Paranın Değer Kaybetmesi

Bu günlerde nereye gitsem benzer sorularla karşılaşıyorum. Bir süredir cari açık meselesi fazlasıyla ilgi çekiyor ya. Birkaç gazeteci dost da bu konuda benim görüşlerimi almak istedi. Konuştuk. Laf lafı açtı. Konu “ne olur” meselesine geldi. Ben de  “açığın finasmanı sağlanamazsa Türk Lirası devalüe olur” diye cevap verdim. Finansman meselesi geri planda kaldı, “devalüasyon” manşete çıktı. O gün bugündür aynı konu etrafında sorulan sorulara muhatabım.

Aslında sorular yoğun ama iki ana tema etrafında bir yığılma var gibi. Temalardan birisi neden artık pek kullanmadığımız “devalüasyon” sözcüğünü kullandığım sorusu etrafında dönüyor. İkinci tema daha klasik. Sözkonusu devalüasyonun neden ve ne zaman olabileceği merakı üzerine inşa ediliyor.

*                   *                   *

Birinci temanın pek tartışmaya gelir tarafı yok. Çünkü aynı olayı tanımlamak için  farklı bir deyim kullanmaktan ibaret bir sorun var ortada. Aslında farklı bir deyim de kullanıyor sayılmam. Devalüasyon bizim yakından bildiğimiz bir durum. Temelde ulusal paranın diğer paralar karşısında değer kaybını anlatıyor.

Dolayısıyla “devalüasyon olur” dediğimde geçmişte sıkca yaşadığımız, alışık olduğumuz bir şeyin, yani paramızın değer kaybının, tekrar olabileceğini söylüyorum. Nedendir bilmem ama ben “devalüasyon olur” deyince sanki bu coğrafyada hiç bilinmeyen, hiç görülmemiş  vahim  bir olay olacakmış gibi  bir algılandı. Biraz da geçmiş deneylerimizin etkisiyle olsa gerek devalüasyon sözcüğü zihinlerde pek hoş olmayan durumları çağrıştırıyor herhalde.

Oysa olağan dışı bir durum yok. Hatta, serbest kur rejimine geçtiğimiz, döviz kurunun oluşumunu piyasaya bıraktığımız tarihten (2001) bu yana paramızın değeri her an değişiyor. Türk lirası bazen değer kaybediyor (devalüasyon) bazen de değer kazanıyor (revalüasyon). Aynı gün içinde bunun tekrarladığı durumlar da oluyor.

Şimdilerde bu deyimin pek fazla  kullanılmıyor olmasının nedeni aslında bu sözcüğün “sabit kur” sistemleri ile adeta özdeşleşmiş olması. Bu sistemlerde döviz kuru para otoritesi tarafından belirlenip, değiştiriliyor. İşler sarpa sarıp, koşullar gerektirdiğinde otorite paranın değerini düşürmek durumunda kalıyor ve yaptığı bu işlem “devalüasyon yapıldı” şeklinde ifade ediliyor. Oysa “serbest kur” sisteminde parayı devalüe eden falan yok. Para adeta kendiliğinden devalüe ya da revalue oluyor. Belkide sistemler arası bu farkı vurgulamak için şimdilerde devalüasyon deyimi yerine “paranın değer kaybetmesi” sözcüğü kullanılıyor.

*                   *                   *

Devalüasyonun neden ve ne zaman olacağına ilişkin sorular bana yöneltilen ikinci soru kümesini oluşturuyor.  Zamanını bilmem ama devalüasyonun neden olacağının bir tane çok basit cevabı var. Döviz kuru bir fiyat. Serbest kur rejimlerinde (örneğin bizde) bu  fiyat döviz piyasasında belirleniyor. Döviz piyasasında fiyatın değişmesini gerektiren bir durum (dengesizlik) olduğunda fiyat (kur) değişiyor.

Örneğin döviz talebi arzından büyükse fazla talep fiyatı (kuru) yükseltiyor, döviz değerleniyor, ulusal para değer kaybediyor, yani devalüasyon oluyor. Piyasada döviz arz fazlası varsa bu kez tersi oluyor, dövizin fiyatı düşüyor, döviz değer kaybediyor, ulusal para değer kazanıyor, yani revalüasyon oluyor.

Basit cevap bu. Ama basitlik sizi yanıltmasın. Bir adım daha atınca işin rengi değişiyor. Örneğin, neden döviz arz ya da talep fazlaları oluşuyor sorusu verilecek cevabı bayağı karmaşık hale getiriyor. İşin içine döviz piyasasına gelen (arz) ve çıkan (talep) döviz akımlarının tamamını sokarsanız karmaşıklık boyutu daha da artıyor. Bu çerçevede bir de fiili durumların analizini yapmak gerekince uzunca bir araştırma makalesi yazmak gerekiyor. Bana göre hava hoş ama yerimiz bu kadar. Belki ileride, parçalı biçimde, bunu da yaparız.

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir