Her Yerde Bir Ortaköy Vardır

Aşağıdaki yazıyı akşam gazetesindeki köşemde 2005 yılında yazmıştım. Az önce arayıp buldum… Eski olsa da, eskimeyen bir yazı olduğunu düşünüyorum… İlginizi çekebileceği için buraya da eklemek istedim. 

***

Her Yerde Bir Ortaköy Vardır

Günlük yaşamımızda işin içine dalıp en değerli varlıklarımızı ihmal edebiliyoruz. Varsa yoksa iş. Gazeteye yazı yetişecek, piyasalar izlenecek. En ufak bir ayrıntı kaçırılmayacak. Gündemdeki haberler gözden geçirilecek ve sonrasında da piyasanın yönüne ilişkin tahminler yapılacak. Oturmuş akşam haberlerini izlerken çocuğunuz ‘baba burda ne yazıyo?’ diye sorduğunda ‘şimdi git başımdan haberleri izliyorum’ dediğiniz anı dondurun. Böyle bir an yaşarsanız, çalıştığınız iş yerindeki müdürünüz ya da üstünüze çok önemli bir şey anlatmak istediğiniz anda size ‘git başımdan işim var’ dediğini ve kendinizi nasıl hissedeceğinizi düşünün. Emin olun çocuklar sizin hissettiklerinizin en az iki katını hissediyor.

Onları öpmemiz, sevmemiz ve bağrımıza basmamız için illa ki ateşlenmeleri, hasta olmaları ya da başlarına bir şeyler gelmesi mi gerekiyor? Kılına zarar gelse, gecemizin gündüzümüzün kararacağı çocuklarımızın yüreklerini ‘git başımdan’ sözüyle karartıyoruz. En büyük dileğimiz onların hayatta çok başarılı olmaları değil mi? Her anne ve baba, çocuklarının başarısını isterken aslında farkında olmadan önlerine set çekiyor olabilirler mi? Çok basit bir kural vereceğim. Eğer çocuğunuzun ilerideki yaşamında başarılı olmasını gerçekten arzu ediyorsanız, onları dinleyiniz. Farkında değilsiniz ama, sürekli siz onlara bir şeyler anlatıyor ve dinlemelerini istiyorsunuz. Daha sonra da ‘beni dinlemiyor’ diye yakınıyorsunuz.

Acaba bir diyalog içinde bulunsanız ve karşınızdaki kişi toplam konuşma süresinin yüzde 90’ını kendisi kullansa siz o kişiyi bir daha dinler miydiniz? Çocuğunuzu dinlemeye başlayın. Sizin beyninizde tıkalı olan birçok kanal onların beyinlerinde açık bulunuyor. Büyüdükçe önlerine konulacak sınırlar nedeniyle (onu yapma, bunu yapma, bu ayıp, şöyle davran…) onların da kanalları tıkanmaya başlayacak. Ama o kanalları tıkayan kişi asla siz olmamalısınız. Çünkü siz onları sevdiğinizi söylüyorsunuz. Onların söyledikleri üzerinde mutlaka düşünün ve cevabınızı asla geçiştirmeyin. Çocuklarınızın söylediklerinin ne kadar harikulade şeyler olduğunu, söyledikleri üzerinde düşündüğünüzde göreceksiniz. Sizi şaşırtan birçok cevap ve söylem duyacaksınız. ‘Bunları nasıl düşünebiliyor’ diyerek şaşıracaksınız.

Sevgi dolu bir aile içinde yetiştim ve geriye baktığımda hep güzel anılarımı hatırlıyorum. Sebebini düşündüğümde ise, Türkiye’deki kadınların büyük çoğunluğu gibi, annem de ev kadınıydı ve biz her şeyden değerliydik. Fakat kardeşlerimin ve benim bir ayrıcalığımız vardı, biz değerli olduğumuzu hissediyorduk. Çünkü annem her söylediğimizi dinler ve mutlaka söylediklerimiz üzerine yorum yapar ve sorularımızı cevaplardı. Ortaokuldayken bir gün anneme kızıp ‘sen görürsün, biz evlenip gidince bizi çok ararsın’ demiştim de, gözleri dolmuş ve ağlamaya başlamıştı. Bundan daha büyük bir sevgi gösterisi olabilir miydi? Bunları sizlere ukalalık yapmak için veya konunun uzmanı olduğum için anlatmadım. Dün iş çıkışında eve gidip bizim üç yaşındaki ufaklığı ve ağbisini arabaya aldım. Sonra annelerini de çalıştığı bankadan aldık ve Ortaköy’e indik. Çünkü bir akşam evvel, bizim ufaklık ‘baba beni gemiye bindir’ demişti. Ortaköy’de kumpirlerimiz yedik. Vapurla kişi başı 3,5 YTL ödeyerek Boğaz turu yaptık ve bu tur sırasında Alp’le (3 yaşındaki oğlum) yaklaşık 1 saat sohbet ettik. Ortaköy’e geldiğimizde Yeni Türkü’nün konseri başlamak üzereydi. Bu konser bizi bir zaman tüneline soktu ve eşimle ilk tanıştığımız günlere nostaljik bir yolculuk yaptık. Yeni Türkü grubuna ve Beşiktaş Belediye’sine, sonsuz teşekkürler. Çocuklar ve biz çok mutlu olduk. Bu yazıyı neden mi yazdım? Belki siz de özenirsiniz, yoğun olan ve kafamızı kaldıramadığımız iş, para, piyasa ortamından sıyrılıp aynı mutluluğu yaşamak isteyebilirsiniz. Ortaköy’e gitmek zorunda değilsiniz. Dileyen herkes yanı başında bir Ortaköy bulabilir. Çocukların anlattığı, büyüklerin dinlediği bir Ortaköy her yerde var.

***

Alp şu an 15 yaşında, Ağbisi Burak ise 25 yaşında ve çalışma hayatına atıldı. Eşim ve ben Alp ile halâ konuşmaya ve onun fikirlerini dinlemeye devam ediyoruz.

Piyasalar ile ilgili yazımı inşallah yarın saat 10:00 civarında okuyabilirsiniz.

“Her Yerde Bir Ortaköy Vardır” ile ilgili 4 yorum

  1. Hocam merhaba. 9 gündür küçük oğlumla ayrıyız(7 yaşında, elinizden öper). bu sabah beni görüntülü aradı ve seni çok özledim baba dedi. bir kaç cümleden sonra göz yaşlarını tutamadı. hıçkırarak ağladı. Amasra dayım. İstanbul’da oğlum. sanırım bu hafta sonu gidicem görmeye ve alıp gelmeye.. saygılar. yazı için teşekkürler.

  2. Merhaba Yasar bey ,
    Cok guzel bir yaziymis – hatta en etkili ve en iyi Piyasa yorumunuzdan bile daha etkili ve guzel bana gore !
    Tabiki ekonomi yorumlarinizada hayraniz !
    Allah sevdiklerinizden ayirmasin !
    Saygilar,sevgiler !

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir