Alternatif Program

ALTERNATİF tıp olur da alternatif ekonomi olmaz mı? Bal gibi olur. Geleneksel tabipler, iyileştirmek için hastasına ya “acı hap” yutturur ya da ameliyat edip onun “canını acıtır”.

Buna da “kanıta dayalı tababet” (Evidence Based Medicine) derler. Alternatif tıp hekimleri ise, acı ilaçiçirmeden, cerrahi müdahaleyle can acıtmadan hastalarını iyileştirdiklerini söylüyorlar. Bu hekimler hastalıklarınvücudunu ovarak ve okşayarak, belli yerlerine ince iğneler batırarak veya şifalı otların suyunu içirerek tedavi ediyorlar. Onlar da bizim de kanıtlarımız var diyerek iyileşen hastaların tanıklıklarını gösteriyorlar. Ancak biliminesası olan “sebep-sonuç” ilişkilerini açıklamada yetersiz kalıyorlar.
KANITA DAYALI İKTİSAT
İktisatta da benzeri bir tartışma var. “Kanıta dayalı iktisadın” yerine “sonuca dayalı iktisat” tezleri ileri sürülüyor. Nedensellik ispatlanamayınca “vallaha, netice ortada; biz yaptık oldu” deyip örnek vak’aanlatıyorlar. Başarı hikâyesindeki açıklama yeteri kadar bilimsel bulunmazsa, “bu bir mucizedir” ters bir şey olursa da “şanssızlık” deyip işin içinden çıkıyorlar. Mesela Türkiye’de yaşanan “alternatif iktisat” mucizelerin enbüyüğü 2003-2007 yılları arasında yüksek faiz politikası uygulanırken, hem enflasyonun düşürmesi hem deyüzde 7 gibi yüksek bir büyümenin gerçekleşmesidir. Kanıta dayalı iktisat, enflasyonu düşürmek içinuygulanan yüksek faiz politikasının, büyümeyi yavaşlatacağını söyler. Eğer aksi olmuşsa, demek ki, enflasyonudüşüren yüksek TL faizi değil, yüksek TL faiziyle sağlanan bol döviz girişi ve bu sayede ucuzlayan dövizdir.Büyümeyi sağlayan da TL cinsinden hesaplanınca, sıfırın altına düşen dövizli kredi faizidir. Bu politikanın da adı “örtülü kur çapası” ödünü de “yüksek cari açıktır” der. Nitekim şimdi sıra geldi bedeli ödemeye yani “cari açığın düşürülmesine”.
SAYIN ZAFER ÇAĞLAYAN CARİ AÇIK KAPAMA BAKANI MIDIR?
Eğer bu ülkede, bir kişiye ekonomi bakanı denecekse, o da Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan’dır. Çoğuülkede olduğu gibi Türkiye’de de bir “ekonomi” (iktisat) bakanı yoktur. Ama her ülkede iktisadi faaliyeti eşgüdümleyen bir bakan veya başbakan yardımcısı vardır. Bu kişi çoğu kez Maliye veya Hazine Bakanı diyeadlandırılır. Ortada ekonominin tümünden sorumlu koskoca bir Başbakan Yardımcısı Babacan dururken, niyeeski Sanayi ve Ticaret Bakanına “Ekonomi Bakanı” dendi diye düşündüm. Yapılan açıklamalardan çıkardığım sonuç, Çağlayan’a cari açığı kapama görevi verildiğidir.
POLİTİKA AÇMAZI
Bu hükümet hem cari açığı düşürmeyi istiyor, hem de bunun gereği olan TL’nin değer kaybetmesine(devalüasyonun kibarcası) izin vermek istemiyor. Çünkü değerli TL, enflasyon canavarının boynuna takılmış bir tasmadır. Bu tasma çözülürse, canavar tekrar azabilir diye düşünülüyor. Enflasyon azarsa, bu güne kadarelde edilen kazanımlar da büyük çapta kaybolabilir endişesi var. O zaman uygulanacak yeni ekonomipolitikasının amacı ve kısıtları şöyle formüle ediliyor. “TL’nin fazlaca değer kaybetmesine izin vermeden, biraz büyümeden fedakârlık ederek, cari açığı yönetilebilir seviyeye, mesela milli gelirin %3’ü düzeyine indirmek”.Cari açık, döviz talebinin, döviz arzından fazla olması halidir. Geleneksel iktisada göre bu sonuç, esas olarak bir “döviz fiyatı sorunudur”. Acı ilaç gereklidir. Alternatif tıbba yani iktisada göre, acı hapı yutmaya gerek yoktur. İthalatı azaltan ve ihracatı arttıran bir dizi mikro önlemler almak yeter. İşte bu görev şimdi “ekonomibakanı” olan Çağlayan’a verilmiştir. Haydi hayırlısı! Dayan Çağlayan, arkandayız.
Son Söz: Fiyatın işlevine inanmayan, ekonomiye inanmıyor demektir.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir