Zurnanın Fırt Dediği Yer

Büyümenin yavaşladığı yerde cari açık da azalmaya başlarsa bu gelişme kamu maliyesi açısından sıkıntı yaratır.

Giriş

Başlıktaki deyimin aslı ‘zurnanın zırt dediği yer’ dir biliyorsunuz ama Güngör Uras üstadımız bir yazısında zırt yerine kibarlık olsun diye fırt kelimesini koyup da yazınca ben de böyle kullanır oldum. Zurnanın fırt dediği yer de büyüme ve cari açık ilişkisi.

Gelişme

TÜİK, mayıs ayı sanayi üretim endeksi değişim oranını yüzde 8 olarak açıkladı. Yani bu yılın mayıs ayında sanayi üretim endeksi geçen yılın mayıs ayındaki sanayi üretim endeksine göre yüzde 8 artış göstermiş bulunuyor. Bu yılın ilk üç ayında sanayi üretimindeki artış ortalaması yüzde 14,4 idi. Buna karşılık ikinci çeyreğin ilk iki ayının ortalaması yüzde 8,1. Bu oranın bize anlattığı iki şey var: (1) Sanayi geçen yıla göre büyümeye devam ediyor. (2) Sanayi büyümesi yavaşlıyor. Sanayi büyümesinin yavaşladığını bu yılki verilerin dışında geçen yılla karşılaştırmamızdan da çıkarabiliyoruz. Geçen yılın ikinci çeyreğindeki sanayi üretimi artış oranı yüzde 14 idi. Bu yıl eğer haziran ayında bir sürpriz çıkmazsa yüzde 8 dolayında kalacak gibi görünüyor.

İmalat sanayiinde kapasite kullanımı oranı tam da benzer şeyleri söylemiyor aslında. Kriz öncesi dönemle, örneğin 2008 yılıyla karşılaştırdığımızda kapasite kullanımının hâlâ düşük olduğunu görsek de ikinci çeyrekte ilk çeyreğe göre de geçen yıla göre de artış içinde olduğunu görüyoruz.
Yani sanayi üretim oranları bize sanayide büyümenin devam ettiğini ama hız kestiğini söylerken kapasite kullanım oranı hızın da kesilmediğini söylüyor. Büyüme açısından hangisinin daha etkin olduğunu ilerleyen günlerde göreceğiz.

Bizim açımızdan daha önemli olanı sanayi üretiminin durumudur. Her ne kadar sanayi üretimi Türkiye’nin toplam üretiminin ancak dörtte birine denk geliyor olsa da etkileri bundan çok daha yüksektir. Konuya böyle baktığımızda sanayi üretimindeki yavaşlamanın büyümeyi de yavaşlama yönünde etkileyeceğini söyleyebiliriz. Bu durumda ikinci çeyrek büyümesinin ilk çeyreğe göre oldukça düşük çıkmasının beklendiğini ifade edebilirim.

Tehlike

Ekonominin ısındığını öne sürenler açısından bu gelişme rahatlatıcı bir gelişme gibi duruyor. Bu duruma bakarak “Büyüme hız kesmeye başladığına göre ısınma önce ılınarak sonra da hafifçe soğuyarak sorun olmaktan çıkacaktır” biçiminde bir yorum yapılması doğru gibi görünüyor. Buna karşılık içimiz rahat değil. Çünkü ortada bir cari açık gerçeği var. Cari açığın mayıs ayında da ciddi biçimde artmaya devam ettiği görüldü. Yılın ilk beş ayında cari açık GSYH’nin yüzde 8,7’sine gelip dayanmış durumda.

Tehlike nerede derseniz işte tam da burada derim. Büyümenin yavaşladığı yerde cari açık da azalmaya başlarsa bu gelişme, vergi gelirlerimizin önemli bölümü ithalata dayandığı için kamu maliyesi açısından sıkıntı yaratır. Ama bu sıkıntı yeniden yapılandırma yasası gelirleriyle aşılabilir. Tersi olursa yani büyüme düşmeye başladığı halde cari açık artmaya devam ederse daha ciddi sorunlar çıkar ortaya. Çünkü bu kez dış finansman sorunları kapımızı çalacak demektir.

Sonuç

Türkiye, cari açık sorununu ikiye ayırarak çözmeye çalışmalıdır. Kısa vadeli çözümler için uygulanacak politikalar farklı, uzun vadeli olanlar için farklıdır. Uzun vadeli sorunu çözmeye yönelmek doğru tercih olacaktır. Sorun uzun vadeli görünse de çözüm için hemen yola koyulmak gerekiyor. Uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız ama uzun vadenin kısa vadelerin eklenmesinden oluştuğunu da unutmamak gerekir.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir