Çetin Ünsalan – Bir sıfırdan büyüktür

İş kur; iş kur; iş kur… Verildiği söylenen müteşebbislere yönelik destekler var. Kim alıyor; kim almıyor bilemem. Her şeyden önce iyi niyetli bir yaklaşım olarak bakarım. Şüphesiz uygulamasındaki aksaklıkları da dile getirerek.

Bu insanların bir çoğunun harcamalarını yaptıktan sonra başvurup, tahsil etmesi esas alınıyor. Elbette böyle bir öz sermaye çoğunda olmadığından, bankaların da reel sektöre yönelik kredileri vermekten imtina etmesinden çoğu zaman hayal kırıklığıyla noktalanıyor.

Sunulan vergi ve benzeri teşvikler olumlu, ama işin kurulmasına değil, yürütülmesine destek verecek içerikler olarak ortaya çıkıyor. Her zaman söylediğim gibi ülkedeki müteşebbis sayısının arttırılması önemli, ama işsizlik sıkıntısını herkesi iş sahibi yaparak aşacağını düşünmek de bir o kadar sakat bir düşünce.

Aslında sistem, bilerek ya da bilmeyerek işsiz sayısını azaltmak üzerine kurgulanıyor. Önce reel sektörün en büyük ihtiyacı olan ara eleman ihtiyacını imam hatip seviyesindeki tartışmalarla yok ediyoruz. Herkesin üniversite mezunu olması gerektiği gibi sapkın bir düşünceyi kamuoyuna ve insanlara sunuyoruz.

Bu nedenle zanaat öğrenmek küçümsenirken, mesleki eğitime bir yere yerleşemeyen çocukları, çaresiz bırakarak yönlendiriyoruz. Bunun aşılabilmesi bakımından yeni başlatılan tematik okullar projesi önemli, ama halen üzerinde çalışılması gereken eksik yönleri var.

Lise sürecini üniversite yolculuğu adına dezavantajlı kılan bir yapı içerisindeyiz. Çünkü insanları hedeflerine ve yeteneklerine göre değil, test başarılarına göre ayırıyoruz. Ardından üniversite yarışı başlıyor. Bunların önemli bir bölümü dışarıda kalıyor ve yeniden hazırlanma sürecine dönerek işsiz sayısına dahil olmuyor.

Bir şekilde üniversiteye kendini atanların sayısını çoğaltmak için de her ile, içinde eğitimi olmayan, bilim üretmeyen yapılar kurup, kapılarına üniversite tabelası asıyoruz.

İş o kadar çığırından çıkıyor ki, dünyada mesela teknikerlerin mühendis olabilmesi adına kurulmuş sistem olan gece üniversitelerini bile ‘adam yerleştirilecek’ yerler olarak görmeye başlıyoruz. Olmadı açık öğretim…

Doğal olarak iki ya da dört yıllık periyotlar içerisinde bu gençlerimizin de işsiz sayılmasının önüne geçiyoruz. Mezun olduklarında ise, içlerinde iyi üniversite bitirenler, nitelikli ya da yetenekli olanlar istisna, ellerinde diploması olan, vasıfsız insanlar ordusuyla karşı karşıya kalıyoruz.

Hem yeterince istihdam yaratamadığımızdan, hem de bu kişilere uygun iş bulamadığımızdan ‘girişimcilik masallarını’ uydurup, herkesin kendi işini yapması eğilimine düşüyoruz. Açıklanan destek ya da teşvikler ise sonuçta ne ortaya çıkarıyor biliyor musunuz?

Açılıp kapanan işletmeler, firma sahibi olup iş insanı olamayan müteşebbisler, her seferinde piyasanın kurallarını bozup, kendi giden kuralsızlığı kalan şirketler. Sürekli bir yeni işletme açılması telaşı içindeyiz.

Adıyaman’da bir işadamı bana şunu söylemişti: ‘Şanlıurfa’ya teşvik verdiler, beni batırdılar. Çünkü rekabet edemedim. Yenisi için, varolanı yok etmek nasıl bir mantıktır?’

Evet bir sıfırdan büyüktür. Sonuçta kimsenin kazanmadığı, ama herkesin iş sahibi olduğu bir ekonomiden zenginlik çıkmaz. Türkiye’nin teşvik sistemini mutlaka yeniden ele alması, sektörlere girişleri dünyadaki örnekleri gibi kontrol altında tutması gerekir.

Bunun da yolu yeni işyerlerini gelişigüzel teşvik etmekten değil, planlı bir ekonomi modelinden geçer. Zengin ekonomi de firmaların çoğalmasıyla değil, güçlenmesiyle ortaya çıkar. Israrla belirttiğim sanayi, tarım, işgücü envarterleri yapılıp, gelecek projeksiyonu ve öncelikler oluşturmadan elde edilecek bir başarı yoktur.

Hafta sonunda Çağdaş Esnaf ve Sanayici İşverenler Derneği üyeleriyle Kuşadası’nda biraraya geldim. Biraz ekonomi konuştuk. Ama bundan önemlisi, esnaf ve KOBİ niteliğindeki bu aydın insanların, çözüm odaklı tavrı, arayışı, bilgiye açık fotoğrafı ve aralarında işbirliğini arttıracak yolları arayan karakterleriydi.

Umarım bir gün ülkeyi yönetenler de aynı seviyeye gelir. Lafın özü bir sıfırdan büyüktür. Yeni işletmeler yaratmanın bedeli, mevcutları yok etmek olmamalı.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir