2012 Nasıl Bir Yıl Olacak?

Geçen yazımda 2011 yılının iyi bir yıl olmadığını ama, özellikle öteki ülkelerle karşılaştırıldığında, yeni yıla devredilen mirasın çok da olumsuz sayılmayacağını söyledim. Bu tartışmalı bir sonuç. Böyle düşünmeyenler de var.

Bu yazıda 2012 yılında neler olabileceğini tartışacağım. Baştan söyleyeyim, 2012 yılına dönük görüşlerim de çok tartışmalı. Bir çok yorumcuya kıyasla fazlasıyla iyimser kaldığımı göreceksiniz.

2012 yılının çok da parlak bir yıl olacağını ben de düşünmüyorum. Ama ne dünyada ne de Türkiye’de yeni bir kriz ya da çöküş de beklemiyorum doğrusu. İyimserliğimin boyu posu bu.

*                   *                   *

2012 yılına temkinli bir iyimserlikle bakmamın iki temel nedeni var. Birisi siyasi ve iktisadi şoklarla ilgili. İkincisi de ulusal ekonomide 2011’de yaşanan gelişmelerle bağlantılı.  2012’de bu gelişmelerden olumlu etkiler alacağımızı  düşünüyorum.

Önce şu şoklarla ilgili görüşüme açıklık getireyim. Küresel kriz çıkışında oluşabilecek  bir çok önemli şokun 2011 yılında gerçekleştiğini ve şok sürecinin sonuna gelindiğini öngörüyorum.

2011 yılında bir çok siyasi ve ekonomik olumsuzluk yaşandı. Siyasi krizler oldu, borçluluk krizleri oldu, büyüme sıkıntıları oldu vs. Ama bunlar yaratacakları etki ve sonuçları 2011 ‘de yarattı. Artık şok  etkileri sönüşe geçti diye  düşünüyorum.

Bu saptamanın 2012 açısından iki önemli sonucu var.  Bir tanesi bu tür şokların 2012 yılında tekrarlama olasılığının düşmüş olması. Yani 2011’de yaşanan Orta Doğu- Kuzey Afrika olaylarının, Avrupa krizlerinin, Euro problemlerinin, ABD’deki  siyasi çekişmenin vb bu yıl yeniden yaşanma olasılığı düşük. Aynen deprem gibi. Büyük depremi yaşadığımızı,  artçı sarsıntılar olsa bile yeni bir büyük ve yıkıcı deprem olma olasılığının azaldığını sanıyorum. 2012 büyük şoklardan çok küçük sarsıntıların yılı olacak.

İkinci önemli sonuç da şoklarla ilgili. Piyasalar olumsuz şokları 2011 yılında satın aldı ve fiyatladı. Fiyatlanmayan  önemli bir olumsuzluk kalmadı herhalde. Olumsuz gelişmeler fiyatlandığına göre 2012 yılına devreden önemli bir balon da kalmadı diye düşünülebilir. Yani, 2012’nin az balonlu bir yıl olma olasılığı yüksek. Dahası, 2011 yılında  şoklarının fiyatlanmasının  kur ve faizde ciddi bir volatilite yarattığı ve  beklentileri bozduğu  biliniyor. 2012 yılında şoklar azalacağına göre volatilitenin de düşeceği, beklenti bozucu etkinin azalacağı öngörülebilir.  Bütün bunlar 2012 yılında  dışarıdan yansıyan olumsuz etkilerin gücünün azalacağı anlamına geliyor. İyimserliğin bir kaynağı bu.

*                   *                   *

Ulusal ekonomide  2012 yılına devreden temel eğilimlerin  çoğunun düzgün olduğunu düşündüğüm biliniyor. 2012 yılı içinde bu eğilimler değişecek kuşkusuz. Bunlardan üçündeki değişmenin  yönünü ve dozunu kestirmenin yıl değerlendirmesi açısından  önemli olacağını düşünüyorum.

Bunlardan birisi büyüme. Bu bağlamda rivayetin muhtelif olduğu malum. Büyümenin sert biçimde, yüzde 2 ya da altı gibi bir düzeye ineceğini öngörenler var. Buna katılmıyorum. Büyüme hızındaki düşüşün yüzde 4-5 aralığına kadar olacağını öngörüyorum.

Bunun nedenlerini sonra ayrıntılı olarak tartışırız . Şimdilik birkaç noktanın altını çiziyorum. Güçlü bir büyüme ivmesi devrediliyor. Bir. Büyüme iç talep çekişli olmaya devam edecek ve iç talepte büyümeyi yere vuracak ölçüde bir çöküş öngörmek için henüz ikna edici bir neden yok. İki. Dışarıdan gelecek, korku yaratıp, beklentileri bozarak harcama kasılması yaratacak etki görece zayıf olacak. Üç. İşsizliğin belli bir noktaya kadar gerilemiş olması tüketim talebini görece canlı tutacaktır. Bu da büyüme hızındaki inişi yumuşatır. Dört.

2012’de izlenecek ikinci eğilim dış denge ve cari açık. Cari açığın 2011 yılının dördüncü çeyreğinde tepeden döndüğünü düşünüyorum. Bunun paralelinde yeni yılda cari açıktaki artış hızının yavaşlayacağı kanısındayım. Bunun için iki nedenim var. Büyüme yavaşlayacak, bu ticaret dengesini ve cari dengeyi olumlu yönde etkileyecek. Bu bir. Döviz kuru, sınırlı ölçüde gerilese de, yılın önemli kısmında ithalatı caydırıcı ihracatı özendirici etki yaratacak. Bu da iki. 2012 yılının sonunda cari açığın 65-70 milyar dolar düzeyinde kalacağı kanısındayım. Osman Arolat’ın hesapları bu ölçekte bir açığın finansmanında bir sorun olmayacağını gösteriyor.

Üçüncü eğilim enflasyon. Yılın birinci yarısı görece yüksek enflasyonla geçilse bile yılın sonuna daha düşük bir enflasyonla ulaşılacağı kanısındayım.Yıl sonu enflasyon oranının yüzde 7 civarında olacağını düşünüyorum.

Gördüğünüz gibi dışarıda ve içeride iyimser olmayı destekleyen olasılıklar var. Bunlar 2012 için sert iniş, çöküş vb senaryoları düşündürmüyor doğrusu.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir