Teşviklere Siyaseti Bulaştırmayalım

1998 yılından bu yana 13 yılda uygulamaya koyduğumuz üç Teşvik yasasının ardından 2012 yılının ilk aylarında yürürlüğe girecek dördüncü teşvik yasasının hazırlıkları son aşamasına gelmiş durumda. Üç teşvik yasası da özellikle siyasal etkilerin ağır bastığı iddiasıyla birçok ilde kentler arası kıskançlıklara ve kavgalara yol açtı. İş adamları yeni yasanın kentler arası kıskançlık yaratmayacak objektif kriterler içermesini illerinin lokomotif sektörlerinin desteklenmesini öneriyorlar. Bakanlık ise ithalatı azaltıcı sonuç vermesini önemsediğini belirtiyor. O nedenle yeni teşvik yasasının Kobileri rekabetçi kılacak mikro reformlarla birlikte gündeme gelmesi uygun olacaktır.

Son 15 yıl içersinde ilki 1998 yılında olağan üstü hal uygulanan illerle kalkınmada öncelikli yöreleri kapsayan 22 ilde uygulanan 4325 sayılı teşvik yasası uygulandı. Ardından 2002 yılında illerin sosyo ekonomik gelişmişliklerine dayalı olarak 1500 doların altındaki 36 ili kapsamına alan 5084 sayılı teşvik yasası çıkarıldı. 2005 yılında bu illere 13 il eklenerek teşvik kapsamındaki il sayısı 49’a yükseltildi. Ardından bu illere Çanakkale’nin iki adası Gökçeada ve Bozcaada eklenerek teşvikli alan sayısı 51’e yükseltildi. 5084 sayılı teşvik yasası 2009 yılına kadar devam etti. Bunun ardından illeri dört ayrı katagoride toplayan teşvik yasası çıkarıldı. Şimdi Hüseyin Gökçe-Mehmet Kaya’nın haberinden öğrendiğimize göre şimdi 2012 yılının ilk aylarında yürürlüğe girecek yeni Teşvik Sistemi üzerinde çalışmalar yapılıyor. Sistem yine 2002 yılı sosyo ekonomik gelişmişlik endeksindeki 58 parametrenin güncelleşmiş verilerine dayandırılacak.

Yukarıda sözünü ettiğim üç teşvik sistemi de uygulanması dönemlerinde sürekli olarak eleştirilere yol açtı. Komşu iller arasında sorunlara neden olduğu gibi, özellikle siyasal etkilerin teşvik sisteminde etkili olduğu eleştirileri yapıldı. Üç teşviğin de beklenen sonucu vermediği yönünde iddialar ortaya atıldı. Bölgesel ve sektörel teşvikler yerine, projeye dayalı sistemin geliştirilmesinin daha doğru olabileceği öne sürüldü.

Geçen hafta içersinde Düzce’de katıldığım bir toplantıda, kentleri için yeni teşviğin gerekli olduğunu belirten Düzceli işadamları, “Deprem sonrası 5084 sayılı yasa kapsamında kentimiz bazı yatırımlar aldı. Ama son teşvik yasasında Düzce İstanbul ile aynı teşvik sistemi içersinde birinci bölgede, en gelişmişler arasında yer aldı ve kentimize yatırımlar bıçakla kesildi. Oysa bizim demiryolu ulaşımı dışında olmamız bile bu durumun yanlışlığını ortaya koyar. Yeni dönemde mutlaka bize, durumumuza uygun teşvik verilmesi gerekir” diyerek beklentilerini ortaya koydular. Son dönemde gittiğim Anadolu kentlerinden hemen hepsinde hem önceki teşviklerle, hem de 4’lü il gruplanması yapan 5 Haziran 2009 teşviki ile ilgili şikayetlere tanık oldum. Teşvikte siyasetin rol oynadığını belirterek, objektif kriterlerle hareket edilmesini yönündeki isteklerini ortaya koydular.

Yeni teşvik sistemi ile ilgili haberde iş adamlarının “Komşu illerin aynı yatırım alanında desteklenmemesini, her ilin lokomotif sektörlerle desteklenmesinin” doğru olacağını öneriyorlar. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise yeni sistemi “İthal ikamesine geçiyoruz” şeklinde özetliyor. Buna bağlı olarak teşviklerde demir-çelik, makine ve otomotiv sektörlerinin ön plana çıkacağı belirtiliyor. Ayrıca, tarıma dayalı gıda sanayi, kimya ve tekstil sektörlerinin de önemle ele alınacağı söyleniyor.

Yeni Teşvik sisteminin son dönemde ithal aramalı üretiminde rekabetçilikleri kaybeden Kobileri destekleyici özellikte olması gerekiyor. Böylece en önemli sorunlarımızdan biri olarak gösterilen cari açığın azaltılması ve Kobilerin rekabetçi kılınması açısından desteklenmeleri büyük önem taşıyor. Bunun için yeni teşvik sisteminin Kobilere dönük mikro reformlarla birlikte hayata geçirilmesi de gerekiyor. 2012yılının ilk aylarında yeni teşvik sistemi hayata geçerken bununla birlikte mutlaka Kobileri uluslararası alanda rekabetçi kılacak mikro reformlar da yapılmalıdır. Ancak o zaman doğru alanlarda doğru, projeye dayalı teşviklerle ekonomimizin kılcal damarları Kobilerin katkıları artırılarak, cari açığın azaltılmasında iyi sonuçlar alınabilir.

Teşviklerin doğru ve eşitlikçi kriterlerle ele alınıp, kentler arasında kıskançlık ve kavga yaratmamasına özen gösterilmelidir.  Özellikle ithalatı azaltıcı, yerli ara malı üretimini artırıcı reformlarla birlikte ele alınarak ekonomimizi daha sağlıklı bir modele oturtması düşünülmelidir.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir