Çetin Ünsalan – İSPARK nasıl zarar eder?

Türkiye’de hemen hemen herkesin dilindeki soru bu: İSPARK nasıl zarar eder? İstanbul gibi Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünü barındıran bir şehirde, araç sayısında dikkat çeken özelliğiyle ve kronikleşmiş park sorunuyla otopark işleten bir şirket zarar edebilir mi?

Ülkede yerel yönetimlerin mali açıdan çok büyük açmazları olduğunu biliyoruz. Her ne kadar üstü örtülse de, ilgili bakanlıklara devrettikleri borçlarıyla birlikte hesaplandığında buradaki açığın, sosyal güvenlik açığını çok gerilerde bırakacak büyüklükte olduğu kanısındayım.

Ama buna rağmen sokakları otopark haline çeviren zarar etmesi, hiç kimsenin ihtimal vermediği bir konuydu bu. Konu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Hakkı Sağlam’ın verdiği bir soru önergesine gelen yanıtla patladı.

2018 yılının üçüncü çeyreğine göre, 30 belediye şirketinden 11 zararda ve bunun miktarı da 94,5 milyon TL, yani eski parayla 94,5 trilyon TL… Bunların içinde de üç aylık 18 milyon TL zararla İSPARK dikkat çekti.

Peki bu kuruluş ne yapmış olabilir? Yatırım mı yaptı? Sokaklar ve caddeler zaten emrine amade ve hiçbirini bu kuruluş yapmıyor.

Personel fazlası mı var? Zaten çalıştırdığı insan kaynağını büyük ölçüde komisyon usulü istihdam ediyor. Teknolojiye mi yatırım yaptı? Böylesine dramatik bir zarara neden olacak bir yatırım mümkün değil.

Geriye tek bir ihtimal kalıyor. İSPARK’a görev zararı yazılmış olabilir ki bu görev zararlarının tekrar hayatımıza girdiğini resmen ortaya çıkarır. Zaten vardı da, resmileşti diyelim. Şayet İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni tek bir yapı olarak düşünürsek, bunun da mantıklı bir açıklaması olabilir.

Belediyecilik sosyal bir iştir ve ortalama zararla toplamda finansal mali yapının düzgünlüğüne bakarsınız. Fakat durum böyle değil. Bunların hepsi kendine has özerk yapılar ve anonim şirket statüsündeler. O zaman birinin zararını diğerine yazamayacağınız gibi, bu aynı zamanda vergi kaçakçılığı iddiasını da gündeme getirecek bir durum ortaya çıkarır.

Neredeyse metrobüs, Marmaray gibi noktalar dışında hiçbir yere otopark yatırım yapmayan bir kuruluştan söz ediyoruz. Onlar da zaten kamu arazisinin üzerinin dört tarafını çevirip, bir bariyer ile kulübe koymaktan ibaret. Yani böyle bir zarar ortaya çıkması olanaksız.

Ayrıca zaten varlığı da tartışmalı… Taksicisinden otopark sorunu halledilmemiş vatandaşa kadar herkesten para alıyorlar. Zamanında değnekçiler vardı. İllegaliteyle başa çıkamayan belediye bu yöntemi buldu. Yapılan illegal işi, resmileştirerek gelir kapısı haline dönüştürdü.

Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Konuyla ilgili 2011 yılında TV programıma konuğum olan Gazeteci Yaşar Kaba ile yapmış olduğumuz bir yayın var. O programda bu ülkede imar kanunları düzenlenirken yapılan bir yasaya atıfta bulunduk ve belgesini açıkladık.

1976 yılında çıkarılan 6735 sayılı İmar Kanunu’nda 3194 sayılı İmar Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle yeniden düzenlenmiştir ibaresi olan Otopark Yönetmeliği, iki daireden fazla binaların ruhsat düzenlemesini yapıyor. 1984 yılında da nüfusu 10 binden olan yerler için de bunu zorunlu kılıyor.

Düzenlemeye göre eğer otopark yapmıyorsanız, belediye bir harç ödüyorsunuz ve ruhsatınızı öyle alıyorsunuz. Bunun karşılığında da ilgili belediye 200 metre mesafede sizin için otopark yapmak ve bunu ücretsiz olarak size sunmak zorunda.

Ayrıca bu fonda toplanan paraların başka yerde kullanılması da yine engelleniyor ve kullanılması halinde İçişleri Bakanlığı denetimindeki konuya ilişkin soruşturma emri veriyor. Biz o programda ‘1976 yılından beri toplanan paralar nerede’ diye sormuştuk. Çünkü başka yerde kullanılması da yasak.

Sadece bu düzenlemeden bile yola çıksanız, İSPARK’ın cadde ve sokaklarda otoparkçılık yapamayacağı gibi, aracınızın da çekilememesi, çekilmesi halinde de cezanın belediye tarafından ödenmesi gerekir.

Yani yasal olarak bile büyük sıkıntı olan bu yapı tüm cadde ve sokakları parsellemiş, kamu gücüyle vatandaşa kiralıyor ama bu kadar kemiksiz bir iş yapmasına rağmen zarar ediyor. Sizce bu mümkün mü? Tek alternatif buraya görev zararı yıkılmasıdır. O da açıklamaya muhtaçtır. Bu arada merak edenler için söyleyeyim, 1976 yılından beri toplanan para, sorumuzun üzerinden 8 yıl geçmiş olmasına halen ortaya çıkarılamadı.

Şimdi tekrar soralım. Zaten varlığı tartışmalı olan bir kuruluş, metre metre Millet’e aynı ürünü tekrar saatlik kiralarken, hiçbir masrafı olmadan nasıl zarar edebiliyor? Sizce de birinin açıklama yapması gerekmiyor mu?

[email protected]

Merak edenler için ilgili programın linki:

https://www.youtube.com/watch?v=ZS8o3_VbQss

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir