Avrupa, Türkiye için varoluş meselesidir

Avrupa’nın uzayan krizi Türkiye’nin sorununu yapısallaştırır. Bilmem siz farkında mısınız?

Kriz sonrasında hem büyüme hem de dış ticaret rakamlarına baktığınızda bir grup ülke diğerlerinden ayrılıyor. Bu ülkelerin başını Çin çekiyor, Brezilya, Arjantin ve Peru da burada yer alıyor. Haydi Çin’i zaten biliyoruz. Ama bir dizi Latin Amerika ülkesi bu listede ne arıyor? Türkiye, büyüme performansında kıl payıyla dış ticaret performansında ise açık arayla Latin Amerika ülkelerinin gerisinde yer alıyor. Neden böyle oluyor? Gelin bir bakalım. Bugün ortalığı saran manasız siyasi analizler arasında kalıp canı sıkılanlar için dış ticarette gördüğüm birkaç eğilimin altını çizeyim müsaadenizle.
İsterseniz hiç uzatmadan tespitlerimi sıralamaya başlayayım. Birinci nokta şudur: Listede yer alan Latin Amerika ülkeleri esasen Çin’in tedarikçileridir. İhracat rakamlarında gösterdikleri olağanüstü performans doğrudan Çin’in büyüme performansı ile yakından alakalıdır. Çin kendisi ile ticaret yapanları, özellikle hammadde tedarikçilerini bir nevi ihya ediyor gibi görünmektedir. Bu ilk tespittir.
Gelelim ikinci noktaya.. Birleşmiş Milletler’in rakamlarına göre 2000 yılı itibariyle Latin Amerika ülkelerinin toplam ithalatının yüzde 55’i Amerikan ihracatı iken 2009 yılı itibariyle bu oran yüzde 32’ye gerilemiştir. Değişen yalnızca ihracatın yapısı değildir. İthalatın yapısı da değişmektedir. Bu da altı çizilmesi gereken ikinci noktadır.
Üçüncü tespit Latin Amerika ülkelerinin değişen ithalat ve ihracat yapısıyla ilgilidir. Brezilya’nın 2009 yılında Çin’e ihracatının neredeyse yüzde 85’i doğal kaynaklardır. Bu oran 2000 yılında yüzde 68 düzeyindeydi. Bir sanayi ülkesi olan Brezilya’nın Çin ihracatı esasen doğal kaynaklardan oluşmaktadır. Buna karşılık Çin, Brezilya’ya otomobil dahil sanayi malları satmaktadır. Rakamla söylemek gerekirse, Çin’in Brezilya’ya ihracatının yüzde 98’ini sanayi malları oluşturmaktadır. Neden? Brezilya’nın Lula döneminde gerçekleştirdiği reformlar yaklaşık 20 milyon kişiyi yoksulluktan kurtarmıştır. Orada artık büyüyen bir orta sınıf vardır ve bunlar ucuz Çin arabalarına rağbet etmektedirler. Geçen ay Çin’i ziyaret eden Brezilya Devlet Başkanı’nın Pekin’de ‘dengesizlik’ olarak nitelendirdiği durum tam da budur. Brezilya da Çin’e sanayi malı satmak istemektedir. Halbuki Amerika’nın Latin Amerika ile ticareti yukarıdaki gibi neo-kolonyal renkler taşımamaktadır. Brezilya’nın Embraer firması uçak üretmektedir. Brezilya yüz binlerce parçayı birbirine bağlayıp uçak üretebilecek organizasyon kapasitesine sahiptir. Embraer ürettiği uçakları Amerika’ya satmaktadır. Uçakları üretebilmek için de Amerikan teknolojisinden yararlanmaktadır. Yine Meksika’nın ihracatının yüzde 80’ini şirket içi alışverişler oluşturmaktadır. Amerikan şirketleri Meksika’yı bir nevi yan sanayi bölgesi olarak kullanmaktadırlar. Bu da olsun dördüncü tespitim.
Son tespit ise şudur: Ülke ihracatının çeşitlenmesi elbette iyidir. Sofistike-karmaşık ürünler kadar, sıradan malları da üretiyor olmak önemlidir. Amerika, en sofistikesinden en sıradanına geniş bir yelpazede tüm malları üretebilen bir ülkedir. Çeşitlilik, ekonomik imkânlar setinin ne kadar gelişmiş olduğuna delildir. Kaplandan zebraya, söğüt ağacından zeytin ağacına, çok sayıda canlının yaşamına imkan tanıyan ekolojik sistemler gibi, ekonomik sistemin sağlıklı olması orada üretilen ürünlerin çeşitliliğine yol açar. En basitinden en karmaşığına tüm beceri setine sahipseniz, çeşitliliğinizi arttırabilirsiniz. Ancak Latin Amerika için Amerika pazarı vazgeçilemez ve paha biçilemez bir imkândır. Latin Amerika, ancak Amerikan pazarına orta-ileri teknolojili sanayi malları satabilmektedir.
Türkiye için de Avrupa Birliği pazarı tam da bu nedenle vazgeçilemez ve yeri doldurulmazdır. Türkiye’nin ileri teknolojiye dayanan ihracatı varsa, Avrupa sayesinde vardır. Artacaksa Avrupa sayesinde artacaktır. Ortadoğu ve Afrika’nın tüketim sepetlerinin sofistikasyonunu arttırabilmek için daha çok zaman lazımdır.
Avrupa, Türkiye için bir varoluş meselesidir. Avrupa’nın uzayan krizi, Türkiye’nin sorununu yapısallaştırır. Bilmem siz farkında mısınız?

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir