Usuletle ve Sükunetle

Yani usulüne uygun ve sakin olarak. Fransa Meclisi’nde soykırımı inkara ceza veren yasanın kabulü sonrası tavrımız bu olmalı. Ve benzer kararların kapımıza gelmesini beklemeden, sağlıklı ve uzun erimli siyasal tavır geliştirilmesi için yerli ve yabancı tarihçilerin ortak araştırmalarıyla yardımcı olacakları bir tutum geliştirilmelidir.

Fransa Meclisi 570 milletvekilinden yüzde onundan azı 55’inin katıldığı oturumda oy çokluğu ile “Soykırımı inkarını” 1 yıl hapis ve 23 bin euro para cezasıyla cezalandıran yasa tasarısını dün kabul etti. Böylece, bir yandan İsviçre’den sonra ikinci ülke olarak Fransa’da benzer yasa onaylanmış oldu. 2015 yılı öncesi “1915 olaylarını soykırım” olarak niteleyen kararlar almış olan başka ülkelerde de benzer kararlar olarak karşımıza çıkabilir.

Türkiye’de bu kararın alınması öncesinde hazırlıklar sırasında yapılan değerlendirmeler ağırlıklı olarak Fransa’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri propagandasının unsuru olarak değerlendirildi. Buna karşı tepkinin çok sert olacağı yolunda Hükümet kanadından açıklamalar geldi. Dün yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan, üç aşamalı bir yaptırım uygulayacaklarını, bunlardan ilkini oylama sonrasında açıklayacağını belirtti. Ve dün karar sonrası Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu, istişare için derhal Ankara’ya çağrıldı. Hükümet üyeleri de “Tarihi gerçekleri siyasetle değiştirebileceklerine inanıyorlar”, “Sarkozy’nin aczini gösteren karar” nitelemelerini dile getirdiler. Muhalefette kararı aynı sertlikte kınadılar.   Başbakan atılacak ilk adımın  olduğu açıklamasını yaptı.

Türkiye, Fransa ilişkileri ekonomik ve kültürel olarak çok uzun bir geçmişe dayanır. Bu nedenle kısa vadeli siyasal çıkarlara dayalı kararlarla bozulmayacak kadar sağlam temellere dayanmaktadır. O nedenle siyasetçilerin kendilerini tarihçiler ve hakimler yerine koyarak aldıkları, son karar karşısında usuletle ve sükunetle davranarak, kültürel ve ekonomik ilişkileri bozmayacak, haklılığımızı anlatacak tutum içinde olmamız gerekir…

Ayrıca, şunu da unutmamamız gerekir ki, siyasal nedenlerle bu karara yönelen Sarkozy bu tutumuyla kendisinin seçim kazanması, koltuğunu sağlamlaştırabilmek için yüzde 3’lik Ermeni oyuna göz kırpmaktadır. Sosyalistler de ona bu kararına ortak olarak,  aynı küçük siyasal oyuna katılmış oldu.

Türkiye ekonomik olarak Fransa’nın önemli partnerlerinden birisidir. 2100 yılında Fransa’nın 6 milyar 264 milyon euroluk ihracat yaptığı Türkiye bu ülkenin iehrat yaptığı ülkeler arasında 11. Sırada yer alıyor. Fransa’nın  5 milyar 402 milyon euroluk ithalat yaptığı Türkiye  bu alanda da 16. sırada bulunuyor. 2011 yılının ilk on aylık sonuçları da bu yıl da dış ticaretinde Fransa’nın Türkiye ticaretinin benzer sonuçları vereceğini gösteriyor. Bu ticarette karşılıklı olarak ilk sırada otomotiv ve otomotiv yedek parçası ilk sırada yer alıyor. 2005 yılından bu yana Fransa-Türkiye dış ticareti yüzde 42 oranında artmış durumda. Toplam dış ticaretinde 2010 yılında 53 milyar euro açık veren Fransa açısından dış ticaret fazlası veren bir ülke olarak Türkiye önemli bir ülke.

Fransa firmaları, yatırımları açısından Türkiye için de önemli bir ülke. Türkiye’de 700’ü aşkın Fransız sermayeli firmaların toplam yatırımları 18 milyar doları buluyor. Bu Fransız kuruluşlarından 6’sı İSO 500 listesi içersinde hem de ön sıralarda yer alıyor.

İşte bütün bunlar uzun süreli ekonomik-kültürel ilişkiler, Fransa’daki kararın kısa vadeli seçim hesabına dayalı siyasal içerikli olması ve iki ülke arasındaki rakamlarını verdiğim ekonomik ilişkiler yukarıda belirttiğim gibi usuletle ve suhuletle davranılmasını gerektiriyor.

Ancak, 2015’e kadar her geçen gün başımızı ağrıtabilecek buna benzer olaylar karşısında bizim “bekle, kapıya geldiğinde tepki ver” yerine, “Sağlıklı ve uzun erimli bir siyasal tavır” geliştirmemiz gerekiyor.

NOT: Dünkü “Bir başka Filistin hatırlaması” yazımda sözünü ettiğim Filistin’deki tek Türk yatırımcısı      Sem plastik yönetim kurulu başkanı Yavuz Eroğlu’ndan bir e-mail aldım: “Bugünkü yazınızda Filistin’de yatırımın özendirilmesini vurguladığınız için bölgedeki tek Türk yatırımcısı olarak teşekkür ederim. Şu anda İran’da bir fuardayım. Ekonomik krizin ikinci kez sahne almasının gündemde olduğu günümüzde alternatif pazarların özendirilmesi, desteklenmesi çok önemli. Kamuoyu ve otoritelerin algısının bu noktaya yönlendirilmesine katkınızı sürdürmenizi dilerim.”

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir