Avrupa Düzlüğe Çıkma Yolunda mı?

İyimser olma adına bu soruya kısaca “evet” diyelim. Yanıtın “evet” olması Avrupa’nın artık sorunlarını geride bıraktığı ve Euro’nun bu haliyle devam edeceği anlamına gelmiyor. “Evet” yanıtının anlamı Euro’nun hepten dağılma riskinin bir ay önceye göre çok daha düşük olması.
Borçlarının yeniden yapılandırılması aslında Yunanistan ın Euro dan çıkmasını kolaylaştırıcı bir girişim oldu. Önümüzdeki birkaç yıl içinde Yunanistan Euro’dan çıktığında, bir kaos yaratma riski çok azaldı. Bu açıdan, borçların yeniden yapılandırılması Euro için de, Yunanistan için de çok iyi oldu. Yunanistan gibi Avrupa nın milli gelirinin yüzde 3’ü kadar bir ülkenin, parasal birliği dağıtma olasılığı bir anlamda sıfıra indirildi.
Borçları yeniden yapılandırılsa da, Yunanistan hâlâ bir sorun. Önümüzdeki dönemde yapısal reformların ne denli kararlılıkla uygulanacağı izlenecek. Her şeyden önemlisi, bundan sonraki ek borçlanma ihtiyacının milli gelir içindeki payındaki gelişmeler Yunanistan’ın yeni kurtarma paketlerine ihtiyacı olup olmayacağını belirleyecek. Böyle bir ihtiyaç doğması halinde, Avrupa Yunanistan ı Euro dan çıkarmak isteyebilecek. Bu noktaya bir yıl içinde gelinmesi şaşırtıcı olmaz.

ANAYASA RAFA KALKTI
Kısa dönemde izlenmesi gereken Avrupa’nın diğer sorunlu ülkelerindeki gelişmeler.
Yunanistan bir örnek oldu. Her ne kadar Avrupalı yetkililer Yunanistan’ın kendi içinde özel bir durum olduğunu vurgulasalar da, piyasalar açısından bugün Yunanistan’a yapılanlar yarın başka ülkelere de yapılabilir. Bunun anlamı şu: Portekiz, İrlanda, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin de borçları yeniden yapılandırılabilir; bu ülkelerin borçlarına karşı alınan sigorta hiçbir işe yaramayabilir; özellikle Avrupa bankalarının önümüzdeki dönemde daha büyük zararlarla karşı karşıya kalmaları söz konusu olabilir.
Yunanistan örneği ile Avrupa’da ülke bonolarının zımni anayasası rafa kalkmış oldu. Yarın başka ülke bonolarının nasıl bir muameleye tabi tutulacağı konusunda herhangi bir güvence yok. Böyle bir durumda, piyasalardan borçlanmakta zorlanan ya da borçlanabilse de, yüksek faizlerle borçlanabilen ülkeler açısından bu durum hoş değil.
Bono piyasasında yaratılan belirsizlikler birçok ülkenin borç dinamiklerini bozabilecek nitelikte. Bugün dahi, 10 yıl vadede, Almanya ya göre, İtalya ve İspanya bonoları 2.5 misli, İrlanda bonoları ise 3.4-4 misli, Portekiz bonoları 10 misli faizlerle el değiştiriyor. Yunanistan ın tıraşlanmış yeni bonoları dahi üç gündür yüzde 20 ye yakın faizle el değiştiriyor. Bu ülkeler bu vadede zaten borçlanamıyorlar. Borçlanabildikleri çok daha kısa vadelerde ise ödedikleri faizler çok daha yüksek.

KORUMA DUVARI İŞE YARAR MI?
Avrupa’da hiçbir ülke borçlarının nominal büyüklüğünü azaltabilecek durumda değil.
Hepsi bütçe açıkları veriyor. Hatta, bazıları faiz dışı açık veriyorlar. Yani, vadesi gelen anaparaları artı ödemek durumunda oldukları faiz kadar borçlanmanın yanında üzerine biraz daha borçlanmak durumundalar. Buna karşılık, sorunlu ülke ekonomilerinin hepsi reel olarak da nominal olarak da küçülüyorlar. Dolayısıyla, borçların ve bütçe açıklarının milli gelire oranı bu ülkelerin hepsinde artmaya devam ediyor.
Borç dinamiği açısından dün bugünden daha iyiydi. Bugün yarından daha iyi olacak. Böyle bir eğilim içinde Avrupa da bono piyasasının işleyişine yönelik yaratılan belirsizlikler uçurumun kenarındaki ülkeleri daha da zor durumlara sokabilecek. Bu anlamda Avrupa sorunlarını çözmüş değil. O nedenle uluslararası kuruluşlar Avrupa nın bir “koruma duvarı” oluşturması yönünde ısrar ediyor. Koruma duvarı bono piyasasında yaratılan belirsizlikleri azaltabilir. Ama Almanya yorgun ve isteksiz.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir