Top Bu Kez BBDK’da amma

Cari açığın azaltılması için tüketici kredilerine fren konusunda önce Merkez Bankası zorunlu karşılıkları artırarak önlem aldı. Bu yeterli sonuç vermeyince bu kez BDDK önlemleri devreye sokuldu. BDDK önlemlerinin de kısa sürede öneli daralma yaratmayacağı, zaten son kararın toplam içersinde yüzde 25 olan tüketici kredi oranının yüzde 20’ye çekmeyi 15 milyar liralık bir daralmayı öngördüğü belirtiliyor. Bu önlemin orta ve uzun vadede bankaların sağlığı açısından önemli olduğu söyleniyor. Cari açık sorunu konusunda asıl önlemin ihraç ürünlerinde yerli girdiyi artırıcı ve ithalatı azaltıcı adımlara bağlı olduğu öne sürülüyor.

Bir yandan tüketici kredilerinin, bir yandan hane halkı borçlanmasının hızla artması üzerine “önlem” konusu gündeme gelince önce Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıkları artırmasıyla bankalar üzerinde kredi daralmasını sağlamak için önlem alındı. Bunun bankaların karlılıklarını olumsuz etkileyeceği belirtildi. Ancak, kredi artışı ve hane halkı borçlanmasındaki gelişme için yeterli bir fren elde edilemedi. Bunun üzerine bu kez BBDK’nın önlem alması ve fren yapması gündeme geldi. Top BBDK’ya geçince önce konut kredilerinde yüzde 25 zorunlu ödeme ile yüzde 75 kredi kullanımı yönünde bir karar getirildi. BDDK’nın aldığı son karada ise hane halkı borçluluğunda hızlı artışa dikkat çekilerek, konut ve taşıt kredileri dışındaki tüketici kredilerinde bankaların ihtiyatlı davranmaları istendi. Tüketici kredilerinin toplam içindeki payının yüzde 25’lerden yüzde 20’lere çekilmesi önerildi. Bu bu alandaki 75 milyar TL büyüklüğündeki kredi tutarının 60 milyar TL’ye çekilmesi anlamına geliyor.

Olaya hane halkı borç yükü açısından baktığımızda Türkiye’de hane halkı borçluluğunun GSMH’ya oranının yüzde 17 seviyesinde, konut hariç yüzde 11 düzeyinde.  Bunun düşük olduğunu görüyoruz.  Bu oran İrlanda’da yüzde 130, İngiltere’de yüzde 110, ABD’de yüzde 100, İtalya’da yüzde 150. Bu açıdan bakıldığında hane halkı borçlanması düşük. Ancak, BDDK’nın üzerinde durduğu mesele hane halkı borçlanmasının hızlı bir artış içersinde olması ve bireysel kredilerin oranın da tasarruf mevduatına oranında da önemli artışı gözlemlemiş olmaları. Yani korkutan ve önlem almaya iten hane halkı borçlarının büyüklüğünden çok,  büyüme hızı.

Bunun kısa vadede tüketici kredilerinde çok büyük olmayan bir daralma ortaya çıkarır, bankaları belli limitler içinde kalmaya zorlar. Ve sonuç olarak kısa vadeden çok orta ve uzun vadede sistemin sağlığını koruyan bir önlem olarak karşımıza çıkar.

Bu tür önlemler görüldüğü gibi esas ıtibariyle arzı kısıtlama yönünde sonuçlar getirebilir. Ama uzmanlar bu stratejinin yeterli olmayacağını, talebi kısıcı vergi önlemleri gibi önlemlerin de alınması gerektiğini belirtiyorlar. Kararların kısa vadeden çık orta ve uzun vadede sistemin sağlığı açısından sonuç vereceğini, bunun yanı sıra bankaların karlılığını azaltacağını belirtiyorlar.

Bu frenin tüketimi daraltması nedeniyle cari açık açısından da bir etkisi olabileceği söyleniyor. Ancak, cari açık sorununun çözümünde asıl etkinin yerli kaynaklı üretime dayalı ihracat ve azaltılan ithalata bağlı olduğunun unutulmaması gerektiğini, bu yönde yeni kararlara ihtiyaç olduğunun altını çiziyorlar. Bu kararlar içersinde ihraç ürünlerde yerli girdinin artırılmasına teşvik verilmesi, ithalatı azaltan sektörlerin desteklenmesi gibi önlemleri içeren reformist bir politika öneriyorlar.

Osman AROLAT

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir