İcra Operasyonu

Ekonomileri batık durumdaki ülkelerin açmazı büyüyor. Özellikle vitrindeki ülke Yunanistan adeta pilot bölge ilan edildi. Ardından zor duruma düşen ve kredi derecelendirme kuruluşları tarafından ‘çöp’ ilan edilen İrlanda ve bekleyen İtalya, İspanya gibi sıkıntılar Avrupa’nın canını yakıyor.

Bu nedenle Avrupa’daki yetkililer bir araya geldi ve ağırlıklı olarak kredi derecelendirme kuruluşlarına atıfta bulunuldu. Sıkıntıya düşen ülkelerin ekonomilerine yönelik notlandırma eğilimine son verilmesi fikri ortaya çıktı. Bunu müteakip IMF’den açıklama geldi. Dün akşam Euronews’in geçtiği habere göre IMF, bundan böyle ülkelerin resmen iflas açıklamalarını beklemeyecek. Tek taraflı olarak bir ülkenin iflasını ilan edebilecek. Bu ne demek biliyor musunuz?

Alacaklıların kapıya dizilip, borç batağındaki ülkeye icra takibi yaptırması anlamına gelir. Peki bu borçlar hangi koşullarda tahsil edilecek? Ödeme zorluğuna düşmüş bir firmanın iflas dedikodusunda neler olacağını hayal edin. Önce bankalar kredilerini geri çağırır. Alacaklar sırayla icra başlatırlar. Çünkü o saatten sonra ilk başvuran önceliklidir ve yağma stratejisi uygulanır.

Ülkeler için de bu durum aynen geçerli olacak. Varlıklara el koyma ve ödenemeyen borçlar karşısında, eğer tek taraflı iflas ilan edilirse, o ülkenin gerçekten kurtarılabilir olmasının önemi de kalmayacak. Çünkü alacağı olan herkes kapıya dizilecek.

Bunun sadece o ülkeyle mi sınırlı kalacağını düşünüyorsunuz? Farz edin ki o ülkenin devlet tahvilleri de birilerinde olsun. İflas dendiği anda, değeri sıfırlanır. Hadi şimdi elimizdeki 92 milyar dolar civarındaki döviz rezervine bir de bu gözle bakalım.

Bu birikim nakit değil. Çoğu banka ya da devlet tahvillerinde bulunuyor. O zaman ekonominin iyi olduğunu söyleyip, döviz rezervleriyle övünenlerin bunu da açıklaması gerekmiyor mu? Fransa’nın bile tehlikede olduğu bir süreçte, Türkiye’nin rezervleri içinde hangi ülkelerin ne kadar tahvili var?

Kim bilir? Belki de Ali Babacan’ın bugün çıkıp ’Avrupa’daki kriz bizi olumsuz etkiler’ demesinin altında bu yatıyordur? Keza diğer alternatif pazar ve ihracat faktörleri açısından değerlendirilebilir ki, Babacan’ın bunları tehlike olarak göreceğini sanmıyorum.

Yılları sair ekonomi yönetimi eğilimi ve performansına baktığımızda, bu endişenin üç temel gerekçesi olabilir. Birincisi sıcak para akışında geriye dönük eğilim başlayacağından ekonominin finansmanı mümkün olmaz. Yani bir başka tabirle borcun sürdürülebilirliği olanağı ortadan kalkar. İkincisi, rezervlerin içinde potansiyel batık ülkelere ait, çok ciddi oranda tahvil olabilir. Bunların pul haline dönüşmesiyle hesapların alt üst olma riski belirmiştir. Üçüncüsü ve daha kötüsü, Sayın Babacan da bu kafa yapısıyla sıranın bize geleceğinin farkındadır.

Peki uygulanan metot sürpriz midir? Herkesi IMF’nin o dönemki başkan yardımcısı Anne Krueger’in 2002 senesinde deklare ettiği ülkelere yönelik iflas planının detaylarını incelemeye davet ediyorum. Ne gariptir ki, bugünle çok örtüşüyor.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir