Avrupa Birliği Çatırdadı Ama Yıkılmadı

Geçtiğimiz hafta ‘baskı’ altında kalan ancak ‘ezilmeyen’ euro bu hafta direnebilir ise varlık piyasalarını kurtarabilir. Dirençten kastım ilk aşamada 1.3280 ve ardından da 1.3215 seviyesi. Bu seviyenin altına inilmez ise varlık piyasaları ve altın destek seviyelerinde tutunacaktır. Ancak euro/dolar paritesinde 1.3150’lere doğru bir hareket hayata geçecek olur ise piyasalarda yıl sonu rallisi hayalleri suya düşebilir

İngilterenin itirazları birkaç noktada yoğunlaşmış. İlki oylamalarda çoğunluk esasının kabulü. Hal böyle olunca “üçüncü” büyük ekonomi; oylamalar ekonomik büyüklüğe değil de ülke bazında nitelikli çoğunluk bazında yapıldığından; diğerlerinin aldığı kararlara uymak zorunda kalacak. Bütçe açığı kriterlerine uy(a)mayan İngiltere’nin özellikle bu konuda yaptırımlarla karşılaşacak olması büyük olasılıkla Cameron’un İngiltere adına veto hakkını kullanma konusunda kararlı davranmasına yol açmışa benziyor.

İkinci faktör de “Finansal İşlem Vergisi” meselesi. Üretimden büyük oranda çıkmış ve sadece Avrupa’nın değil, küresel finans merkezi olmuş “City” olarak anılan Londra finans merkezine böylesi bir vergi “ağır” gelecekti. Daha doğrusu City böylesi bir vergi ile karşı karşıya kalacak olursa, diğer merkezler arasındaki rekabette geri kalacağından; büyük olasılıkla Londralı bankacılık çevrelerinin baskısıyla; İngiltere bu konuda da ayak direyince geriye pek de fazla ortak konu kalmamış oluyor.

İngiltere’nin bu çıkışı AB’deki ilk “aykırılığı” değil. Daha önceleri de Euro Bölgesi’ne ve Schengen vize ortaklığına girmeyerek kendisini hep ayrı bir noktada konumlamayı tercih etti. Anlaşılan bundan sonra AB “26+1” olarak anılacak.

Bu durum euroyu “ilk bakışta” etkilemiyor. Zira İngiltere, zaten Euro Bölgesi’ndeki 17 ülkeden biri değildi! Bu arada ‘euro için bu zirvenin son olduğunu’ söyleyenler bir sonraki zirveyi bekleyeceklerdir. Euronun kolay kolay dağılmayacağını düşünen, başta Almanya olmak üzere diğer ülkelerin de tek para sistemini bir süre daha savunacaklar. “Euro” kendi başına büyük bir proje ve şu andaki maliyetlere de katlanmayı hak edecek kadar önemli ve büyük “maliyetlere katlanılmış” bir ideal.

Peki zirveden ne çıktı derseniz? Bir tek 200 milyar euroluk (265 milyar dolarlık) IMF ile işbirliği “vaadeden” rakam, kısa vadede piyasaları ilgilendiren rakam. Ancak burada henüz daha net olmayan bir konu var! O da AB; bu krediyi IMF’ye verecek, IMF’den buna karşılık kullanım hakları kadar kredi kullanacak.

Peki hem kısa vadede, hem de uzun vadede “umutvar” bir sonuç üretmeyen AB zirvesine rağmen borsalar nasıl oldu da Cuma gününü ve de haftayı pozitif kapattı derseniz, hatırlatmak ba’abında; Çin sağolsun. Çin rezervlerini yöneten Çin Merkez Bankası konumundaki “Çin Halkının Bankası” (The People’s Bank of China) 300 milyar dolarlık iki ayrı fon kuracakmış. Bu fonlar ağırlıklı olarak AB ve ABD’deki borsalarda işlem gören hisse senetlerine yatırım yaparak yüksek getiri sağlamayı amaçlayacakmış. Bunu duyan ve “Kasabaya taze kan geldi” havasına bürünen borsalar, ‘mallarını Çin’e pahalı satmak için’ yükseldiler.

Çinliler de saftı ve bunu kabulleneceklerdi! Hiç sanmam! Ama olsun, yıl sonu; “Noel Baba Rallisi” için sebep arayan borsalar için eldeki “tek dayanak” bu olunca, bu haberi kullanarak “ralli umudunu” korudular.

Her ne kadar yıl sonu rallisi çabaları son sürat devam etse de piyasaların işi zora giriyor. Zaman daralıyor, spekülasyon veya ralli için kullanılabilecekleri argümanlar azalıyor!

Tüm bu ahval ve şerait (şartlar) altında bu hafta ne olur derseniz…

Kritik olan “haftanın endikatörü” euro olacaktır! geçtiğimiz hafta ‘baskı’ altında kalan ancak ‘ezilmeyen’ euro bu hafta direnebilir ise varlık piyasalarını “kurtarabilir”! Dirençten kastım ilk aşamada 1.3280 ve ardından da 1.3215 seviyesi. Bu seviyenin altına inilmez ise varlık piyasaları (ve de altın!!!) destek seviyelerinde tutunacaktır.

Ancak euro/dolar paritesinde 1.3150’lere doğru bir hareket hayata geçecek olur ise piyasalarda yıl sonu rallisi hayalleri suya düşebilir. Ola ki 1.3420’lere doğru bir hareket olur ve hatta 1.3550-1.3610 seviyelerine doğru bir toparlanma yaşanır ise (eurodaki aşırı satım durumundaki vadeli kontratlar bu olasılığı kısa vadede destekliyor!) o zaman yıl sonu rallisisnin tadını çıkarın ama lütfen sarhoşluğuna kapılmayın! Önümüzdeki yıl piyasaları çok daha zor günler bekliyor

İMKB’de 56.550 kritik

Haftalık bazda bakıldığında İMKB 100’de kritik dirençler her iki yönde de test ediliyor. Bu hafta için 56.550 önemli bir direnç ve buranın aşılması zor olacaktır. Destekler çok daha aşağılarda. Bu hafta içinde 52.350’nin test edilme ihtimali çok yüksek olmasa da var! Bireysel yatırımcılara küçük bir uyarım olacak. Yıl sonu bilanço döneminde son tura girildi. Buradan itibaren her iki yöne de çok sert hareketler olabilir. Yukarı yönlü olanlarını; hele ki beklenmeyecek denli sert bir şekilde olanlarını; pozisyonlarını azaltmak ya da kârlarını cebe koymak için kullanmalarında fayda var! Zira önümüzdeki yılın başından itibaren çok da alışık olmadıkları kadar hareketli bir piyasa ile karşı karşıya kalabilirler. Beklediğim kadar sert olmaz ise yeni pozisyon almak çok daha güvenli olacak.

*****
Avrupa neden IMF’ye kaynak yaratıyor?
Yukarıdaki tabloda IMF’nin web sitesinden alınan ve önde gelen AB ülkeleriyle ve de ABD’nin IMF’den kullanabilecekleri kotaların yüzdeleri yer alıyor. İngiltere’yi de dahil edecek olursak; ki İngiletere’nin bu anlaşmaya dahil olması kendi çıkarına; IMF’in toplam kotasının yaklış 4’te biri AB Bölgesi’ne ait. Bu durumda AB “teorik olarak” kendi koyduğu paranın yaklaşık 3 katı kadar limit alabilecek durumda IMF’den. Bu anlaşmanın nasıl yapılacağı, kredi imkânlarının nasıl kullanılacağı henüz daha net değil. Diğer yandan IMF’nin bu kaynağı nereden ve nasıl temin edeceği de net değil. AB kurtarılırken dünyanın başka bölgelerinde yeni sorunlar çıkmamalı.

Zirveden uzun vadeye yönelik bazı kararlar çıktı çıkmasına… Bütçe açıklarının yüzde 3’ten fazla olmaması, yapısal açıklan yüzde 0.5’in altında olması, bunların her ülkenin anayasası ile teminat altına alınması ve bence en önemlisi 500 milyar euroluk Avrupa Kurtarma Mekanizması’nın (ESM) bir yıl öne çekilerek Temmuz 2012’de devreye alınması gibi. Bu fonun kullanıma alınabilmesi için kurumların ve ülkelerin katı kurallara uymayı kabul etmeleri gerekecek ki, bu da “içilmesi gereken acı ilaçların” daha yakın zamanda içilmek zorunda kalınacağı anlamına geliyor.

“Avrupa Birliği Çatırdadı Ama Yıkılmadı” ile ilgili 1 yorum

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir