İMKB ya da SP, sandıktan daha mı demokrat?

 

İMKB ya da SP, sandıktan daha mı demokrat?

Aslında sandık ya da seçimlerle, serbest(demokrat-liberal)piyasa ekonomisi bire bir öpüşmesi gerekir. Partileri, holdingler, şirketler ve finans kurumları yerine koyarsak, adaylarda, hisse senedi, halka arz, döviz ve altın ve de hazine bonosu gibi bireysel bazda olmasa da, ülke geleceği açısından getiri, götürüsü olabilecek ve sandıkta teveccüh gösterilen değerler olarak pekâlâ eşleştirile bilinir(!)

Öyle ya!

Bir ekonomik ürüne karar vermek ve ona yönelmek için, onlarca değer inceliyorsunuz.

Grafikler, yıllık bazda performanslar, borç alacak durumları, hatta yapılan piyasa dedikodularını bile acaba olabilir mi? Diye değerlendirmelerinize katıp, karar verip, ekonomik yatırımlarınızı yönlendiriyorsunuz.

Neden? Çünkü maddi bir kayıp yaşamamak, tam tersi önemli bir maddi kazanım sağlamayı ümit ettiğiniz için.

Ama ülke geleceği, genel bir kavram olması ve içinde hepimizin bireysel gelecek elemanlarını da barındıran matematik bir kümesi olmasına rağmen, neden ? Adaylar üzerinde yoğunlaşmadan ve önemli bir inceleme yapmadan ve de onları bu değerlendirme sonucu, bir sıraya sokmadan, sadece parti ya da şirket yönetim kurulu başkanının diyelim, söylemi ile, halka sandıkta arz edilen, bu ürünlere, topluca bir yatırım yapıyoruz?

550 paylık bir değere, yüzde ondan aşağı olmayacak bir oranda hem de vadeli mevduat gibi, dört yıllık bir süre içinde, koşulsuz yatırım yapmak zorunda bırakılıyoruz?

Bu nasıl serbest piyasa ekonomisi? Affedersiniz, bu nasıl demokratik bir seçim sistemidir?

Bir anda sandığa bakış açınızı, bu yönde değerlendirin ve sizin yatırımlarınızın, ülkenin gelecek yatırımlarının yanında devede kulak kaldığını da dikkate aldığımızda, gösterdiğimiz özensizliğin ve vurdumduymazlığın ne boyutlara ulaştığını göreceksiniz.

Ayrıca biz diğer demokrasileri, bizim serbest piyasa ekonomisi ile hiçte bağdaştıramıyoruz. Oysa batıda oyunu kullanıp, bir yerde ülkesi için geleceğe yatırım yapan bir seçmen ya da yatırımcı, eğer yatırımından vazgeçip karar değiştirdiğini de, rahatlıkla verdiği desteği de,çekip yatırımını vadesinden önce bozabilmekte ve pekâlâ tekrar kendine yeni siyasi yatırım değerleri bularak onlara yönelebilmektedir.

Bu tür davranışlrımız o kadar sosyal yapımızın içine sinmiş ki en küçük seçim birimi apartman yönetici seçimlerinde bile aynı davranışları sergiliyoruz. Canım birisini seçelim, toplantı fazla uzamasın sonra gerekirse elbirliği ile işleri hallederiz diyip, hadi Ahmet bey siz alı verin demiyormuyuz?

Hisse, altın, döviz ve de hazine bonosu, hadi bunun içine birde gayri mülk alımını dahil edelim ve diyelim ki bunlardan birine, bireysel yatımlarımızı yönlendirrirken, gösterdiğimiz özgür ve araştırmacı, sorgulayıcı özenli tavrımızı dört sene vadeli (48 ay) sürede, içinde bizimde yatırımlarımızı içeren tüm ülkenin, ekonomik ve sosyal ve de güvenlik  yatırımlarını yönlendirecek ve sahiplenecek 550 paylık değerleri seçerken niçin göstermediğimizide sorgulayalım!

Bu sorgulamayı yapmayıp beynimizin görsel değerlere kanmasına ve al sat emirlerine her defasında uyması sonucu yanlış değerlerden al sat yapmamız gibi her seçimin ertesi günüde bir çok keşke soruları ve memnuniyetsiz görüntüleri ile vade sonuna kadar bir birimizi kemirmeye devam ediyoruz.

O halde, seçimlerde hissenin ya da finansal yatırımların tam tersi olarak, sandıkta en üst değerdeki adaylara yatırım yapmak ama değeri bu süreç içinde düştüğünü gördüğünüzde de (stoplos) zararına satış yapmak , kurtulabilmek siyasi olarak daha karlı bir yatırım demektir.

Sözün özü piyasaların tam tersine, siyasiler tavan değerden alınıp taban yaptıklarında onlardan kurtulmak en büyük demokratik yatırımdır.

Umarım teşbihte hata olmamıştır!

Seçimlerin öncelikle ülke geleceğine en güzel sonuçları getirmesi ve sonuçlanması dileği ile…

Kazım ÇİLOĞLU

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir