Büyüme ve Cari Açık Ne Söylüyor?

TÜİK’in dün açıkladığı üçüncü çeyrek büyümesi ve Merkez Bankası’nın Ekim ayı cari açığıyla 10 aylık cari açık rakamlarını açıklaması, büyümede frenin tam yansımadığını cari açıkta ise küçük bir yavaşlamanın olduğunu gösteriyor. 2012 yılında Orta Vadeli Programın büyüme hedefi yüzde 4 büyümesini sağlamaya çalışılırken, cari açığın buna paralel aşağıya çekilmesi için mikro reformları hayata sokarak üretimimizde yerli girdileri artırmayı, ithalatı azaltmayı düşünerek, daha sağlıklı, daha az kırılgan bir ekonomik yapıya ulaşmalıyız.

TÜİK tarafından dün üçüncü çeyrek büyümesi yüzde 8.2, dokuz aylık büyüme 9.6 olarak açıklandı. Buna göre 2008 krizinde son çeyrekte yüzde 7 daralma ile başlayan ve dört çeyrek devam ettikten sonra 2009 yılı son çeyreğinde yeniden başlayan büyümedeki süreklilik 8 çeyreğe ulaştı. Merkez Bankası tarafından ise Ekim ayı cari açık büyümesi 4 milyar 151 milyon on aylık cari açık ise 65 milyar 57 milyon olarak açıklandı. Bu rakamlar hem büyümedeki beklentinin hem cari açıktaki beklentinin aşıldığını gösteriyor.

2010 Orta vadeli programında yüzde 4.5 olarak öngörülen büyüme rakamı 2011 programında yüzde 7.5 olarak revize edilmişti. Ancak TÜİK veriler yılsonu büyümesinin bunu da aşacağını gösteriyor. TÜİK üçüncü çeyrek büyümesini açıklarken daha önce yüzde 11.6 olarak açıkladığı ilk çeyrek büyümesini revize edip yüzde 12’ye yükseltti. TÜİK, ikinci çeyrek büyümesini değiştirmeden yüzde 8.8’de tuttu. Dokuz aylık büyüme yüzde 9.6 olarak açıklanırken, dördüncü çeyrekte büyüme kaydedilmezse yıllık büyüme yüzde 7 olacak. Son çeyrek büyümesi yüzde 5 olursa yıllık büyüme 8.4, 6 olursa 8.6, 7 olursa 8.9, üçüncü çeyrekteki gibi 8 olursa yüzde 9.2 olarak gerçekleşecek.

Merkez Bankası tarafından açıklanan Ekim ayı cari açığı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24.5 artışla 4 milyar 151 milyara ulaşmasına karşın, cari açık büyümesine küçükte olsa bir fren geldiğini gösteriyor. Ekim ayı cari açığı bu yılbaşından bu yana 10 aylık dönemin en düşük cari açığı. Bu frene karşın cari açık on aylık dönemde yüzde 93.5 artışla 65 milyara ulaşmış durumda. Yılık olarak ise 78 milyar 611 milyon rakamında. Bu da 2011 cari açığının 80 milyar dolayında olacağını gösteriyor. Bu sonuca ulaşılması ise 2011 yılını açık ara en yüksek cari açık verdiğimiz yıl konumuna getirecek.

Türkiye’de cari açık ağırlıklı olarak kriz dönemlerinde büyümenin negatif veya düşük olduğu yıllarda düşüyor. 2001 yılında 3 milyar 760 milyon dolar cari fazla verildikten sonra, 2002 yılında 626 milyon dolar cari açık verildikten sonra 2008 yılına kadar yıldan yıla yüzde 1000 ile yüzde 50 arasında artışlarla o yıl 41 milyar 659 milyon dolara yükseldi.2009 yılında kriz döneminde 13 milyar 991 milyon dolara gerileyen cari açık, 2010’da yeniden yükselerek 47 milyar 99 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son aylarda frenlenmesine karşın bu yılsonunda 80 milyar dolar olması tahmin ediliyor. Bu haliyle de önemli bir sorunumuz olmaya devam ediyor.

Büyüme ve cari açık rakamları bize ne söylüyor?

Gelişmeler cari açığın yavaşladığını ama önemli sorun olmaya devam ettiğini gösteriyor. Tasarruf eksiği olan bir ülke olarak esas itibariyle yabancıların tasarruflarını kullanarak büyüyen bir ülke olduğumuz için, eğer büyümemizi gelecek yıl yüzde 4’lere sağlıklı olarak çekebilirsek, daha az dış kaynağa ihtiyaç duyacağımız için cari açığı gelecek yıl aşağıya çekebiliriz. Biz Orta Vadeli Programda 2012’de yüzde 4 büyümeyi hedefliyoruz, OECD bizim yüzde 3, IMF yüzde 2.2 büyümemizi öngörüyor. Eğer onların tahminleri doğrulanırsa cari açık tıpkı 2009 yılında 2008’in yüzde 34’üne gerilemesi gibi çok önemli bir düşüş gösterebilir. Ama bu cari açık kadar büyümenin de frenlenmesi anlamına gelir. Sağlıklı olan gelişme bu dönemde büyümeyi 2012’de yüzde 4-5’lerde tutarken mikro reformlarla üretime yerli katkıyı artırıcı, ithalatı azaltıcı yolun bulunmasıdır. Biz büyümemizi düşürerek yola devam edemeyiz. Büyümemizi gelecek yıl dörtte birine düşürerek cari açığı aşağıya çekmemiz sağlıklı bir gelişme olmaz.

NOT: Dünkü yazımda Yapı Kredi bankasının takipteki alacakları yazım hatasıyla aradaki noktanın eksik kalmasıyla yüzde 31 olarak yayınlanmıştır. Doğrusu yüzde 3.1’dir.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir