Çetin Ünsalan – Lafı bırak rakama bak

Seçime doğru ekonomik sıkıntıların üzerini kapattıkça başka bir yerden hava kaçırıyor. Doları gevşetiyorsunuz enflasyon fırlıyor. Enflasyonu halledeyim derken faizler yükseliyor. Faiz tartışmasını bitirirken işsizlik gündeme geliyor.

Tam nefes aldık nidaları atılırken dış ticaret açığı ve bağlantılı olarak cari açık gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpıyor. Lakin şundan memnunum ki, en azından meydanlarda dördüncü sanayi devrimi, bilişim, tarım gibi sektörler konuşuluyor.

Ne var ki ‘eyler’ gölgesinde bunların da üzeri örtülüyor. Dolar ile ilgili açmazlarımız görmezden gelinip, hesap sormaktan bahsediliyor. Bugüne kadar o yüksek değerlerden kimin dolar bozdurduğu, bu milyon dolarlık gayrimenkulleri kimin aldığı öğrenilmemişken. Herkesin gözünün içine baka baka, bazı firmaların, kulüplerin borcu sıfırlanırken, bir yandan da yapılandırma çağrıları yapılıyor.

Türkiye’nin kırılganlık yüzdesi artarken, hamaset havuzunda yüzülüyor. İnsanların gözünün içine baka baka, aslında geçim zorluğu çekmedikleri konusunda ikna çalışmaları yürütülüyor. Zenginleştiğimizden, dünyanın bizi kıskandığından söz ediliyor.

O zaman şöyle kıskananlara bir göz atalım. Birileri vatandaş fırçalayıp, diğerleri koruma terörünü görmezden gelirken, Hollanda Başbakanı kendi döktüğü kahveyi, eline paspası alarak temizliyor; ama kıskanılan biz oluyoruz.

Türkiye’nin sanayi şirketleri içinde ilk 500 açıklanıyor; ilk 10 sırada otomotiv, petrokimya gibi şirketler var. Daha acısı daha önce kamuya ait olan bazı şirketlerin en büyük sanayi kuruluşu olmasına rağmen, satılmasından kimse utanmıyor.

Tarım tartışmalarının gölgesinde, herkesin satışına karşı çıktığı şeker fabrikaları tek tek satılıyor. Hem de görünen o ki, yabancıya gitmiyor. Türkiye’nin ne kadar büyüdüğü, dünya tarafından kıskanılan değerlere sahip olduğundan söz ediliyor. Fakat Brande Finance’ın açıkladığı marka değerleri yüzümüze çarpılıyor.

Buna göre Türkiye’nin en değerli markası 2 milyar 42 milyon dolar değerinde. Ülkemizin en değerli 100 markasının toplam değeri ise sadece 27,5 milyar dolar. Oysa dünyanın en değerli 10. markası olan Çin Endüstri ve Ticaret Bankası’nın marka değeri 59,2 milyar dolar.

Sonrakilerin bir tanesi perakende zinciri; diğerlerinin tamamı bilişim ve türevi faaliyet gösteren firmalar. Dünyanın en değerli markası ise 150,8 milyar dolar ile Amazon. Yani neredeyse Türkiye’nin toplam ihracatı kadar, bir firmanın marka değeri var. Türkiye’nin 100 markasının toplam değerinin 7 – 8 katı…

Toplam 10 firmanın marka değeri ise Türkiye ekonomisinin toplam büyüklüğünden fazla. Üstelik borçların da katılarak yapılan hesaba rağmen… Ülke ekonomisi demişken, Türkiye’nin dünya ekonomisi içerisindeki ağırlığı da yüzde 1’i bulmuyor.

Bunlarla yüzleşmeyeceksin, süreci tersine çevirmek için gerçek proje üretmek yerine ‘kıskançlık’ gibi absürt tanımların altına sığınacaksın öyle mi? Bırakın Allah aşkına…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir