“Ayrılmak ya da ayrılmamak, işte bütün mesele bu!” diyemem sana…

Küresel piyasalar açısından sadece 2016’nın değil son yılların en kritik günlerinden birinin arifesindeyiz. Yarın, yani 23 Haziran 2016 Perşembe günü İngiltere Halkı, Avrupa Birliği’nden ayrılma ya da Avrupa Birliği’nde (AB) kalma kararını vermek üzere sandık başına gidecek. Son dönemdeki popüler tabirlerle ifade etmek gerekirse yarınki referandum sonucunda ya “Brexit[1]” ya da “Bremain[2]” kararı verilecek. Olası bir ayrılık sonucunun, son küresel krizden bu yana uluslararası piyasalarda görülecek en ciddi türbülansa yol açacağına yönelik tahminler ve oylama yaklaştıkça yayınlanan anketlerin bu ihtimalin hiç de zayıf olmadığını işaret etmesi küresel piyasalardaki stresin had safhaya ulaşmasına yol açıyor. Bu yazıda referandum sürecine ilişkin öne çıkan konuları ve sandıktan çıkacak kararların ekonomi ve piyasalarda oluşturacağı muhtemel etkilere ilişkin beklentilerimizi paylaşacağız.

Nedir? Nasıl Buraya Gelindi?

İngiltere Başbakanı David Cameron, partisi içindeki parti karşıtı görüşleri dikkate alarak 2013 yılı Ocak ayında, Mayıs 2015 seçimleri sonrasında yeniden seçilmeleri durumunda İngiltere’nin AB üyeliğinin yeniden değerlendirileceğini ve en geç 2017 yılının sonuna kadar üyelikten ayrılma ya da üyeliği sürdürmeye yönelik bir halk oylamasına gidileceğini vaat etti. Yeniden seçilmeleri sonrasında da hali hazırda belirli ayrıcalıklara sahip olan İngiltere’nin, AB ile olan ilişkilerini daha avantajlı bir duruma getirmeye yönelik müzakerelerde elini güçlendirme ve vaadini yerine getirme amacıyla Şubat 2016’da İngiltere’nin AB üyeliğine ilişkin referandumun 23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirileceğini açıkladı.

brexit1- erol gürcan

Şekil 1: Referandum Tarihi Açıklanana Kadar Olan Süreç – Kaynak: the Economist, ONS, YouGov

Referandum tarihi ilk açıklandığında, İngiltere’nin üyelikten ayrılma kararı vermesi uzak bir ihtimal olarak görülüyordu. Ancak, özellikle son aylarda göçmenlere ilişkin Avrupa Bölgesi’nde tırmanan endişeler ve Euro Bölgesi’ne ilişkin ekonomik sorunların bitip tükenmeden devam etmesi gibi gelişmeler, ayrılık taraftarlarının güçlenmesine yol açtı. Öyle ki, anketler referandum süreci yaklaştıkça ayrılık yönündeki oyların kalma taraftarlarını yakaladığını hatta geçtiğini işaret ediyordu. Son derece sert bir şekilde yürütülen referandum kampanyasının sonlarına yaklaşılırken; AB’de kalma yönünde kampanya yürüten İşçi Partisi milletvekili Jo Cox seçim bölgesi Birstall’da uğradığı silahlı ve bıçaklı saldırı da hayatını kaybetmesi sonrasında yayınlanan anketler AB’de kalma yönündeki oyların ayrılık yönündeki oyları yakaladığını işaret ediyor.

Anketler

brexit2- erol gürcan

Şekil 2: Financial Times (FT) Anketi – Kaynak: Financial Times

Referanduma 1 gün kala halen anketlerin başabaş olduğu görülüyor ve kararsızların yaklaşık % 10 gibi son derece önemli dilime karşılık geldiği görülmektedir. Yukarıda Financial Times[3]’ın internet sitesinde yayınlanan ankete, aşağıda ise the Economist[4]’in internet sitesinde yayınlanan ankete ilişkin sonuçlar yer almaktadır. Anketlerin son ana kadar başa baş gidiyor olmasının ortaya koyduğu tek bilgi, son ana kadar hiç kimsenin sonucu bilmediğidir. Geçmiş istatistikler anketlerin zaman zaman ciddi ölçülerde yanılabildiğini işaret etmektedir. Ayrıca, internet ve telefon üzerinden yapılan anketlerinde de bir miktar farklılaşma olduğu görülmektedir. İnternet bazlı anketlerde ayrılmaya yönelik oylar, telefon bazlı anketlerde de kalmaya yönelik oyların bir miktar daha önde olduğu görülmektedir. Ancak, bunların gerekçeleri üzerine de tartışılabilir. Dikkat çeken bir unsurda genç ve yaşlıların oylarında gözlenen bariz ayrışmadır. Gençlerin ciddi bir ağırlıkla AB’den kalma, yaşlıların ise ciddi bir ağırlıkla AB’den ayrılma tarafında oldukları görülmektedir. Buradan hareketle, yarınki referandumda katılım oranı ve genç/yaşlı oranının son derece belirleyici olacağı düşünülebilir.

brexit3- erol gürcan

Şekil 3: The Economist Anket Sonuçları – Kaynak: the Economist

Oylama süreci

brexit4- erol gürcan

Şekil 4: 23 Haziran Referandumunda Kullanılacak Oy Pusulası

Oylama yarın TSİ ile 09:00 – 23:59 arasında gerçekleştirilecek. Gece yarısı oylamanın sona ermesiyle birlikte sandıklar kapanacak ve sayım işlemine geçilecek. Toplam 382 Bölge’de sayılan oylar 12 ana merkezde toplanacak ve sonuçlar kümülatif olarak açıklanacak. Sonuçların ne kadar hızlı netleşeceği katılım oranı, oyların sayım hızı ve merkeze ulaştırılması gibi etkenlere bağlı olacak. Oy kullanılacak her bir istasyonun listesinde maksimum 2500 seçmen bulunduğunu da ifade edelim. Aşağıda detaylarını vereceğimiz üzere anketlerin AB’de kalma ya da ayrılmaya yönelik oyların başa baş gittiğini işaret etmesi nedeniyle sonuçların 24 Haziran Cuma günü sabaha karşı netleşeceği tahmin ediliyor.

Referandum Sonrasında Ne Olacak?

Referandum sonucunun direkt yasal bir bağlayıcılığı yok; ancak Başbakan Cameron, olası bir çıkış kararı alınması durumunda hemen gerekli adımların atılmaya başlayacağını ifade etti. AB üyeliğinden ayrılmaya ilişkin detayların yer aldığı Lizbon Anlaşması’nın 50. Maddesine göre çıkış işlemleri için yasak düzenlemelerin ve karşılık görüşmelerin yapılacağı 2 yıllık sürecek müzakere süreci başlayacak. İngiltere, AB’nin yapısal ve tarihsel ortaklığı düşünüldüğünde, bu sürecin çok daha uzun yıllar alabileceği de tahmin ediliyor. Yani, diğer bir deyişle olası bir Brexit sonucunda İngiltere’nin hemen 24 Haziran 2016 günü AB’den direk ayrılması gibi bir durum söz konusu değil. Ancak, belirsizliğin had safhaya çıkacağı, bu durumun da uzun süre finansal piyasaları meşgul edeceği bir sürece girileceği kesin.

İngiltere Ekonomisi ve AB

2 milyonun üzerinde diğer AB ülke vatandaşlarının çalışmakta olduğu İngiltere, 1 Ocak 1973 tarihinden bu yana AB üyesidir (Eski Adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu – AET). Schengen Alanı’nın bir parçası olmayan İngiltere,  Euro yerine kendi para birimini kullanmaktadır. Aşağıda İngiltere’de Kişi Başına Düşen Milli Gelir,  AB üyesi olduğu sürece izlediği seyir gözlenmektedir. AB üyelerinin ortalamasını yüzdesi olarak gösterilmiştir.

brexit5- erol gürcan

Şekil 5: AB Üyeliği Süresi nce İngiltere Kişi Başına GSYH – Kaynak: the Economist

Aşağıda, 2014 yılı boyunca İngiltere’den Euro Bölgesi’ne ve Euro Bölgesi’nden İngiltere’ye yapılan ihracat ilgili ülkelerin toplam ihracatlarını içindeki payları olarak gösterilmiştir. Varoluşunun temeli karşılıklı ticari ilişkilere dayanan AB ile İngiltere’nin Dış Ticaret konusunda birbirlerine ihtiyaç duydukları aşağıdaki grafikten de açık şekilde görülmektedir.

brexit6- erol gürcan

Şekil 6: İngiltere – AB Dış Ticaret – Kaynak: The Economist

Sonraki grafikte, AB üyeliği’nin, İngiltere’ye maliyeti gösterilmiştir. Buna göre, 2014 yılında AB’ye üye olmanın İngiltere’de kişi başına yaklaşık 130 poundluk bir maliyet getirdiği görülmektedir. Buradaki hesaplamalarda 1980lerde Margaret Thatcher tarafından kazanılan iskonto – ki bunun 2015 yılı için 5 milyar poundluk bir indirime karşılık gelmektedir – ve AB fonlarının İngiltere’ye verdiği katkılarda dikkate alınmaktadır. Özetle İngiltere ekonomisinin, AB’ye yılda 8.5 milyar poundluk net katkı verdiği görülmektedir.  Brexit taraftarlarının en önemli argümanlarından biri de İngiltere’nin verdiği katkının karşılığında elde ettiklerini karşılamadığı; bu katkının ülkedeki bilimsel araştırmalara yönlendirilmesinin İngiltere ekonomisine çok daha büyük katkı sağlayacağıdır.

brexit7- erol gürcan

Şekil 7: AB Üyeliğinin İngiltere Bütçesine Maliyeti – Kaynak: Financial Times

Brexit’in Olası Ekonomik Etkileri

Brexit süreci aslında halihazırda İngiltere Ekonomisi’ni olumsuz etkilemektedir. Referandum sürecinin getirdiği belirsizlik ekonomik veriler üzerinde de hissedilmektedir. Ancak, asıl sert etkinin olası bir çıkış durumunda görüleceğini söylemek de çok zor değil. Yukarıda değindiğimiz gibi olası bir Brexit kararı İngiltere’nin hemen ertesi gün AB’den ayrılması anlamına gelmeyecek. Ancak, böyle bir durumda oldukça stresli ve uzun bir çıkış süreci yaşanacağı kesin. Bu belirsizlik ortamı beraberinde güven kaybını bu da yatırım ve ekonomik faaliyetlerin olumsuz etkilenmesini beraberinde getirecektir. İngiltere ekonomisine yönelik büyüme tahminlerinin olası bir ayrılık durumunda gelecek 1-2 yıllık dönem için yaklaşık % 1-2 aşağı revize edileceği tahmin ediliyor. Diğer taraftan, dış ticaret tarafında AB üyeliği ile elde edilen tüm ayrıcalıklı durumların ortadan kalkması ve hem AB Bölgesi he de diğer ülkelerle yeniden ticaret anlaşmalarının yapılma ihtiyacı gündeme gelecek. Yukarıdaki grafiklerde gösterildiği gibi dış ticaret tarafında İngiltere ve AB’nin ciddi şekilde birbirlerine ihtiyacı var. Dolayısıyla, olası bir ayrılma durumunda da İngiltere yine AB ile ticari faaliyetlerini sürdürme isteği ve ihtiyacı içinde olacaktır. Ancak, bu ilişkilerin yeniden kurulması sürecinde İngiltere elindeki birçok avantajı kaybedeceği gibi ticari ilişkileri sürdürebilmek adına hem bütçesinden katkı yapma hem de AB yasaları ile uyumlu hareket etme gerçeklerinden de kaçamayacaktır. Bu da Brexit kampanyası kapsamında sıklıkla başvurulan bütçe ve yasal düzenlemeleri tamamen AB’den bağımsız oluşturulma isteğinin biraz naif kaldığını göstermektedir. Brexit ihtimalinin bu denli ciddi boyutlara ulaşmasında en önemli etkenlerden olan göçmen sorunun çözümünün de AB’den ayrılmak olmadığı söylenebilir. Ayrıca, İngiltere’deki mevcut ve geleceğe yönelik demografik yapıya ilişkin yapılan modeller, gerek AB gerek AB dışı göçmenlerin olmadığı bir İngiltere’nin ileride daha fazla ve daha yaşlı nüfusu ve çok daha az çocuğü beraberinde getireceği ancak; mevcut göçmen girişleri sürdüğü takdirde toplam nüfusun artacağı ancak mevcut demografik yapının önemli bir değişim göstermeyeceği tahmin edilmektedir.

İngiltere ekonomisi, AB üyeleri arasında sahip olduğu ayrıcalıklı konum, özellikle de Euro yerine sterlini kullanıyor olması sayesinde bölgedeki zorlukları daha iyi yönetme şansına sahip oldu. Her ne kadar son dönemlerde o görüntüden biraz uzaklaşılmış olsa da; İngiltere, son küresel kriz sonrasında ABD’den sonra en iyi toparlanmayı gösteren en iyi 2. Gelişmiş ülke konumunda. Öyle ki, Fed’in ardından faiz artırımların gitmesi en muhtemel ülke de İngiltere. Referandum sürecinin getirdiği belirsizlik olmasaydı belki de İngiltere Merkez Bankası’nın ne zaman ilk faiz artırımına gideceği şu anda çok daha yüksek perdeden konuşuluyor olabilirdi. Olası bir Brexit kararının ekonomik açıdan hem İngiltere hem de AB ekonomisine büyük ölçüde zarar vermesi beklenebilir. Ancak, uzun vade açısından Euro Bölgesi’nde bir türlü çıkılamayan kriz ortamı ve bu referandumla birlikte daha da sorgulanır hale gelecek olan birlik göz önüne alındığında; Brexit’in uzun vadede de AB’ye olmasa da  İngiltere ekonomisine zarar vereceğini söylemek çok kolay değil.

Türkiye açısından değerlendirdiğinde de, referandumdan da çıkacak kararın ekonomik ve siyasi anlamda önemli sonuçları olacaktır. Her iki durumda da Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine ilişkin olumlu ve olumsuz ihtimaller gündeme gelebilir. Ancak, hem İngiltere’de hem de AB Bölgesi’nde görülebilecek ani bir yavaşlama, son dönemlerde AB kaynaklı dış ticaret tarafında gözlenen toparlanmayı uzun bir süre yakalayamamamız anlamına da gelecektir.

Referandum Sonucun Olası Piyasa Etkileri

Şu ana kadar yayınlanan anketlerden öğrendiğimiz tek bir şey var; o da referandum sonucunu kimsenin bilmediği. Dolayısıyla, ciddi bir belirsizlik olduğunu biliyoruz. Anket sonuçlarının Brexit ihtimalini öne çıkardığı dönemlerde küresel piyasalarda ciddi bir stres ortamını olduğunu; son hafta itibariyle Bremain ihtimalinin yeniden öne çıkmasıyla ise piyasaların oldukça rahatladığını gördük.

Sandıktan Brexit’in çıkması durumunda, küresel piyasalardaki oynaklıkların çok ciddi şekilde artması ve uzun süreli bir türbülans dönemine girilmesi oldukça yüksek bir ihtimal. Diğer taraftan, Bremain kararının çıkması durumunda da rahatlamanın getireceği bir iyimserlik küresel piyasaları destekleyebilir. Ancak, bu iyimserliğin kötümser senaryodaki kadar güçlü ve kalıcı olmasını beklemiyoruz. Çünkü, hem son hafta küresel piyasalarda görülen rahatlamanın etkisiyle Bremain ihtimali tam olmasa da bir miktar fiyatlara girmiş durumda, hem de alınan bunca genişleyici önleme karşın hala toparlanamayan bir AB, Negatif faizli tahviller, Fed faiz artırım süreci, ABD Başkanlık Seçimleri, Çin, vs. gibi bir süredir bu referandumun gölgesinde kalmış çok ciddi bazı risk unsurları yeniden ön plana gelecektir. Diğer taraftan, İngiltere ve Avrupa siyasetinde de yeni sorunlar gündeme gelebilir. AB’nin siyasi birliğinin korunması adına özellikle Almanya ve Fransa’nın İngiltere’ye karşı tutumunda değişiklik görülebileceği gibi İngiltere’nin tavrının diğer ülkeler örnek olmaması ve birlikte bir çatlak yaratmaması adına daha katı bir tutum sergilenebilir. Ayrıca, seçim vaadi olan AB’den ayrılma referandumunu yerine getiren İngiltere Başbakanı Cameron, kampanya boyunca AB’de kalmaktan yana bir tavır sergiledi. Olası bir Brexit kararında Başbakanlığı riske girebileceği gibi, Bremain durumunda da parti içindeki farklı görüşler kendisini ve İngiltere siyasetini bir süre daha zorlayabilir.

En başta sonuca ilişkin bildiğimiz tek şey kimsenin sonucu bilmediği olduğunu söylemiştik. Dolayısıyla, bu riski almak istemeyen yatırımcıların hem bugünkü kapanışta hem de yarın oylama sonuçlanana kadar mevcut pozisyonlarını kapatarak izlemede kalması birinci senaryo olarak akla gelmektedir. Diğer senaryo da, yatırımcıların referandum sonucuna ilişkin bireysel beklentileri doğrultusunda pozisyon alması olacaktır. Olası bir Brexit kararının, altın, dolar, yen gibi yatırımcıların gözünde güvenli liman algısı oluşturan enstrümanları oldukça pozitif etkilemesi beklenebilir. Ancak, küresel hisse senedi piyasalarının bu durumdan oldukça sert ve olumsuz etkileneceğini düşünüyoruz. Hisse senedi piyasalarından çıkacak paranın güvenli liman olarak görülecek ülke tahvillerine girme ihtimali de bu tahvil faizlerinin gerilemesini sağlayabilir. Doların ve altının güvenli liman olarak tercih edilme ihtimali yurtiçinde başta gram altın tarafında dolar/TL kurunda sert yükselişlerin görülmesine yol açabilir. Bremain durumunda ise tam tersi senaryo geçerli olacaktır. Ancak, Brexit’te görülecek hareketlerin Bremain’e göre çok daha sert ve uzun soluklu olmasını beklediğimizi de bir kez daha hatırlatalım. Borsa İstanbul, dün ve bugün oldukça dar bir bantta seyrediyor. Risk almak istemeyen yatırımcıların kapatacağı pozisyonların ve yarınki oylama sona erene kadar sürecek belirsizliğin işlem hacmini iyice zayıflatması beklenebilir.

Son söz olarak, İngiltere’nin AB’den “ayrılması ya da ayrılmaması” kısa vadede oldukça önemli sonuçlara yol açacaktır; ancak yukarıda değindiğimiz gibi küresel ekonomide yer alan diğer riskler nedeniyle tüm mesele bundan ibaret olmayacaktır.

Erol Gürcan

[1] Brexit, “Büyük Britanya” ve “Çıkış” kelimelerinin İngilizcesi olan the Great Britain ve Exit kelimelerinin birleştirilmesinden oluşan ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasına yönelik kararı işaret eden güncel ve popüler piyasa deyimi.

[2] Bremain, ise “Büyük Britanya” ve “Kalmak” kelimelerinin İngilizcesi olan the Great Britain ve Remain kelimelerinin birleşmesinden oluşan ve referandum sonucunun İngiltere’nin Avrupa Birliği’nde kalmasına yönelik kararı işaret eden piyasa deyimi.

[3] https://ig.ft.com/sites/brexit-polling/

 

[4] http://www.economist.com/blogs/graphicdetail/2016/06/britain-s-eu-referendum

““Ayrılmak ya da ayrılmamak, işte bütün mesele bu!” diyemem sana…” ile ilgili 2 yorum

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir