Bu Kadar Strese Ne Gerek Vardı?

AVRUPA Birliği’nde stres testine tabi tutulan 91 bankadan 8’i testi geçemedi. Korkarım bu açıklama istenen sonucu vermeyecektir. Zira bahse konu olan 8 bankanının 2.5 milyar euro bulması gerekiyor olabilir. Ya kıl payı geçmiş olanlar? Bu testin işe yaraması istenseydi, Avrupa Merkez Bankası ve siyasi otoriteler, kriterleri daha sıkı ve detaylı tutarlar, sonuçları da kamuoyu ile paylaşmazlar, kapalı kapılar ardında sessiz, sedasız ve derinden bu bankaların sorunlarını çözme yoluna giderlerdi.

Avrupa Birliği bankacılık sektörünü yeni bir stres testine soktu! AB ekonomisi yüzde 2.5 yerine 0.5 büyürse bankacılık sektörü bundan nasıl etkilenir sorusuna cevap arandı! Stres testine 91 banka tabi tutuldu. Bu testle Avrupa ekonomisi yeni bir şok yaşarsa, bankaların bu şok karşısında ne kadar dayanıklı olduğu ölçülmeye çalışılıyor. Soru basit olunca yanıtlayan çok oluyor!

Testten 8 banka geçememiş. 16 banka ise testi ucu ucuna geçmiş. “Sınıfta kalan” 8 bankanın 5’i İspanyol, 2’si Yunan, biri ise Avusturyalıymış. Başarısız olan bankaların ihtiyaç duyacağı ek sermaye toplamının 2.5 milyar euro olduğu hesaplanmış.

Bu bankaları 2.5 milyar euroyu bulabilecekler mi? Bundan önce sorulması gereken birkaç soru daha var: Yeni bir “stres testine” ihtiyaç duyulacak mı? (yanılmıyorsam bu ikincisiydi yoksa üçüncüsü müydü?) Madem daha öncekiler ‘stresi doğru ölçmüşlerdi” yeni bir stres testine neden gerek duyuldu? Bir başka soru neden bu testte herhangi bir ülkenin “batması, default-temerrüt durumuna düşmesi” test soruları arasında değildi? Devamında… Yunanistan’ın “fiyatlaması” neden piyasanın yarısı alındı ya da İtalya’nın ya da Portekiz’in ya da diğer “olağan şüphelilerin” batabileceği neden minimum düzeyde de olsa teste dahil edilmedi?

Gereken yapılmadı

Madem bu kadar “kolay sorulacaktı”; strese, pardon teste ne gerek vardı? Neden piyasaları strese soktular? Bu testin sonuçlarının piyasalara açıklanmasının piyasaalra güven vereceğini falan düşünüyorlardı galiba. Korkarım bu açıklama istenen sonucu vermeyecektir. Zira bahse konu olan 8 bankanının 2.5 milyar euro bulması gerekiyor olabilir, ya kıl payı, “kanaat notuyla” geçmiş olanlar… Bu testin işe yaraması istenseydi, Avrupa Merkez Bankası ve siyasi otoriteler, kriterleri daha sıkı ve detaylı tutarlar, sonuçları da kamuoyu ile paylaşmazlar, kapalı kapılar ardında sessiz, sedasız ve derinden bu bankaların sorunlarını çözme yoluna giderlerdi. Sonrasında da şartları cari piyasa koşullarına uygun gerçek bir stres testiyle gelinen noktayı kamuoyu ile paylaşırlardı. İşte o zaman testler amacına ulaşmış olurdu. Bu yapılmadı.

Yine de testin sonucu bir başka şey daha söylüyor: Parasal sıkılaştırmaya halen daha zaman var! Avrupa Merkez Bankası basit bir soruyla sınıfta kalanın bu kadar olduğu bir bankacılık sisteminde kolay kolay piyasalara vermeye devam ettiği likiditeyi azaltamaz. Faiz artışlarıyla maliyetini yükseltiyor görünse de asıl strateji olarak likidite vermeye devam edecektir. Tıpkı Fed gibi…

Bu haftanın yıldız adayı: Altın

Peki piyasalar AB’deki stres testinin sonuçlarını ‘satın alacaklar’ mı? Bu haftanın sorusu bu olacak. Kısa vadede alıyor görünseler de değil uzun, orta vadede bile bunu satacaklardır.

Kısa vadede, bu hafta ne olur derseniz… Euronun dolar karşısında bir miktar toparlanması ihtimali var. Ancak bu, stres testlerinden çok; geçtiğimiz hafta 1.3837’ye kadar düşen euronun bir “düzeltmesi” neticesinde olduğunu akılda bulundurmakta fayda var. Toparlanmanın 1.4310 seviyesine kadar devamı mümkün. Sonrasında yeniden 1.3915’lere doğru bir geri çekilme yaşanacağını düşünüyorum!

Böylesi bir durum dolar/TL kurlarını da mutlaka etkileyecektir. Euro değer kazandıkça dolar/TL kurlarında 1.6450’nin altına inilece,euro değer kaybettikçe de 1.6570’lere yaklaşılacaktır. Geçtiğimiz iki haftanın kritik seviyeleri bu hafta da önemlerini koruyacaklar!

Bu haftanın yıldız adayı, ya da haftanın “ekonomik göstergesi” altın olacak!

Altının onsu için 1.575 ons/dolar seviyesi kritikti. Bu seviye aşılacak olur ise yeni bir rekor kırılması kaçınılmazdı! Nitekim geçtiğimiz hafta 1.594,60 ile yeni bir rekor kırılırken kapanış 1.593.10’dan gerçekleşti! Bir süredir 1.600 dolar/ons seviyesi gündemdeydi. Teknik olarak bakıldığında bu seviyenin; psikolojik ‘yuvarlak bir rakam’ olmasınının dışında; çok da fazla bir önemi yok! Zira asıl hedef 1.630-35 arası. Bu turda 2.400’lerin olması imkânsız. Şimdilik 1.600’lü rakamlarla yetinilmek zorunda.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir