Çetin Ünsalan – Yüzdelerle imtihan

Ülke bildiğiniz yüzde çöplüğüne döndü. Orta Vadeli Program hazırlıklarının sürdüğü şu günlerde bir tarafta sapmayan hedef kalmadı; öte tarafta yüzdesel artışları aşağıya göz göre göre çekme eğilimi bitmedi.

Hatırlayacaksınız geçtiğimiz günlerde başlayan ve halen devam eden ekmeğe zam meselesi… Yüzde 15 zam diye duyurulan bu artış, 1,25 ten 1,50 TL’ye çıkınca yüzde 20 ediyor. Ama herkes ısrarla yüzde 15 zam olup olamayacağını konuşuyor. İnanılır gibi değil, tam bir akıl tutulması. Bence bu ekmeğe gelen zamdan daha dramatik bir durum.

Aynı şey kurban fiyatlarıyla ilgili haberlerin aktarımı sırasında da yapıldı. Fiyatlarda yüzde 10 artış olduğu, küçükbaş hayvanların fiyatının 800 TL’den başladığı belirtildi.

Oysa daha iki gün öncesine kadar resmi açıklama geçen yıl en düşük küçükbaş fiyatının 600 TL olduğu açıklanmış ve ben de bunun üzerine ‘enflasyona’ dikkat çeken bir yazı yazmıştım. Çok açık gözüküyor ki artış yüzde 35. Ama haber yüzde 10 diye sunuluyor.

Bunlar artışı çarpıtma halleri… Bir de hesap sorulmayan halleri var. Ülkedeki enflasyon aldı başını gidiyor. Kim ne derse desin, yılın iki hanede kapatacağımız kesin. Eylül 2017’de açıklanan Orta Vadeli Programa göre, 2018 sonunda beklenen enflasyon yıllık yüzde 7.

Merkez Bankası enflasyon raporunu açıkladı. Yıl sonu enflasyon tahmini ne? Yüzde 13,4… Olabilir mi; olabilir. Lakin sorun bir cümle öncesinde başlıyor. Merkez Bankası hedefini revize ederken nereden nereye çıkıyor?

Yüzde 8,4’ten, yüzde 13,4’e… Yüzde 55 civarı Merkez Bankası’nın hedefinde, yüzde 100’e yakın iktidarın hedefinde sapma var.

Sene başında yaptığınız tüm maliyetler, ücretlinin, emeklinin, memurun aldığı maaş zammı çöp. Elinizi vicdanınıza koyun. Hangi iş insanı, yanında çalıştırdığı müdürün hedeflerinde bu kadar büyük sapmalar oluşursa, dönüp arkasını gider.

Ben yanıt vereyim… Hesap kitap bilen hiç kimse bu kadar büyük sapmaları karşılıksız bırakmaz. Çünkü bunun zamandan yatırıma, finansmandan performansa kadar bir dizi ekstra maliyeti çıkar. Fakat söz konusu olan ülkenin yönetimi ise herkes dut yemiş bülbül kesiliyor.

‘Devletin malı deniz’ mantığı mı bu? Oysa maaş alanından maaş ödeyene kadar herkesin bu ekonomi yönetimini karşısına alıp ‘bir dakika’ demesi gerekir. Lakin Türkiye’de siyaset böyle bir şey. Yapanın yaptığı yanına kalıyor.

Sonra da herkes klavye başına geçip ‘neden bu hale düştük’ muhabbetini kurguluyor; ajan ilan etmeler; küfürleşmeler ve bilumum delilik hali. Sizce mantık bunun neresinde? Çünkü ben bulamıyorum.

Mantık bulamadığım yerde de, iyi niyetli kötü niyetli ayrı bir tartışma konusu dışarıdan konuşan kimseye kızamıyorum. Zira sıra ona gelene kadar içeride sırada bekleyen o kadar hesap sorulmayan var ki. Bu olsa olsa, koca bir ülkenin yüzdelerle imtihanı ve kendi yalanına inanması sonucu doğurur. Onun teşhisi de benim uzmanlık alanım değil.

[email protected]

Not: Sevgili dostlar haftanın son yazı dilimi adına 2 günlük bir izin rica ediyorum. 6 Ağustos 2018 Pazartesi görüşene dek lütfen memlekete iyi bakın. Saygılarımla…

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir