Bir Numaralı Gündem

Türkiye’nin öncelikli sorunlarını sıraladığınızda, çözüm için yol haritası belirleseniz ve ilginizi de burada yoğunlaştıracak olsanız, önceliğiniz ne olurdu? Şüphesiz tek bir madde saymak güç… Bu denli yoğun sorun yaşanan bir ülkede, birkaç konuyu aynı anda yürütmeniz gerekecektir. Esasen büyük devlet olmak da bunu gerektirir.

Benim için öncelikli gündemi işsizlik oluştururdu. Çünkü istihdam sahasındaki sorunları halletmeden toplumdaki travmatik yapıyı da, bunun doğuracağı diğer sorunları da engellemeniz mümkün değil.

Resmi rakamların aksine, sokakta tüm azametiyle yaşanan işsizlik, bu ülkenin bir numaralı sorunudur. Çünkü bunun sonuçları olarak ortaya çıkan asayiş olayları, boşanmalar, cinayetler, şiddet, toplum barışının zedelenmesi gibi oluşacak bir dizi mesele, bunun dışındaki her şeyin çözümünü güçleştirir, aksine problemlere yenisini ekler.

Bununla bağlantılı olarak dünyada finansal harp dönemi yaşandığını dikkate alırsanız ve bu harp üzerinden sınırların tehlikeye girdiği gerçeğini görürseniz, makro ve mikro ekonomiyi hemen peşine takardım.

Cari açıktan dış ticaret açığına, TL’nin aşırı değerli olmasından insanların üretemez duruma gelmesine, üretilenlerin satıldığı pazarlardaki kaosu dış politikayla bütünleştirip ortaya çıkan açmazlara ve en önemlisi bireyden devlete kadar uzanan yelpazedeki borçlu yapıya bakardım. Bunları tersine çevirecek politikaları önceliğime alırdım.

Neden derseniz, yanıtı çok basit: Aç insana hiçbir şey anlatamazsınız ve kötü niyetlilerin tuzağına düşmesine de engel olamazsınız. Sadece karnını doyurduğunuz, insan gibi yaşattığınız vatandaşınıza eğitim, dış politika, üniter bütünlük gibi meselelerde bilgi aktarabilir, uluslar arası bankerlerin oyununa gelmesinden koruyabilirsiniz. Ancak karnı doyan insan, toplumsal hassasiyetler konusunda duyarlılığını artırır.

Tıka basa doymaktan bahsetmiyorum. Bu milletin topluca aç kaldığı dönemler de oldu. Mühim olan burada adaletin temini ve sıkıntının, daha sonra da zenginliğin adilce ev ortaya konulan emeğe uygun paylaşımı ilkesidir.

Eğer birileri akşam evine ekmek götüremezken, birileri asgari ücret kadar bahşiş bırakıyorsa, orada problem var demektir. Bu ülkede 12 milyon 750 bin kişinin yatağa aç girdiğini hatırlatırım.

Önümüzdeki günlerde 61. Hükümet kurulacak ve muhtemelen de güvenoyu alacak. Mevcut iktidarın devamının kesin olduğunu düşünürseniz, kulislere yansıyan öncelik haberlerini de ciddi almakta zorlanmazsınız.

Konuşulanlara göre 61. Hükümet’in öncelikleri ne olacak? Bir numaralı madde anayasa… Neden? Çünkü seçim öncesinde uluslararası finans kuruluşlarının yeni anayasayı birinci madde yaptığını yazmıştık. Hedef üniter olarak çökertilemeyen devletin, lokal bazda tahsilatla ele geçirilmesi.

Basına yansıdığı kadarıyla diğer önceliklere bakalım. YÖK’ün yapısının düzenlenmesi, Siyasi Partiler Yasası ve istinaf mahkemeleri, yargıda personel alımı, zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması, kadrolaşmaya imkân sunacak Kamu Reformu Yasası, köylere internet altyapısı ve yeni illere büyükşehir müjdesi…

Peki bunlara baktığınızda ekonomiden, işsizlikten, cari açıktan, aşırı borçlu yapıdan izler görüyor musunuz? Oysa her biri Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit edecek öneme ait. Ne yazık ki korkulan oldu. Ekonomi yine gündemin alt sıralarında…

Neden? Çünkü birileri öyle istiyor. Zira onların önceliği vatandaşın durumu değil, uluslararası alanda kârlılıklarına kâr katmak. Yazık, çok yazık… Seçimin hemen öncesinde ve akabinde ‘göreceksiniz’ diye yazdığım bu yol haritasında yanılmış olmayı çok isterdim.

[email protected]

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir