Wall Street’te İşgal

Geçen hafta sonu dünyanın çeşitli yerlerinde yüzbinlerce dünya vatandaşı ,kapitalist sistemin kaleleri sayılan merkezlerde yine kapitalizmin yanlışlıklarını gözler önüne sermek için eylemler yaptı. Aralarında Londra’da Borsa binası, Frankfurt’ta bulunan Avrupa Merkez Bankası, New York Times Meydanı , ABD’nin Los Angeles,Chicago,Denver ve Seattle gibi kentleri  ile Roma’da ki San Gio
vanni meydanında toplanan insanların ortak amacı, gittikçe büyüyen finansal adaletsizlik karşısında ,dünya ekonomisindeki %1’lik  mutlu azınlığın, mutluluğundan pay almak isteyen %99 ‘luk geniş bir kitlenin haklı tepkileri idi.

Herşey 17 Eylül 2011’de yani tam bir ay önce sadece birkaç genç üniversite öğrencisinin Arap Baharı fikrinden esinlenerek, New York’ta bir park’ta başlattıkları ve ana temasının”Bütçe açığı nasıl kapatılır: Zengini vergilendir, savaşları bitir” ,”Bankalar kurtarıldı ama bizim paralarımızla” , “Bankaları denetleyin” gibi protestolarla başlattıkları eylem internetteki sosyal ağlarlar sayesinde dünyanın değişik yerlerinde yüzbinlerce insanın katıldığı bir eyleme dönüştü .Bu hafta sonu ise eylemciler protestolarının 82 ülkeye yayıldığı ve 15 Ekim’de tüm dünyada  1500 eylemin yapıldığını açıkladılar .İşte bu kez Arap Baharı reformu ile doğudan etkilenen ABD ve Avrupa ‘da ‘’Wall Street’i İşgal Et’’ eylemi böyle başladı.

Haberi ilk okuğumda bir grup solcunun yada aşırı liberal derneklerin bir hareketi olarak duruma yorum yapmıştım ama Wall Street işgalcilerinin yayınladıkları manifestoyu okuyunca kapitalizmin şu an ki en iyi ekonomik sistem olduğuna inanan biri olarak ,protestocuların bu uçuk tepkilerinin tamamına hak verdim .Grubun yayınladığı ,%99 dedikleri ‘’Bizler’’ ve %1 lik ifade ettikleri ‘’Onlar ‘’ deklarasyonu aynen aktarıyorum sonra bu manifestonun dayanaklarına beraber bakalım ;

“Tek bir halk olarak, bir arada, şu hakikati kabul ediyoruz: insan ırkının geleceği bireylerin işbirliğine bağlıdır; düzenimiz haklarımızı korumalıdır; eğer bu düzen çürümüşse kendi ve komşularının haklarını korumak bireylere aittir; ve demokratik bir hükümet, meşru gücünü halktan alır, ancak şirketler halktan ve topraktan servet ayıklamanın peşine düşer ve süreç ekonomik bir güç tarafından belirlenirse, hakiki demokrasi gerçekleşemez. Biz, kârlarını insanlarla, çıkarlarını adaletle ve baskıyı eşitlikle değiştiren şirketlerin hükümetlerimizi idare ettikleri bir zamanda geliyoruz.Biz bu gerçeklerin bilinmesi için barışçıl usullerle toplandık, ki bu hakkımızdır.


Onlar, esas mortgage kredisi sahibi kendileri değilken evlerimizi yasadışı yöntemlerle haczettiler.
onlar, tek bir ceza dahi almaksızın vergi mükelleflerinin paralarıyla şirketleri kurtardılar ve yöneticilerine fahiş ikramiyeler vermeye devam ettiler.
onlar, işyerinde eşitsizliği ve ayrımcılığı, yaş, ırk, cinsiyet, cinsel kimlik ve cinsel yönelim üzerinden süregelir kıldılar.


Onlar, gıdamızı umursamazca zehirlediler ve tarımsal düzeni tekelleştirerek baltaladılar.
onlar, sayısız hayvanı kapatıp, zalimce davranıp, işkence etmekten kâr ettiler ve sonra bu uygulamalarını gözümüze baka baka örtbas ettiler.


Onlar, daha iyi ücret ve güvenli çalışma koşulları için pazarlık hakkını çalışanlardan her fırsatta çalmaya baktılar.
Onlar, öğrencileri, aslen insani bir hak olmasına rağmen, aldıkları eğitim karşılığında on binlerce dolar borçlandırarak adeta rehin aldılar.


Onlar, ihtiyaç duydukları emeği her fırsatta şirket dışından temin ederken bir yandan da işlerin başka yerlere kaymasını ücret ve sağlık sigortalarında kesintiye gitmek için mazeret gösterdiler Onlar, hukuken insanlarla aynı haklara sahip olmak üzere mahkemeleri yönlendirirken, kendilerini sorumluluk ve kusurlardan feragat ettirdiler.
onlar, sağlık sigortalarının onlara yüklediği sorumluluklarından kaçmak için milyonlarca doları hukuk birimlerine harcadılar.


Onlar, mahremiyetimizi bir malmış gibi sattılar.
onlar, basın özgürlüğünü engellemek için asker ve polis güçlerini kullandılar.
Onlar, peşinde oldukları kâr için, yaşamlarımızı tehlikeye sokan hatalı ürünleri bile bile geri çekmediler.


Onlar, sebep oldukları ve olmaya devam ettikleri muazzam başarısızlığa rağmen hâlâ ekonomik politikaları belirlemeye devam etmekteler.
Onlar, işleyişlerini düzenlemekle sorumlu olan siyasetçilere, büyük miktarda para bağışlarında bulundular.
 Onlar, bizleri petrole bağımlı tutmak için alternatif enerji formlarını engellemeye devam ediyorlar.


Onlar, halihazırda zaten büyük kârlar getirmiş yatırımlarını korumak arzusuyla, insanların hayatlarını kurtaracak, acılarından arındıracak markasız ilaçların önünde engel durmaktalar hâlâ.


Onlar, petrol sızıntılarını, kazaları, kusurlu muhasebelerini ve etkisiz maddeleri daha çok kâr etmek arzusuyla ve kasıtlı olarak örtbas ediyorlar.
Onlar, medya üzerindeki hakimiyetlerini, insanları yanlış bilgilendirilmiş ve korku içinde tutmak için kullanıyorlar.Onlar, suçlu oldukları konusunda ciddi şüpheler oluştuğunda bile, mahkumları öldürmek üzere kontratlar kabul ettiler.
onlar, yurtiçinde ve yurtdışında sömürgeciliği sürdürdüler.


Onlar, masum sivillerin işkenceye maruz kalmalarına ve öldürülmelerinde ortak oldular.
onlar, devletten alacakları büyük ihaleler karşılığında kitle imha silahları üretmeye devam ediyorlar.


Time Dergisi’nin ulusal anketi’de ABD’de Wall Street hareketinin halk tarafından desteklendiğini gösteriyor. Son anket; İşgal hareketinin % 58 oranında destek bulduğunu gösteriyor. Üstelik sadece Demokratlar tarafından değil Cumhuriyetçilerinde bu konuda hem fikir olması şaşırtıcı. Son olarak Obama’nın zenginlerden alınacak vergilerin arttırılması teklifini reddeden Cumhuriyetçilerin %73’ü , kendi hakları için de protestoları desteklediklerini ankete yansıtmışlar. Göstericilerin bu haklı tepkilerini  The Economic Policy Institute (EPI)’de destekliyor. EPI verilerine göre 1980’ler ‘den bu yana ülkenin zenginlik kazanımların çoğu, nüfusun en üst % 10’a gitti. Geriye kalan % 90 ‘lık bölümün ise gelirleri düştü. ABD ekonomisi 1981-2008, arasında sağlıklı büyürken ortalama gelirlerinin  % 96’lık bölümü  % 10 ‘luk dilime gitti. Yine ABD’de maaşların 1970 lerden bu yana sabit kalıp ,sadece çalışma saatlerinin arttığı da önemli bir gerçek.  IMF verilerine göre 1990-2008 yılları arasında ortalama enflasyonun 1970-80 lere göre 162 ülkenin 97’sinde düşmüş olması dünya ekonomilerinin istikrarlı bir biçimde büyüdüğünü göstermedi. Kısaca enflasyon düşük ve control edilebilir  olduğu sürece tehlikeli değilmiş ,o yüzden dünya ekonomileri enflasyon takıntısına  son verip istihdam ve uzun süreli istikrar konularına el atmalı , kredilerler ile desteklenen tüketim teşviklerine değil .

Biri kazanır, biri kaybeder. para kazanılmadı, ya da kaybedilmedi, sadece birinden diğerine aktarıldı, sihir gibi..( Gordon Gekko – Money Never Sleeps filminde)

 

ÖMER DEMİR

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir