Çetin Ünsalan – Alternatif bilgilendirme

Ekonomi kurmayları işi gücü bıraktı; memleketçe Cumhurbaşkanı’nı ikna etmeye uğraşıyor. Aslında sonuçları itibariyle çok da ikna çalışması halinde geçmediği izlenimi ortaya çıkıyor.

 

Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın çıkıştaki açıklamaları yandaş medyanın ‘düşük faiz ile çıktı’ başlıklarının aksine, ‘ödev yapılmadan isteniyor diye faiz düşmez’ anlamına gelen türdendi. Nitekim Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada da bazılarının beklediğinin aksine ‘fırçalama tavrının’ söz konusu olmadığı izlenimi çıkıyor.

 

İçeride Babacan / Başçı, Erdoğan cephesinde düzey neydi ve nasıl bir konuşma geçti bilinmez; aslında çok da önemli değil. Ama ortaya çıkan izlenim Babacan’ın da, Başçı’nın da cebinde istifayla gittiğine dair güçlü emareler içeriyor.

 

Elbette işin aslını bilmek mümkün değil; bunu sadece yapılan açıklamaların bir gazeteci tecrübesiyle yorumu olarak nitelendirebilirsiniz. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın bir gün sonra yine ısrarla gerilimi arttırmayacağının da garantisi yok.

 

Fakat dedim ya konuşmanın türü çok da önemli değil. Çünkü ortada tartışılan konu sadece yöntem ile ilgili… Esasen Başçı’nın Babacan ve Erdoğan’ı karşısına alıp, yapması gereken bilgilendirme farklıydı. Hadi bugün bu alternatif brifingi ya da bilgilendirmeyi hayal edelim. Mesela şunlar söylenebilirdi:

 

Bugün tartıştığımız faiz meselesi sadece bir sonuçtur. Vatan hainliği aşamasına kadar getirdiğiniz konuyu doğru analiz etmek için, geçmişe dönük politikaları da masaya yatırmak gerekir.

 

Şayet 2003 – 2007 arasındaki parasal genişleme ve daha sonrasındaki kısmi para pompalaması fırsatları iyi değerlendirilseydi, bugün bunları konuşmuyor olabilirdik. O süreçte gelen parayı doğru alanlara yönlendirip; üreten bir Türkiye yaratsaydınız, bugün borç ödemesi açmazına düşen değil, kârdan zarar etmesi nasıl engelleneceği konuşulan bir ülke fotoğrafı önümüzde olurdu.

 

İnsanları tüketime yönlendirmeyip, gelen sıcak parayı inşaat gibi subjektif değerlemelere sahip, katma değer yaratmayan lüks inşaat projelerine yatırmak yerine, KOBİ’lere, sanayiciye aktarsaydınız tasarruf açığını, vatandaştan özel sektöre borç batağını konuşmazdık.

 

Enflasyon başta olmak üzere istatistiklerle oynamak yerine, gerçekçi çözümlerle insanların gelir seviyesini arttırsaydınız; borç parayla yapılan aşırı harcamaların finansmanını sorun görmez; insanların nispeten durumu iyi olduğundan da iç piyasa açmazını yaşar pozisyonda olmazdık.

 

Bugün neredeyse hakaret ederek andığınız, geçmişten gelen mirası satıp savmak yerine, üzerine taş koysaydınız; bunu yaparken yabancılara imtiyaz dağıtmak yerine, yerli müteşebbisi kalkındırsaydınız, ne Soma gibi kamuoyunda infial yaratan sendromlarımız olurdu; ne de ‘şimdi ne satacağız’ diye telaşa kapılan bir iktidar yapımız.

 

Bankalara teslim edilmemiş bir ekonomi, yıllarca borsa, faiz, döviz üçgeninde yönetilmeseydi, rakamlar kadar insan faktörünün de önemli olduğu hatırlansaydı; iş yapmak kime yakın olunduğuyla ilgili olmasaydı; kanunla, hukukla, basınla böylesine oynanmamış olsaydı; bugün farklı şeyleri konuşuyor olurduk.

 

Para gelsin diye döviz kurlarının üzerine basmasaydınız, üreten kesimi baskı altında tutmasaydınız, dış ticareti ihracattan ibaret sanmasaydınız, sanayiyi sıcak paraya kurban etmeseydiniz; cari açık arttığında büyümenin motoru, düştüğünde iktidarın başarısı gibi göstermek yerine, yapısal sorunu çözseydiniz; şimdi farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik.

 

Bugün faiz dolar tartışması yapıyorsak ve siz meseleyi vatana ihanet boyutuna getirdiyseniz; dünyaya verilen tavizlerden, yanlış ekonomik tercihlere kadar 12 yıllık ekonomi siyasetinin yükümlülüğünü gerçekten üstlenin, ben de payıma düşeni kabul ederim.

 

Aklınız başınıza, dünyada para bittikten, borçlar ödenemez hale geldikten, bozulmuş dengelerle aslında ekonomi namına bir şey kalmadıktan sonra mı geldi? Çok geç… Arzu ediyorsanız çıkıp, faizlerin düştüğünü açıklayın. Ama bunu yeni bir Merkez Bankası Başkanı ile yapmak zorunda kalırsınız. Çünkü faiz bir neden değil, sonuçtur.

 

Dün sizin deyiminize faiz lobisiyle kol kola gezenlerin, işi bitip yanınıza yanaştıktan sonra bugün size verdiği takıntılı fikirlerle bize hakaret etmekten de vazgeçin. Ekonomi konuşuyoruz; kavga etmiyoruz. Üstlenin nedeni, açıklayayım sonucu… Toplantı bitmiştir.

 

[email protected]

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir