2011’den Devreden Tablo

2011 yılının dünya siyaseti ve ekonomisi açısından iyi bir yıl olduğu söylenemez. Arap baharı, Avrupa kışı, Amerikan nezlesi falan derken siyaset alanı arızalarla dolu bir yıl yaşadı. Dünya ekonomisinde ise neredeyse küresel krizin geri geldiğini düşündüren gelişmeler oldu. Dünya 2012’ye pek de düzgün bir tablo devretmedi anlayacağınız.

Söz Türkiye’ye gelince durum tam böyle değil. Türkiye’de de 2012’ye devredilen tablonun  mükemmel olduğunu söylemek doğru olmaz tabii. Bizde de arızalar var.  Ama, 2011 yılının bütünüyle kötü bir yıl olduğunu, devredilen tablonun da berbat bir tablo olduğunu söylemek yanlış olur.

Kendi adıma tablonun pek de kötü olmadığını düşünüyorum.

*                   *                   *

Türkiye ekonomisi ana eğilimleri açısından 2012 yılına görece iyi bir tablo devrediyor. Bu yargımın iki önemli dayanağı var. Bunlardan birisi 2011’den devrolan büyüme dinamiği. Bugün özellikle gelişmiş ülkelerin kabusu haline gelmiş olan büyüme eğilimi bizde hala bayağı düzgün. Yılı yüzde 7 civarında bir hız ile tamamlayacağımız görülüyor. Neresinden baksanız 2012 yılının ilk yarısını olumlu etkileyecek bir dinamik bu. Olumlu bir miras. Şikayet edecek halimiz yok. Bu bir.

2011 yılı tablosunun görece düzgün olduğuna ilişkin yargımın ikinci dayanağı kamu maliyesindeki denge. Burada da durum dünya ile kıyaslanmayacak kadar düzgün görünüyor doğrusu. Bütçe dengesi, faiz dışı denge, borç dinamiği ve borç stoku açısından veriler olumlu bir duruma işaret ediyor. 2011 yılını neredeyse dengede bir kamu maliyesi ile kapatıyoruz. Nasıl ve hangi nedenle olursa olsun yılın on birinci ayında bütçe fazlası vermek az buz iş değil. Huysuzluk edip, bundan şikayet edecek halimiz de yok. Bu da iki.

İki ana eğilim düzgün olunca bunların desteklediği eğilimler de düzgün oluyor. Büyümenin 2011 yılının üçüncü çeyreğinin sonuna kadar görece hızlı olması işsizlik oranının da hızla düşmesine neden oldu. 2012 yılına son yıllara göre düşük bir işsizlik ortamı devredeceğimiz anlaşılıyor. Bunda da şikayet edecek bir durum yok.

Biraz daha ihtiyatlı olmak kaydıyla enflasyon açısından da göreli bir iyimserlik içinde olmak mümkün görünüyor. benzer şeyler söylenebilir. 2011 sonunda manşet enflasyonun yüksek olması ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Yavaş da olsa çekirdek enflasyonda da yükselme eğilimi olması 2012’ye devredilen enflasyon tablosu hakkında ihtiyatlı olma ihtiyacını doğruluyor.  Buna karşılık kamu dengesinin sıkı olması enflasyon açısından önemli bir çıpa kuşkusuz. 2012 yılına elden kaçan (run away) bir enflasyon dinamiği devredilmeyeceğinin bir tür güvencesi bu.  Yıl içinde fokusunu biraz kaybetmiş gibi görünse de para otoritesi yılı göreli bir sıkılaştırma ile tamamlıyor. Bu da bir tür parasal frenin de devrede olduğu  anlamı taşıyor. Bu tablo arızi etkenler dışında 2012 yılına devredilen enflasyon dinamiğinin çok da olumsuz olmadığı izlenimini veriyor. En azından devredilen enflasyon dinamiğinin olumlu olan genel tabloda büyük hasar yaratmadığı söylenebilir diye düşünüyorum.

*                   *                   *

Olumlu gibi görünen ekonomik tabloya ilave etmemiz gereken  bir de olumsuz eğilim var. 2011 yılında ekonominin dış açığı adeta patlar gibi büyüdü. Hem ekonominin dengelenmesi hem oluşan açığın yarattığı  finansman sorunları hem de ekonomiye dönük risk algısı ve beklentileri bozuyor olması açısından büyük bir olumsuzluk bu. 2012 yılına böyle bir olumsuzluk devrediliyor olması genel tabloyu da bozuyor kuşkusuz.  Bu bağlamda iki teselli noktası olduğu söylenebilir. Bunlardan birisi hala hızlı olmasına rağmen büyümenin hız kesiyor olması. Bunun cari açığı baskılayacağı biliniyor. Açığı baskılayan ikinci unsur ise Türk lirasının değer kaybediyor olması. Bu ikisinin  2012 yılında cari açığın sürdürülebilir bir düzeye gerilemesine ciddi katkı yapması olasılığı var. Teselli olmak isteyenler böyle düşünebilir.

2011 tablosuna eklemek istediğim son bir nokta daha var. Yıl içinde içeride, daha çok da  dışarıda pek çok siyasi ve iktisadi olumsuzluk yaşandı. Mali piyasalar bu olumsuzlukları satın aldı ve fiyatlarına yansıttı. Bunun sonucunda döviz kuru ve (biraz örtük biçimde de olsa) faiz oranı yükseldi. Yıl sonunda satın alınmayan önemli bir olumsuzluk kaldığını sanmıyorum. 2012 yılına devredilen önemli bir finansal balon olmadığı anlamına geliyor bu. Bu durumun  2011 yılı mirasının olumlu bir unsuru olarak değerlendirilmesinin doğru olacağı kanısındayım.

2012 yılına devredilen ekonomi tablosunun genelde olumlu olduğunu düşünüyorum. Neden böyle düşündüğümü  anlattım. Umarım ikna edici olmuştur.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir