurtulacağız ya da vatandaşın enflasyonunu yok saydığımız için mi düşük enflasyonu bulacağız? ‘Kamu borç stoku’muz kamu bankalarına, dışarının vermediği krediyi verdiği için görev zararı yazarak mı azalacak?

 

Babacan’ın bu hayalinin gerekçesi ne? Çok mu çaresiz, dünya ekopolitiğini okumayı mı unutmuş? Sayın Babacan, bari birbirimizi kandırmayalım. Şu sorunu kabul edelim de sıra çözüm konuşmaya gelsin. Zira batık esnaf kendini, bakanlar ülkeyi batırır.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir