Çetin Ünsalan – Ekonomide iki kelimelik sır

Türkiye yaklaşık son 5 yıldır iki kelimenin üzerinde dönüp duruyor. Daha önceleri bu kavram iş dünyasında ya da teknik toplantılarda konuşulurdu. Fakat paranın aktığı zamanlarda kimse yüzüne bakmazdı. Ne bu iki kelime: Yapısal reform…

Arap baharı denilen banker cehenneminden sonraki süreçte, gelişmekte olan ülkelerin iyice kırılganlığının arttığı ortamda çok tartışıldı. G20 toplantılarından birinde IMF tarafından bilhassa gelişmekte olan ülkelere şu tavsiye edildi: Ekonomide korumacı tedbirlerden uzak durun; bunun yerine yapısal reformlara yönelin.

O gün bugündür Türkiye’de siyasetçilerin dilinden bu iki kelime düşmedi. Mehmet Şimşek’ten Ali Babacan’a, Fikri Işık’tan Nihat Zeybekçi’ye herkes bu iki kelimeyi kullanır oldu. Yetmedi Başbakan Davutoğlu ve ardından Binali Yıldırım hükümetleri, bu iki kelimelik sır üzerine üretim ekonomisine geçiş temennilerini açıkladılar.

Temenni diyorum; çünkü ortada gerçekten bir şey yok. Sıkışan bakan ‘yapısal reform şart’ deyip işin içinden çıkıyor. Son olarak da Maliye Bakanı Naci Ağbal buna atıfta bulundu. Sadece Ağbal’a değil, her söyleyene, ‘ne var bu yapısal reformların içinde’ diyorsunuz; ortaya konulan sağlıklı tek bir başlık yok.

‘Vazgeçtim yapısal reformun içeriğinden, bundan neyi kast ediyorsunuz’ diye soruyorsunuz; ‘katma değer yaratmak gerekli’ diyorlar. Tespit doğru ‘nasıl yapmayı planlıyorsunuz’ diye soruyorsunuz ‘İşte böyle teknoloji falan filan, ar-ge de lazım’ gibi içi boş, başı sonu belli olmayan, ne idüğü belirsiz ifade etme çabaları ortaya çıkıyor.

Şimdi bu gazeteci sadece eleştirir diyenlere bir link vereceğim. 10 günlük bir yazı dizisiyle bunları kendi payıma anlattım. Eksiği fazlası, doğrusu yanlışı olabilir. Ama çözümünü koymadan eleştirmemeyi mesleki bir ilke olarak kabul ettiğimden bunu özellikle kaleme aldım. Çok merak eden için linki şu:

http://www.reelpiyasalar.com/Haber/anasayfa/3583/ekonomik-kurtulus-savasi-once-dusuncede-baslar-.html

Ama ben bu konuda ehliyeti ve iktidarı elinde bulunduranlardan tek bir satır duyamıyorum. Hiçbir envanterini yapmamış, neye gerçekten teşvik vereceğine karar vermemiş, öncelikli alanlarını tespit etmemiş bir görüntü içinde ‘yapısal reform şart’ deyip duruyorlar.

Oysa dünyada rekabet git gide acımasızlaşıyor ve ortaya çıkan fırsatlardan sadece dersine çalışanlar faydalanıyor. Bakın bir örnek: Apple’ın bugünlerde canı sıkkın. Çünkü yeni Iphone beklentileri karşılamadığı için beklenen ilgiyi görmedi. Son çeyrekteki sonuçların açıklanmasının ardından da şirketi ikinci bir panik sardı.

Çünkü bundan cesaretlenen Çin’in en büyük şirketlerinden biri, yeni telefonuyla ABD piyasasına girme hamlesi başlattı. Başarır, başaramaz ayrı bir tartışma konusu. Ama bugün zamanında dersine iyi çalıştığı için hazır bekliyordu ve hamle yapar hale geldi.

Şimdi dönelim bize, hangi sektör ve hangi konuda hazırlıyız? Ne kadar ders çalıştık? Diyelim ki böyle bir fırsat çıktı ne diyeceğiz? ‘Bir dakika bekleyin biz bir yapısal reform yapıp gelelim, pazara müdahil olalım.’ Atı alan Üsküdar’ı geçti.

Velhasıl kelam bu yapısal reform sözcüğünü bence yasaklayalım. Çünkü zor bir soruyla karşılaşan bunun arkasına sığınıyor; ne soruya cevap veriyor ne de ortada gerçekten yapısal bir reform var.

En iddialı (!) olduğumuz ve babayiğit arayarak üreteceğimizi zannettiğimiz otomobil konusuna bakalım. Geçtiğimiz günlerde Sümerbank’tan Paşabahçe’ye, İtalyan FIAT’a kadar herkesin duayen kabul ettiği, endüstri tasarımının Türkiye’deki tek ismi ile sohbet ediyorduk. Prof. Dr. Önder Küçükerman.

Bırakın babayiğit aramayı, sonuç alabilecek bir üretimi tasarlamak için yapılması gereken 79 iş var. 80’inci madde ise karar vermişseniz, süreç daha yeni başlıyor. Bu konuyla ilgili grafiklerle, görsellerle desteklenmiş bir kitabı var. Öğrendim ki şimdi onu bütün yetkililere yollayacak.

Umarım ansiklopedi zannedip kenara koymazlar; dikkate alıp almamanız bir ülkenin kaynaklarının boşa gidip gitmemesi anlamına geliyor. Yani ‘hap yap para kazan, başkasının modelini al katma değer yarat’ gibi bir dünya yok.

Uyanın rüyadan ve artık yanıtlayamadığınız her soruda o içi sır iki kelimeyi kullanarak cümle kurmayın. Yapısal reform yapmamız gerekiyor. Çünkü bu tavrınızla kavramın içini boşaltıyorsunuz.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir