Çetin Ünsalan – Bir proje de benden

Büyük bir tımarhanenin ortasında akıllı olduğunu iddia etmek, sadece deliliği kabul etmemek anlamına geliyor. Türkiye ise şu anda bir tımarhaneden farksız… Herkes mutluluk kelebeği gibi ortalarda gezip, cennet vaat ederken, kanserli bir hastaya ‘ne istiyorsa yapsın’ dercesine vaatler havalarda uçuşuyor.

 

Her siyasi parti, elbette siyasetin yapısı gereği öbür günü anlatıyor ama yarın ile ilgili hiç kimsenin bir fikri yok. Doğru yanlış, yine de herkesin ekonomi temeline gelmesi güzel; ama eksik.

 

Dünyadaki gelişmeleri okumadan, ülkenizin açmazlarını ortaya sermeden, atmanız gereken ilk adımı tarif etmeden merdivenin sonunu tarif etmek ne kadar anlamlı? Yarına ilişkin sorunlarımızı yok sayıp, bize ölümcül hasta iyiliğini anlatmak, bir vatandaş olarak bana inandırıcı gelmiyor.

 

En baştan beri tüm partilerden aynı sorunun yanıtını bekliyorum: Kısa vadeli borcun ödenmesi için gereken 200 milyar doları aşkın parayı nereden bulacaksınız? Bunun yanıtı yok. Borcun kalıcı olarak ortadan kaldırılması için ise yapılan açıklamaları dikkate alabiliriz.

 

Zira samimi ya da değil, herkes üretim ekonomisinin öneminden bahseder hale geldi. Tek bir sorunla… Dünya pazarı daralırken, üretileni nereye satacağız? Burada komşularla ilişkileri düzeltip, ithal ikameli politikalar yerine, önceliği yerli ürüne vermeyi planları ciddiye alabilirsiniz. Gerisi çöp; zira dünya tekrar korumacılığa gidiyor.

 

Madem kısa vadeyi herkes görmezlikten geliyor; uzun vadeli planlar için konuşuyoruz; o zaman orada atlanan bir unsuru da ben proje olarak partilerin fikrine sunayım. Olmaz ya, belki birileri ne dediğimi anlayıp, ciddiye alır. İşte bu proje şu:

 

Türkiye’de göreve yani, iktidara talip olanlar, toplum sağlığını göz ardı etmemeli. Herkesin birbirini gırtlakladığı, üçüncü sayfa haberlerin manşetten girdiği, ekonomik sıkıntıların yaşandığı, dayanışmanın çöktüğü bir toplumda bireylerin sağlıklı olması mümkün değil.

 

Bu nedenle göreve gelenin, tüm masrafları sosyal güvenlik sisteminden karşılanmak üzere, seans sayısı uzmanlar tarafından tespit edilerek, her bireyin zorunlu olarak psikolojik tedavi görmesi sağlanmalıdır.

 

Az ya da çok hasarlı ama, bu ülkede sağlıklı ruh haline sahip tek bir vatandaşın kaldığını düşünmüyorum. Zaten kavga etmeden tartışmayı beceremememizin nedeni de bu. Zaten sıkıntıları ve travmaları olan bir toplumduk. Bu iktidar sayesinde hasta mertebesine yükseldik.

 

Bu yüzden önce birey, sonra aile, sonra mahalle, sonra şehirler, sonra da ülke genelinde sağlıklı bireyler yaratmanın yolu buradan geçiyor. Sosyal güvenlik sistemine bunun maliyetine gelince, bu sağlıksız toplum yapısıyla ortaya çıkacak hasarın yanında esamesi bile okunmaz, garanti ederim.

 

Eğer iktidar olmaya niyetlenen parti varsa ve iyi kötü projelerini hayata geçirmek istiyorsa, bu önerimi mutlaka dikkate almasını tavsiye ederim. Çünkü idealleriniz ne kadar güzel olursa olsun, ortada değişmeyen bir gerçek var. Mutsuz bireylerden, mutlu bir ülke yaratamazsınız.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir