Çetin Ünsalan – ‘Yetmez ama evet’; öyle mi?

Merkez Bankası faiz kararını verdi. Siyasi baskıların gölgesinde kimilerine göre erken, kimilerine göre geç, ama marjları ve ekonomik gerçekler nedeniyle bence bugün yapmaması gereken faiz düşürümünü gerçekleştirdi.

 

Nitekim dolar da hemen beklenen reaksiyonu verdi. Her şeyden önce bu manzaranın utancı, bir ülkenin ekonomisini yabancıların inisiyatifine bırakan, üretimi unutup kumar ekonomisine prim veren, iktisadi yaşam döngüsünü elin sıcak parasına mahkûm eden bu iktidarındır. 10 sene içli dışlı olup, para kesilince ‘lobi’ diyerek suçunuzu ortadan kaldıramazsınız.

 

Fakat bu karar bile bazılarını memnun etmedi ya da saraya yaranmak için fırsat haline dönüştü. İstanbul Sanayi Odası gerçekleri ortaya koyup, önceliğin kur riski olduğunu söylerken, İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar ‘yetmez ama evet’ dedi.

 

İşte bu ifade beni eski bakanların yüce divan oylamasının yapıldığı gün 12 Eylül 2010 tarihine götürdü. O süreçte de hukukun tamamen farklı yapılara geçmesi riskini görmeyenler, ‘yetmez ama evet’ dedi.

 

Sonrasında işler tamamen çığırından çıkıp, kirli çamaşırlar ortaya saçılınca paralel adını verdikleri eski ortaklarını hedef tahtasına koydular. Tıpkı ‘faiz lobisini’ icat ettikleri gibi, o gün ortağını satanlar, 2013 yılının sonunda da diğer ortağını darbeci ilan etti. Neden? Çünkü kendi bahçesine girmişti.

 

Bugün milletin gözünün içine baka baka yargının karşısına bile geçecek cesareti olmayanlar, önümüzdeki süreçte sonuçlarıyla tartışacağımız uygulamalara ‘yetmez ama evet’ diyecek, gerçekleri üyelerinin sorunlarına rağmen gizleyecek isimler bulabiliyorlar.

 

Yarın tüm bu girişimlerin de sonuçları olacaktır. Türkiye’nin finansal yapısı, aklın tatile çıktığı, ihtiraslar arasında yönetilen, Millet’in güç kavgalarına kurban edildiği sürecin ardından fatura olarak önümüze gelecek.

 

Bu ülkeyi ortaklaşa sıcak paraya esir edenlerin utanacağını sanmam. O gün geldiğinde, önce finansçılara ‘lobi’ diyen, sonra ortağını paralel ilan edenler, bugünkü uygulamaların da ardından ‘safmışız’ açıklaması yapacaktır,

 

İyi güzel de hiç olmazsa bugünkü ortağınız kim, açıklayın onu bilelim. Kim size ekonomik açmazlara rağmen, Millet’in daha şiddetli şoklar yaşamasına neden olacak bu işleri yaptırıyor?

 

Ne zaman bu ortaklarınızla da yollarınız ayrılacak? Kriz, kişisel birikimlerinizi vurduğunda mı? Açıklayın da hiç olmazsa ‘tu kaka’ ilan ettiğiniz gün gelmeden, akıl verenleri, ortaklarınızı bilelim. Safmışız deyip işin içinden çıkmak, ne saf olduğunu iddia edenleri kurtarıyor; ne de ortadaki faturayı ödenmez kılıyor.

 

Son söz de şu olsun: 12 yıldır bu ülkeyi idare ettiğini söyleyen iktidarın sürekli ortakları çıkıyor. Millet’ten alınan vekâlet kaç kişiyle ya da grupla paylaşıldı? Bunu bilmek vatandaş olarak hakkımız değil mi? Bizi daha hangi sürprizler bekliyor?

 

[email protected]

“Çetin Ünsalan – ‘Yetmez ama evet’; öyle mi?” ile ilgili 1 yorum

  1. Ortalama her 4 yılda bir ekonomisi krize giren, sürekli IMF’den yardımına muhtaç olan gecelik %7500 faizlere ulaşmış, 2001 yılında 23 Bankası iflas etmiş yada devlet tarafından el konulmuş bir ülkeden, gecelik faizlerin %8 enflasyonun %7 olduğu son 5 yıldır Dünyanın en hızlı büyüyen 3 ülkeden biri haline gelmesine rağmen neden hala bir kesim eskiye özlem duyarlar?

    Yapılan araştırmaya göre dünya nüfusunun %1 Dünya gelirinin yarısı sahip iken nüfusun geri kalan %99 ise gelirin %50 sini tarafından paylaşılmaktadır. Bu oran 10 yıl önce Türkiyede daha fazla idi. Türkiyenin gelirinin %80’ni nüfusun %1 tarafından elde ediliyordu
    Öyle bir sistem kurulmuştu ki Ülke geliri bunlara yetmiyordu, yurtdışından devlet adına borç alınıp bu kişiler arasında paylaşılıyordu.
    Bu sistem 2007 yılına kadar devam etmişti, ama 2007 yılından sonra IMF ile yeniden anlaşma yapılmaması, Faizleri %4 enflasyonun %7 inmesi bu kesimin gelirlerini çok ciddi biçimde azalmasına neden olmuştu ama en büyük problem ülkeyi yönetenleri kendi istedikleri gibi yönlendirememesinden kaynaklanıyordu
    Bu ülkede hükümetin yaptığı işlerin hesabını millete vermesini gerektiğini söyleyen bir zihniyet bulunmaktadır. Maalesef bu zihniyet 12 yılda 9 seçim kazanmış bir hükümete oy veren kesimi milletten saymıyorlar, onlara göre millet kendi zihniyetlere sahip azınlıklardan ibarettir.

    Son sözde şu olsun: Yıllardır bu ülkeyi medya patronları yönetti, medya patronları istediği hükümetleri getirdi, istemediklerini götürdü, Millet artık uyandı vede ayağa kalktı. Artık bir zümrenin değil Milletin istediği oluyor.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir