Cari açık işi bizi nereye götürür?

Türkiye’ye fon girişinin etkilenmeye başlayacağı yere varmak üzereyiz, ondan sonra dönüş şansı yoktur.

Bu aralar en çok yukarıdaki soruya maruz kalıyorum. Soruya etrafta verilen cevaplar muhtelif. Bir tarafta “Bir şey olmaz, bakın üflüyorum ve de geçiyor” diyenler bulunuyor. Öte yanda ise hafif müstehzi bir tavırla manalı manalı bakanlar var. Gelin bugün bir bakalım, hakikaten, ne olur? Bu tarihi rekorlar kıran cari işlemler açığı Türkiye’yi nereye götürür? Endişeli olmakta fayda var mıdır? Sondan başlayayım isterseniz: Cari işlemler açığındaki gelişmelere bakıldığında, endişeli olmakta kesinlikle fayda vardır. Endişeye mahal olduğunun en somut delili, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) geçen aralık ayında aldığı alışılmadık para politikası kararlarıdır. Aralık ayının 21’inde TCMB kararlarının bir nevi “Vaziyet bildiğinizden daha tehlikeli” mesajı olarak okunması gerektiğini söylemiştim. Hâlâ da aynı kanaatteyim. Hatta artık, bana kalırsa, vaziyet aralık ayında olduğundan daha da tehlikelidir. Cari işlemler açığının döviz kazandırıcı işlemlere oranı, ülkenin yabancı para cinsinden borçlarını ödeme kapasitesini gösterir. 2011 yılının ilk çeyreği itibariyle bakıldığında, Türkiye’nin yabancı para cinsinden geri ödeme yapabilme kabiliyeti 1994 ve 2001 krizleri öncesine oranla daha kötüdür. Tarihi rekordan anlaşılması gereken budur. Bu da iyi değil, kötüdür. İlk nokta böyle olsun.

Dengesizlik taşınıyor
Peki, cari işlemler açığının döviz kazandırıcı işlemlere oranı nasıl olmuş da bu kadar yükselebilmiştir? Türkiye ekonomisi nasıl bu kadar büyük bir dengesizliği hâlâ taşıyabilmektedir? Türkiye’nin çok daha yüksek bir cari işlemler açığını bugünlerde finanse edebiliyor olmasının nedeni ikidir. Öncelikle Avrupa Birliği ülkelerindeki finansal kriz, Türkiye ekonomisinin daha büyük bir cari işlemler açığını son derece kısa vadeli fonlarla finanse edebilmesine imkân vermektedir. Oradaki dengesizliğin yol açtığı tasarruf fazlası buradaki bir başka dengesizliği beslemektedir. İkinci olarak ise Arap isyanları nedeniyle Arap ülkelerine yönelik fon akımlarında ortaya çıkan tasarruf fazlası için de Türkiye iyi bir adrestir. Arap isyanları da Türkiye ekonomisindeki dengesizliği beslemektedir. 2009 yılındaki acayip küçülmeden sonra 2010 yılında gelen acayip büyümenin nedeni bir dengesizliktir. İşareti ise acayip artan cari işlemler açığıdır. Bu da ikinci noktadır.

Tasarruf problemi
Peki bu cari işlemler açığı Türkiye’yi nereye götürür? Cari işlemler açığı yurtiçi yatırımlar ile yurtiçi tasarruflar arasındaki dengesizliktir. Tasarruflar yatırımlardan çok olsaydı cari fazla olurdu. Şimdi ise cari açık vardır. Ortadaki yurtiçi tasarruf azlığını bertaraf edebilmek için Türkiye yabancı tasarruflara ihtiyaç duymaktadır. Bu, Türkiye’nin kadim problemidir. Türkiye ekonomisinde artık unutmaya başladığımız ‘dur/kalk sendromu’nun da nedeni bu tasarruf problemidir. Ne olur? Ortada iki seçenek vardır. Hükümet duruma ya müdahale eder ya da etmez. Eğer hükümetimiz duruma müdahale etmeye karar verirse ortada bir problem yoktur. Bu durumda ortadaki seçenek sayısı üçtür: Ya vergiler arttırılacak ve harcamalar kısılacaktır, ya kredi faiz oranları daha da yükseltilecektir ya da bunların bir karışımı ile duruma müdahale edilecektir. Yok, hükümetimiz duruma müdahale etmezse, işte o vakit ortada tek bir seçenek kalmaktadır: Piyasalar bir fiyat intibakı ile ortadaki dengesizliği kendileri gidereceklerdir. Bu durumda tüm fiyatlar yeni denge noktasına doğru hareket edecektir. Bu da üçüncü noktadır.
Mesele şudur: Türkiye, 2010 yılında büyümede ‘farkında olmadan’ hız sınırını aşmıştır. Acaba farkında olmadan hata yapmanın vebali daha mı azdır? Ne bileyim! O dündür. Bugünün sorusu ise şudur: Hükümetimizin cari açık işinde tedbir alabilmek için hâlâ zamanı var mıdır? Vardır. Türkiye’ye fon girişlerinin etkilenmeye başlayacağı yere varmak üzereyiz. Ondan sonra dönüş şansı yoktur. Söyledim ve ahiretimi kurtardım.

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir