Cari açıktaki eğilimle birlikte her şey değişecek!

Piyasalara ilişkin küresel eğilimler, son haftalarda ön plana çıkan riskten kaçınma eğiliminin güç kaybettiğine işaret ediyor. Sermaye ve emtia piyasalarınn nispeten geniş bir bant içinde yatay bir görüntü sergilediği, işlem hacmi ve fiyat oynaklıklarının azaldığı dikkat çekiyor. Bu tablo deflasyonist baskı ihtimalini azaltır iken, enflasyonist baskının güç kaybına rağmen devam edeceğini düşündürüyor. Ayrıca artan belirsizlik nedeniyle yatırımcıların daha seçici olma, eskiden gözü kapalı aldığı bazı risklerden uzak durma olasılığını güçlendiriyor. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız genel görünüm Türkiye gibi çok yüksek cari açık veren bazı ekonomilere ilişkin olumsuz ayrışma anlamına geliyor. Siyasi irade ve düzenleyici kurumlar ile başta bankacılık olmak üzere bazı sektörler arasındaki görüş ayrılıklarının büyüerek kırılganlığı artırabileceği anlamına geliyor. İçeride finansal piyasalarımızda yaşanan olumsuzlukları bu çerçevede irdelemek gerekiyor.

Mali sektör cari açığın büyümesi ile kredi artış hızı arasındaki ilişkiyi görmezden geliyor, mevcut stratejisini değiştirmemek adına gerek siyasi irade, gerekse düzenleyici kurumlar ile inatlaşmayı tercih ediyor. Durumu enerji fiyatlarının yüksekliği veya kredi talebinin canlılığı ile açıklamaya çalışarak kendi sorumluluğunu geri plana çekmeye çalışıyor. Fakat kredi talebinin çok büyük kısmını karşılamak zorunda olmadığını, enerji fiyatlarının çok büyük bir olasılıkla yüksek kalmaya devam edeceğini, dış finansman kalitesindeki olumsuzlaşma nedeniyle büyüyen cari açığnı kendileri de dahil tüm ekonomi için çok ciddi bir tehlike olduğunu görmezden geliyor. Kredilerdeki artış hızını yavaşlamış gibi göstermek adına bir kısım kredileri off-shore’lara kaydırmanın veya menkul kıymetleştirmenin mevcut sorunu çözmeyeceği ve inatlaşmayı tırmandıracağını kabul etmeleri gerekiyor.

Eğer yukarıda ifade etmeye çalıştığımız görüş ayrılıkları ve inatlaşma olmasa zorunlu karşılık oranlarının bu ölçüde yükselmesine ve bu eğilimin devam edeceği beklentisinin güçlenmesine, faizlere ilişkin olumsuz algılamalara ve yeni düzenlemeler üzerinde çalışılmasına gerek kalmaz idi! Bugüne kadar alınan ve bundan sonra alınacak önlemlerin ham mali sektöre, hem de ekonomiye ciddi bir maliyet oldu ve olmaya devam edecek. Bu aşamada sormak gerekiyor bu maliyeti görmezden gelmeye ve inatlaşmaya değer miydi? Eğer göründükleri kadar güçlü olsalar yine de bu olumsuz tercihte ısrarlı olurlar mıydı?

Yıllardır ekonomideki yapısal sorun ve dengesizliklere rağmen sürdürülebilir olmayan bir rotada günü kurtarmak anlayışında işbirliği yapan kesimlerin bu yolun sonuna doğru birbirine germek durumunda kalacaklarını söylüyor yazıyoruz. Ortada bir saadet zinciri olduğunu ve eninde sonunda kırılacağını iddia ediyoruz. Bu nedenle ortaya çıkan görüş ayrılıkları ve inatlaşmalar bizim açımızdan sürpriz değil. Herhangi bir ekonomide olumsuzlaşan rekabet koşulları nedeniyle faaliyet gelirleri eriyor ise daha önce verilmiş kredilerin geri dönüş ihtimali azalır. Böyle bir durum yokmuş gibi kredi arzı artırılıyor ise hem sorunlar ağırlaşır, hem de söz konusu ülkenin net tasarruf açığını temsil eden cari açık büyür. Bu aşamaya gelindikten sonra bankacılar kredi portföyleri tarafından yönetilmeye başlar ve temel ülkeler giderek hızlanan bir erozyon yaşar. Durumu gizlemek için menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerlerini balonlaştırmak veya değer kaybını önlemek çabası ön plana çıkar, kredi hacmindeki artış hızı yükselir iken kalitesindeki olumsuzlaşma kaçınılmaz hale gelir. Anormal durum sanki normalmiş gibi pazarlanır!..Gerçekte görüntü daha seri bir şekilde birbirinden uzaklaşır. Siyasi irade bu durumun kendisi için tehlikeli hale gelmeye başladığını farkettiğinde ortalık karışır, belirsizlik ve kırılganlık algılaması kısa ve orta vadede bir daha gerilememek üzere yükselir…

Küresel düzeyde sermaye hareketlerinin istikrarsızlaşması, dış borç ana para ödemeleri ve cari açık toplamından oluşan dış finansman ihtiyacının anormal düzeylere sıçraması gibi eğilimler algılamaları değiştirir, gerçeklerin dayanılmaz ağırlığı kendini hissettirmeye başlar. İyice ağırlaşmış akım sorunları ekonomide yaşanan balonlaşma nedeniyle küçülmüş gibi görünen stok sorunlarında daha önemli hale gelir ve ortalık karışır. Yabancı bir kurumun ülkemizde bir banka daha almak için arayışta olduğu veya ekonomide çıktı fazlası nedeniyle ısınmadan bahsedilemeyeceği gibi söylemler algılamalardaki olumsuzlaşmayı engelleyemez! Dış finansman ihtiyacındaki tehlikeli tırmanış nedeniyle ekonomi kaçınılmaz olarak durgunlaşacak, algılamalar değişecek. Küresel koşullar 2000’li yılların genelinde olduğu gibi kısa vadeyi uç uca ekleyerek ve beklentileri yönlendirerek sorunlardaki tırmanışa rağmen günü kurtarmaya izin vermeyecek gibi görünüyor. Herkes kendi açısından haklı olduğunu iddia edecek, eninde sonunda fatura halka çıkacak…

Akılsız başın cezasını ayaklar çekecek. Bu yılın son çeyrek dönemi ile birlikte her şey eskisine oranla çok farklı olabilir, her şeyin değişmesi kaçınılmaz hale gelebilir…

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir