Kurumsal Yapı ve Özendirme Mekanizmaları

Kalkınma iktisatçıları, kurumsal yapı ile bir ekonominin performansı arasında yakın bir ilişki kuruyorlar.

Bir ekonomide bireylerin nasıl özendirildikleri kurumsal yapı tarafından belirleniyor. Yazılı kurallar, alışkanlıklar ve gelenekler gibi yazılı olmayan kurallar, bu kurallara ne ölçüde uyulduğu, uyulmaması halinde ne ölçüde yaptırım uygulandığı belirleyici oluyor farklı bir ifadeyle.

Geçen cumartesi, bürokratik hayattan, bazı elemanların bir kılıfına uydurulup ‘taciz edilerek’ yandaşlara yer açılması biçiminde bir örnek vermiştim. Farklı bir ifadeyle, birisinin görevden alınması ya da birisinin önünün kapatılması amacıyla bir inceleme yapılması ya da soruşturma açılması türü bir alışkanlıktan söz etmiştim.

Bir tarafa yamanmak
Bir parantez açayım. Yaklaşık on yedi yıl önce benim de başıma gelmişti. Ancak ben o süreçte çok eğlenmiştim. İki nedenle. Birincisi şu: Yapılan inceleme çerçevesinde gelen görevlilerin incelemek için aldıkları klasörlerde ağırlıklı olarak araştırma bölümünde geliştirilen ekonomik ve ekonometrik modellerin anlatıldığı raporlar yer alıyordu. Düşünsenize; bir ‘hatalı işlem’ bulmak için bir görevlinin, istatistiki yöntemlerle tahmin edilen bir dizi denklemle karşılaşıp, hatalı işlem olarak “Bu denklemin korelasyon katsayısı pek de yüksek çıkmamış” şeklinde bir rapor yazdığını. İkincisi, zaten aylar öncesinden üniversiteye geçmek için başvurmuştum.
Neyse, konuyu dağıtmayayım. Bu tür bir kurumsal yapı, sonuçta, ‘bir tarafa yamanmak’ biçimindeki davranışları özendiriyor. Bilgi, deneyim, çalışkanlık ve yetenek değil de taraftar olmak geçerlidir anlayışına yol açıyor. Bu da bir kurumun giderek etkinlikten uzaklaşması ve performansının düşmesi anlamına geliyor.

Olumsuz özendirme
Kalkınma iktisatçıları bu örnektekine benzer nedenlerledir ki kurumsal yapı ile bir ekonominin performansı arasında yakın bir ilişki kuruyorlar. Ülkeler arasındaki büyük gelir farklılıklarını araştırırken, farklı kurumsal yapıların ne tür özendirme mekanizmaları oluşturduklarına bakıyorlar. O özendirme mekanizmaları da gidip bireylerin davranış biçimlerini etkiliyor. O davranış biçimleri de kurumsal yapının ileride ne yönde evrileceğinde belirleyici oluyor.
Akademik dünyada da çok sayıda olumsuz özendirme mekanizması var. Bu mekanizmalar garip sonuçlar doğurabiliyor: Mesela ücret sistemi kötü. Mesela bazı bölümlerde öğretim üyesi sayısı çok az. Buna karşın bu bölümler ikinci öğretim yapabiliyorlar. Haftada otuz–kırk saat ders veren öğretim üyeleri ortaya çıkıyor. Bu öğretim üyelerinden doçent olabilmeleri için, artık nasıl vakit bulup yapacaklarsa, yayın yapmaları isteniyor. Bu durumda kimsenin dönüp bakmadığı bir dolu ‘bilimsel’ dergi yayımlanıyor. Çoğu parlak beyin akademik hayat ile ilgilenmiyor. Kötü ders kitapları yazılabiliyor. Gerçekten araştırma yapabilecek öğretim üyeleri ile sadece ders verebilecek öğretim üyeleri aynı kıstaslarla değerlendiriliyor. Daha çok sayıda başlık sayabilirim.
Gelecek cumartesi bu konuları ele almaya başlayacağım

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir