Yavaşladık ama

Bu sıralarda dünya ekonomisi büyüme bağlamında  zor zamanlar geçiriyor. Genel bir durgunluk beklentisi var. Bazıları bu beklentiyi daha da öteye taşıyıp, daralmaya kadar götürüyor.  En azından dünyanın bir yavaşlama konjonktürüne gireceği beklentisi çok yaygın.

Son veriler de bu beklentileri doğrular yönde geliyor. Dünya ekonomisinin hız kestiği anlaşılıyor. Ancak, önceki yazımda da işaret ettiğim gibi, yavaşlama ülkeler ve ülke grupları arasında yeknesak, tek tip bir örüntü izlemiyor. Gelişmiş ülkelerdeki yavaşlamanın daha büyük marjlı, daha vurgulu olduğu görülüyor. Buna karşılık içinde bizim de yer aldığımız gelişmekte olan ülkler grubunda yavaşlama çok daha sınırlı ölçekte kalıyor.

Gelişmiş ülkeler büyüme hızı zaten düşük olan bir grup. Bunun üzerine bir de bu yeni yavaşlama dalgası binince bunlar adeta resesyon sınırına geldiler. Dünyada bir büyüme korkusunun yayılıyor ve tüm beklentilerin bu yönde yeniden belirleniyor olmasının nedeni bu.

Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde hem büyüme hızları görece yüksek hem de son dönemdeki yavaşlama ivmesi daha sınırlı. Ulusal üretimin artış hızı bunlarda da yavaşlıyor.  Büyük olasılıkla daha da yavaşlayacaklar. Ancak, bunlar resesyon sınırının çok uzağındalar ve  bu ülkelerde daralma, gerileme riski yok. Bu durumda dünya ekonomisinde büyümeyi, en azından bir süre, gelişmekte olan ülkelerin  çekip, sürükleyeceği belki de gelişmiş partnerlerinin yeniden resesyon çukuruna yuvarlanamalrını engelleyeceği anlaşılıyor.

*                   *                   *

Gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinde, örtük de olsa, büyümeyi sürükleme gibi bir misyonu yüklendikleri anlamına geliyor bu. Dolayısıyla  bu ülkelerdeki büyüme performansı her zamankinden daha yoğun bir ilgiyle izleniyor. .

Türkiye ekonomisi gelişmekte olan ülkeler grubunda yer alıyor. Bizim krizden çıkış sürecinde sergilediğimiz büyüme performansımız dünya ekonomisinin büyüme deseni ile oldukça uyumlu gerçekleşti. Kriz çıkışında görece yüksek bir büyüme hızına ulaştık. Bu tempo 2011 yılında da devam etti.. Yılın birinci üç ayında Türkiye ekonomisi yüzde 11.6 gibi dünya ölçeğinde de yüksek sayılacak bir hızla büyüdü. Hızın yüksek olması dışında dünyadan ayrışan bir durum olmadı. Hemen herkes kriz sonrasının ilk yılının birinci çeyreğinde büyüdü. Biz daha hızlı büyüdük.

Bu noktadan sonra hepimizi bir merak aldı. Dünya ekonomisinde bir yavaşlama, hatta gelişmiş ülkelerde bir resesyon beklentisi oluşurken Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde nasıl bir büyüme performansı sergileyeceği merak ediliyordu. Genel beklentiler  Türkiye ekonomisinin bu yılın ikinci üç ayında da dünyadaki büyüme deseninden kopmayacağı ve yavaşlayacağı yönündeydi. Tahminler büyüme hızımızın ikinci çeyrekte yüzde 6-7 civarına gerileyeceğini öngörüyordu.

*                   *                   *

2011 yılının ikinci çeyrek büyüme verileri dün açıklandı. Merak giderildi. Açıklanan veriler bir yanıyla beklentileri doğrularken bir yanıyla da  tahminleri yanılttı.

Türkiye ekonomisinin  dünyadaki genel görünümle uyumlu hareket ettiği ve yavaşladığı anlaşılıyor. Yeni büyüme verileri 2011 yılının birinci üç ayında yüzde 11.6 hızında büyümüş olan ekonomide büyüme hızının ikinci çeyrekte yüzde 8.8 düzeyine gerilediğini gösteriyor. Büyüme hızndaki 1.6 puanlık düşüş aslında Türkiye ekonomisinde esaslı bir yavaşlama olduğuna işaret ediyor. İşin  beklenti ile uyumlu olan parçası bu.

Ancak, bu süreçte uyumsuz sayılması gereken  bir nokta daha var. Yavaşlamasına yavaşladık ama büyüme hızındaki gerileme beklentilerin epeyce altında kaldı. Başka bir deyişle, genel beklenti büyüme hızının yüzde 6-7 civarına kadar gerileyebileceğini söylerken fiili durum böyle olmadı, büyüme hızı sadece yüzde 8.8 düzeyine kadar geriledi.  Bu durumda, yavaşlamasına rağmen, ekonominin hala uzun dönemli ortalamamızın (yüzde 4.6) çok üstünde bir hızla büyüdüğü  söylenebilir.

İkinci çeyrekteki büyüme hızımız resesyon tehdidi altında olduğu düşünülen dünya ekonomisi için de iyi bir haber. Söz konusu yüzde 8.8 oranındaki büyüme hızı dünyada bir kez daha Çin’in arkasından ikinci sırada yer alıyor. Bu performans bu dönemde dünya ekonomisini taşıma misyonuna ciddi bir katkı yaptığımız anlamına geliyor.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir