Ekonomik Görünüm ve Döviz Kuru

Hafta başında açıklanan Türkiye ekonomisine ilişkin cari açık ve büyüme rakamları kısa vadede piyasaları rahatlatmış gibi görünüyor. Muhtemelen bu amaçla detayların pek gündeme gelmediğini dikkate almakta yarar var. Bu yılın ikinci çeyrek döneminde gayri safi yurtiçi hasıladaki enflasyondan arındırılmış artış yüzde 8.8 olmuş, temmuz ayı cari açık rakamı da 5.319 milyar dolar düzeyine gerilemiş. Öyleyse sevinelim! Ekonomide ısınma tehlikesi gündemden düşüyor ve cari açık küçülüyor ise Türk Lirası’nın değeri üzerindeki olumsuz baskılar azalacak! Rahat uyuyabiliriz, risk alabiliriz!.. Küresel düzeyde ne olup bititği ve detaylar önemli değil!

Detaylara baktığımızda dış ticaret hacminde ve açığında ciddi bir gerilemenni olmadığını, mevsimlik olduğu bilinen hizmet gelirlerindeki artış sayesinde cari açığın hızla küçülüyormuş gibi göründüğünü, bunun geçici bir durum olabileceğini ve eğer geçeci olmaz ise makro ekonomi cephesinde ciddi sıkıntılar anlamına geleceğini hesaba katmak gerekiyor, ancak bu gerçekçiliği günü kurtarmak dışında başka bir şey düşünemeyenlerden pek beklememek gerekiyor.

Türkiye ekonomisinde cari açığın kalıcı olarak küçülmesi için iki seçenek var. Olumlu seçenekte dış ticaret hacmi artmaya devam ediyor, fakat ihracat daha tempolu bir çıkış yaşadığı için gerek dış ticaret açığı, gerekse cari açık küçülüyor, hem de ekonomi büyür, istihdam artarken iken küresel koşullar bu senaryonun gerçekleşme şansını sıfıra yaklaştırıyor; Avrupa ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşananlar olumlu düşünmeyi engelliyor. Diğer senaryo ise iyi şeyler söylemiyor. Zira cari açığın küçülmesi içni dış ticaret hacminin küçülmesi, emtia piyasalarının daha fazla yükselmemesi gerekiyor; bu sayede hem dış ticaret açığı, hem de cari açık kalıcı olarak gerileyebilsin. Fakat bu senaryoda ekonomik büyümeyi unutmak, işsizlikte ve sorunlu kredilerde yaşanacak artışların sıkıntı yaratacağını dikkate almak gerekiyor. Eğer emtia fiyatları gerilemez ve yükselir ise sıkıntının çok daha büyük olma ihtimali artıyor.

Türk Lirası’nın değerine ilişkin tahminlerde hangi senaryonun yaşanacağına ilişkin olarak farklılaşıyor. Gerçekleşmesi pek mümkün olmayan ilk senaryoda Türk Lirası’nın kayıplarını kısmen geri alması mümkün olabilir. Fakat ikinci senaryoda durum çok farklı ve belirsizlik çok yüksek; zira Türkiye riskine ilişkin algı dalgalı bir şekild olumsuzlaşabilir; net döviz borcu olanlar özkaynakarı eridikçe panikleme aşamasına sürüklenebilir ve onları sakin tutmak için yapılanlar zaman içinde yetersiz kalabilir. Ekonominin büyümediği, işsizliğin artmaya başladığı, bunlara bağlı olarak bütçe gelirlerinin azaldığı ve sorunlu kredilerin arttığı bir ortamda Türk Lirası’na ilişkin beklentilerin olumsuzlaşmasını engellemek imkânsız hale gelebilir. Küresel düzeyde yaşanacak bir parasal genişleme 2003-2007 yılları arasında yarattığı etkinin tam aksini tetikleyebilir. Söz konusu dönemde emtia fiyatlarının enflasyonist etkisi Türk Lirası’nın aşırı değerlenmesi sayesinde engellenmiş, üretim artışı büyüme olarak gösterilmiş, gün kurtarılmıştı. Bu kez üretim artışı olmayacak ve hatta gerilemeler yaşanacak. Türkiye riskine ilişkin algıları olumlu çizgide tutmak pek kolay olmayacak, döviz kurunun olması gereken değerden sapması da öncekine göre aksi yönde olabilecek…

İlginç bir dönemden geçiyoruz, Merkez Bankası geleneksel olmayan bir şekilde para politikasını önce sıkılaştırdı, sonra da aniden gevşetmeye başladı. İş dünyası her ikisini de öngöremedi, Merkez Bankası’nın ne yapacağını veya yapmayacağını pek kestiremiyor. Eğer Türk Lirası mevcut değerini korur veya değer kaybetmeye devam eder ise kısa vadeli faizleri yükseltmek gerekecek veya Türkiye riskine ilişkin beklentilerin olumsuzlaşması engellenemeyecek. Türk Lirası düşük değerli veya önümüzdeki yıl yeniden değerlenecek diyerek bu olasılıktan kısa bir süre için kaçınabilirsiniz! Bunun farkında olanlar da risklerini azaltmak adına bu son fırsatı değerlendirmeye çalışabilir! Dikkatli olun, tahmin ile temenniyi karıştırmayın; aksi takdirde ciddi bedeller ödersiniz ve birilerini suçlamak sorununuzun ağırlaşmasını önleyemez…

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir