Bu Koşullarda İyimser Olmak

Herhalde farkındasınız. Son haftalardaki sert çalkalanmaya rağmen ben hala iyimser tarafta yer alıyorum. Aşırı iyimser olduğumu hatta bu iyimserlik işini abarttığımı  söyleyenler de var.

Finansal çalkantının neredeyse tepe yaptığı, yüreklerin ağıza geldiğ  bir ortamda iyimser olmak zor bir zanaat. İyimser alanda kalmak hiç de iyi olmayan  bazı gelişmeleri yadsımak ya da en azından görmezden gelmekle özdeşleştiriliyor.Algının böyle olduğu bir ortamda ben iyimserim diye ortalığa dökülünce tepki alıyorsunuz.

*                   *                   *

Bu durumda özel bir vurgu yapmak ihtiyacı çıkıyor ortaya. Benim iyimserliğim iyi olmayan gelişmeleri saklamak, görmezden gelmek vb gibi kaçışlar üzerine inşa edilmiş değil. Tersine, hem küresel hem de ulusal planda pek çok olumsuzluk olduğunu, bunların tırmanma eğilimi gösterdiğini kabul ediyorum. Bu olumsuzlukların küresel koşulları değiştireceği bunun bizi olumsuz yönde etkileyeceği görüşüne katılıyorum. Üstelik, son yazılarımı hatırlarsanız, bu olumsuz gelişmelerin hem küresel planda hem de ulusal bağlamda kötü yönetildiğini düşünüyorum. Bütün bunları bir araya getirince  durumumuzun yıl başına, özellikle Mart 2011’e, kıyasla kötülediğini söylediğim ortaya çıkıyor.

Peki birader, senin neren iyimser diye sorgulayabilirsiniz. Çok uzatmadan söyleyeyim. Derin bir küresel krizin kapıda olduğunu düşünmüyorum. Dünya ekonomisinin ve bizim bir kez daha yere çakılacağımız, derin depresyonlara sürükleneceğimiz yönündeki analizlere, öngörülere katılmıyorum.  Türkiye ekonomisinin küresel bulaşmalara karşı görece yüksek bir bağışıklk geliştirmiş olduğu kanısındayım. Bulaşma dinamiğini kötü yönetmiş olmamıza rağmen hasarın sınırlı kalması bunun kanıtıdır diye düşünüyorum.

Kısacası, küresel ve ulusal koşulların kötüleşmiş olmasından bir cenaze töreni çıkartmıyorum. Benim iyimserliğim bu

*                   *                   *

Küresel planda gelişen ve kriz olarak algılanan süreçle ilgili bir noktanın altını çizme ihtiyacı duyuyorum. Son finansal çalkantının  ABD ve AB’de kamu borçluluğu sorunu ile bağlantılı olarak ortaya çıktığını biliyoruz.  Her iki alanda da sorunun büyük olmasına rağmen bütünüyle çözümsüz bir noktada olmadığı da biliniyor. Bu durmda  neredeyse küresel  kilitlenme yaratacak ölçüye ulaşan gerilimin olayın ekonomik parametrelerinden kaynaklanmadığını söylemek mümkün.

Finansal çalkantı üreten gerilimin temel belirleyicisi  hem ABD’de hem de AB’de siyasi yönetimlerin hızlı çözüme yanaşmamaları, tersine bu durumu siyasi çekişme imkanı olarak değerlendirmiş olmalarıdır diye düşünüyorum.

Sorunun büyük ölçüde siyaset kaynaklı olduğunu görünce bunun herhangi bir iktisadi tıkanıklıktan dahaçabuk ve  kolay çözüleceğini öngörmek mümküdü. Bunu görenler göreli iyimserliklerini korudular ve cenaze töreni hazırlıklarına katılmadılar.

*                   *                   *

Küresel çalkantıın Türkiye ekonomisinde güçlü bir kriz üretmesinin zor olduğu yönündeki düşünceme de açıklık getirmek istiyorum. 2001 krizinin ertesinde başlatılan iktisadi onarım sürecinin Türkiye ekonomisinin dışarıdan gelecek esintilere karşı direncini pekiştirdiğini düşünüyorum. Bunun için de iki kanıt gösteriyorum. Birisi finans-banka sisteminin güçlendirilip, daha etkin bir denetim altına alınmasıdır.  İkincisi de kamu maliyesi alanında etkin bir onarım yapılarak açık ve borçlanma sorunlarının çözülmüş olmasıdır. Bu iki alnda yapılan onarım Türkiye ekonomisinde kırılganlığı ciddi ölçüde azaltmıştır diye düşünüyorum.

Türkiye ekonomisinin gelenksel problemi olan cari açığın bu dönemde tavan yapmış olması kuşkusuz ciddi bir sorun. Ancak bundan dört başı mamur bir kriz üremeyeceği de görülüyordu. Dikkatli bir analizle büyümenin yavaşlayacağını, küresel risk iştahının azalmasına paralel olarak döviz kurunun daha uygun düzeye geleceğini ve yılın ikinci yarısında cari açığın ivmesini kaybedeceğini ve duraklayacağını görmek  mümkündü.

Bunu  görenler iyimserliklerini korudular. Karamsar senaryolardan uzak durdular. Ben de bunlara katıldım.İyimser kaldım.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir