Vakıfbank Genel Müdürü ile sohbetin hatırlattıkları…

Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan ile bankada yenilenme ve İstanbul’a taşınmaları konularını içeren kahvaltılı sohbette iki konuyu hatırladım. Biri Türkiye İş Bankası’nın İstanbul’a taşınması kararı sonrası Taksim Şubesinin üst katında Ersin Özince ile yaptığım sohbetteki çoşkusu. Diğeri  Gaziantepli sanayicilerin 1994 krizi dönemindeki tutumu nedeniyle dönemin Vakıfbank Genel Müdürü Fehmi Gültekin’e övgüleri…

Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan ile Ece Ceyhun sabah kahvaltısında söyleşi yaparlarken, Hakan Güldağ ve ben de konuk olarak sofrada yer alıp zaman zaman sorularla sohbete katılıyoruz.

Bu sohbet bana iki konuyu hatırlattı. Bunlardan biri Türkiye İş Bankası’nın İstanbul’a taşınma kararı sırasında henüz Genel Merkez binaları yokken, Ersin Özince ile Taksim şubesinin üst katında yaptığım söyleşi. O söyleşide Özince, İstanbul kentinin kendilerine katacağına inandığı gücü ve yaratacağı ivmeyi ortaya koymuştu. Zaman kendisini çok haklı çıkardı. İş Bankası Ankara Genel Merkezli olarak yaşadığı yaklaşık 60 yılın ardından Merkezini İstanbul’a taşıdıktan sonra önemli bir farklılaşma ve değişim yaşadı.

Bu nedenle eski bir İş bankalı olan Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan’ın Genel Merkezlerini İstanbul’a taşırken yeni yapılanma içersinde farklılaşarak büyüyecekleri konusunda anlattıklarını dinlerken yıllar önce Ersin Özince’nin anlattıklarını dinler gibiydim. Şimdi, 2015 yılının Vakıfbank’ının 1000 şubeli, Türkiye’nin her yerinde kökleşmiş, bireysel ve KOBİ bankacılığında gelişmiş, bankalar sıralamasında  4. Sıraya yükselmiş, bu yolda hedeflerini gerçekleştirebilmiş bir banka olup olmadığını gözlemleyeceğim.

Vakıfbank sohbetinde aklıma gelen bir başka olayı da hatırladım. 2000 yılında bir finans kurumu ile Gaziantep’e gitmiştik. Dönemin Gaziantep Ticaret Sanayi Odası başkanı rahmetli Kamil Şerbetçi ve oda yönetimiyle akşam yemeği yiyorduk. Ben, biraz da patavatsızca ortaya, “Burada en güçlü banka hangisi ?” diye bir soru attım.

Şerbetçi sektirmeden, “Vakıfbank” yanıtını verdi. Sonra da sebebini izah etti. “1994 krizinde bazı bankalar burada kredileri geri çağırıyorlardı. Dönemin Vakıfbank Genel Müdürü Fehmi Gültekin  ziyaretimiz  geldi. Oda üyelerinden kredi talepleri olanların listesini istedi. 110 milyarlık bir liste hazırladım. Arkadaşların kredi başvurularını yapmalarını istedi. Faizi sorduğumda ‘kriz öncesi fiyatında’ dedi. Yani bazı bankalar kriz nedeniyle güneşli havada verdikleri şemsiyeyi yağmurlu havada geri isterlerken,  Gültekin, verdiği krediyi arttırdı. O nedenle burada kötü gün dostluğu yaptığı için en güçlü banka Vakıfbank” dedi.

Süleyman Kalkan’ı dinlerken ben  bu iki olayı hatırladım… Kalkan ise bu tutumlarının sürdüğünü benim Gaziantep olayını anlatmam üzerine “Biz de 2008″de şemsiye kapattırmadık” diye açıkladı.

Kalkan, İstanbul’da henüz Genel Merkez binalarının inşasının tamamlanmadığını söylüyor. KOBİ bankacılığına ve bireysel bankacılığa güç vererek büyüme kararları nedeniyle Türkiye’de 2015 yılına kadar önümüzdeki 4 yılda toplam 400 şube açacaklarını bunun 100’ünün İstanbul’da olacağı bilgisini veriyor.

Türkiye’de bankacılık sektörünün 2001 krizi sonrası BDDK ve TMSF kurumlarıyla yeni yapılanması ile önemli gelişme sağladı. Bankaların sermaye yapıları ve rasyoları güçlendirildi. Ve bunun sonucunda 2008-2009 krizi sonrasında Amerika ve Avrupa’da birçok banka batma olayı yaşanırken, Türkiye’de sorun yaşanmadı. Bankalar reel sektöre açtıkları kredileri kriz döneminde bile artırmaktan geri durmadılar.

Vakıfbank’ın İstanbul’a taşınırken başlattığı gelişmesine yol açacak yeniden yapılanma ve büyüme çalışmalarının başarılı sonuç vermesi, sektör açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ayrıca, İstanbul’a taşınma sırasında bankanın kadın çalışanları için “pozitif ayrımcılık” yapması da doğru bir girişimdir.

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir