Çetin Ünsalan – Mahalle

Ben, kendimi bildim bileli aynı mahallede oturuyorum. Bırakıp da gidemiyorum başka yerlere… Bazı uzmanlar bunun sağlıklı olmadığını söylüyor; ama ben mahallemi seviyorum. Oturduğum binadaki komşularım ya arkadaşlarım ya da onlarının anne ve babaları…

 

Küçükken mahalle maçı yaptığımız otoparkında, şimdi benim çocuğum top oynuyor. Cici anne diye bir kavramı var. Çünkü o sadece bizim çocuğumuz değil; mahallenin çocuğu… Halen aynı berberde saçlarımı kestiriyorum; orada çocukluk arkadaşlarımla laflıyorum.

 

40 senedir aynı bakkaldan alışveriş yapıyorum; semtimin sınırlarına girdiğimde evime geldiğimi düşünüyorum. Orada memlekette yaşanan bütün pisliklerden kurtuluyorum. Çünkü dostlar arasındayım.

 

Ben, mahallemi seviyorum. İşte belki de bu yüzden Sultangazi Cumhuriyet Mahallesi’ndeki insanların mücadelesini anlayabiliyorum. Rant yerine komşularını tercih etmelerinin, boş duvarlar yerine çocuklarının bir arada olduğu alanları savunmalarının, bir tek ağaç için gövdelerini siper etmelerinin sırrını çözebiliyorum.

 

Birlikte çardakta içilen çayların keyfini, birinin ihtiyacı olduğunda herkesin seferber olma duygusunu, cenazelerde, düğünlerde küslüklerin rafa kaldırılmasının ne kadar kolay olabildiğini yaşayarak öğrendim.

 

Mahalle önemlidir… Çünkü bir çocuk hayat terbiyesini önce ailesinde, sonra mahallesinde alır. Eğer bunun üzerine sağlıklı ve doğru bir eğitim alırsa, adam olabilme ihtimali vardır. Ederler yerine değerleri savunur. Şahsı yerine yaşadığı toplumu esas alabilir.

 

Şimdi adına kentsel dönüşüm denilen, adı doğru uygulaması adeta bir şehir cinayeti olan bu tehcir eylemi hedefine mahalleleri koymuş durumda… İster İstanbul’da, isterseniz Anadolu’nun bir başka köşesinde direnen insanlara bakın; değerlere sahip insanlardır.

 

Rize’de yeşil yola karşı çıkanlar da, Artvin’de doğasını korumak için madene direnenler de, şehrine ve ülkesine sahip çıkanlar da mahalle bilinci olan insanlardır. Bir memleketi çökertmenin en kolay yoludur mahalleleri dağıtmak.

 

Ancak bir mahallede kimin ne olduğu, kim olduğu, nereden gelip nereye gittiği önemsizdir. Ancak bir mahallede inanç farklılıkları, görüş ayrılıkları önemini yitirebilir. Zira o mahallede yaşayan herkes zaten akrabadır. Bu da Millet olmanın harcını oluşturur.

 

Bir mahalleyi dağıttığınızda ortada ne esnaf kalır; ne de yaşayan bir şehir. Bu yüzden mahallenize sahip çıkın. Para vaadi ile yaşamınızı, hafızanızı, hatıralarınızı, birlikte olma duygunuzu elinizden almak istiyorlar.

 

Şüphesiz sağlam binalarda oturalım. Ama yenilenen bu binalar mahalleleri dağıtmak yerine, kuşaklara aktarmak amacıyla inşa edilmeli… Aksi takdirde terk edilen ve boşalan her mahalle, vatanı oluşturan parçalardan birinin çöpe atılması anlamına gelir.

 

O zaman ne bayramlar bayram, ne insanlar insan kalabilir. Yapılan binalar ise yaşam alanı değil, tuğla yığınları haline dönüşür. Sokağınıza, mahallenize sahip çıkın. Bunun mücadelesini verenleri önemseyin. Onlar kendileriyle birlikte bu toprağın dokusunu da koruyorlar. Mahalleye düşman olandan ise korkun.

 

Peki, mahalleye düşman olanı nasıl anlarsınız? Kim kapınıza geldiğinde komşunuzdan değil, paradan bahsediyorsa, ondan uzak durun. Yoksa bir gün paranız da, eviniz de, size bir tas çorba verecek komşunuz da kalmayacak. İyi bayramlar olsun.

 

Not: Yıllık izin nedeniyle yazılarıma 3 Ağustos 2015 Pazartesi gününe kadar ara veriyorum. O zamana kadar hoş kalın; iyi kalın. Saygılarımla

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir