Çetin Ünsalan – Cevap ver; yoksa…

Türkiye’de açıkladığı istatistiklerin hiçbir inandırıcılığı kalmayan kurumu TÜİK, şimdi de vatandaşa ceza kestirmeye başladı.  Olay, Bursa’da Merkez Yıldırım İlçesi’nde cereyan ediyor. Konu tüketici güven endeksinin hesaplanması amacıyla yapılan eğitim anketi…

 

Ankete katılım için 19 Haziran’da eve bir mektup geliyor. Evin hanımı mektuptan eşine söz etmiyor; kendi de okuyamıyor; çünkü okuma yazması yok. Alın size eğitim anketi… Süreç içinde gelen memuru da dolandırıcı zannettiği için anketi reddediyor. Sonra mı ne oluyor? Bin 55 TL idari para cezasına çarptırılıyor.

 

Bu cezayla karşılaşınca şoke olan adamın yanıtı ise ‘daha evime kömür alamadım, nereden ödeyeyim’ oluyor. Alın size tüketici eğilim anketi sonucu. TÜİK de büyük bir titizlik içinde haneleri tespit ettiğini iddia ediyor. Şimdi buradan yola çıkarsak:

 

Bu kadar titizlenmenize karşın, bu kadar yanlış sonucu nereden buluyorsunuz? Sonuçlarla oynuyor musunuz?

 

Bir ankete katılmak nasıl zorunlu olabilir? Adı üzerinde anket… Başvurduğunuz yer bir başka devlet kurumu değil ki, size yanıt vermek zorunda olsun. Nasıl bir mecburiyete tabi tutabilirsiniz insanları?

 

Bir diğer husus da şu: eğer bu yöntemle ve bu despotlukla anket çalışması yapıyorsanız, doğru sonucu almanız mümkün mü? İnanın doğrunun yanından bile geçemezsiniz.

 

Hadi bir boyut daha atlayalım. Bu ülkede sanayi kuruluşlarıyla, işsizlerle, KOBİ’lerle anket çalışması yapılıyor. Ülkenin büyümesi, enflasyonu, işsizliği vs tespit ediliyor değil mi?

 

Adam aklını peynir ekmekle mi yedi ki size doğru yanıt versin? Nitekim konuştuğum birçok KOBİ sahibi ‘ben deli miyim doğruyu söyleyip, iki gün sonra devleti tekrar kapımda bulayım’ diyor.

 

Çünkü derdiniz göstermelik bir takım rakamları ortaya çıkarmak. Sokağın gerçeğiyle veya hakiki sonuçla ilgilenmiyorsunuz. Ekonomiden sosyal hayata kadar söylenen yalanları ibra edecek denekler arıyorsunuz; topladığınız verileri de anlaşılan o ki dizayn ediyorsunuz. En azından dışarıdaki algı bu…

 

Zaten yüzde 89’u sözleşmeli personel olan ve kapı önüne konulma tehdidiyle yaşayan personelden oluşan bir kurumdan ne kadar gerçekçi ve bilimsel bir sonuç ortaya çıkabilir? Daha tavırla ilgili fotoğrafınızı düzeltmeden, bu insanların size güvenmesini nasıl beklersiniz?

 

Gelirsek en başa… Eğer bu konuyla ilgili bir mevzuat, kanun varsa derhal değiştirilmelidir. Ben ankete cevap vermek zorunda değilim. Nüfus sayımı mı yapıyorsunuz da, ben olmazsam bir kişi eksik kalacak? Gidin kabul eden biriyle yapın.

 

Ama tavır şu: Cevap ver yoksa yersin cezayı… Emin olun aldığınız yanıtlar da doğru (!) olur.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir