Çetin Ünsalan – Paradan da üstün olan ne?  

Kabul ediyorum; onlu da onsuz da olmuyor. Ama ‘paradan üstün olan ne’ diye rastgele sokakta birine sorsak vereceği onlarca cevap olabilir ve hepsi de kabul edilebilir. Bence de erdemden dürüstlüğe, insanlıktan sanata kadar birçok kavram paradan üstündür.

Fakat bu meseledeki yanıt niteliğindeki tavır, bir merkez bankası başkanından geliyorsa, bunu konuşmak gerekiyor. Tavrı samimi bulabilirsiniz ya da bulmayabilirsiniz. Ama son dönemde ‘ne söyleyecek’ diye adeta dudakları okunmaya çalışılan isim bunu yapıyorsa, buradan dünyanın gelecek projeksiyonu hakkında fikir yürütmek gerekir.

Washington’da bir konferans… Konuşmacı FED Başkanı Yellen… Faiz yeni arttırılmış, herkes konuşmalarında para politikasına dair yorum bekliyor. Ama tek konu şu: İki günlük konferansta, çocuk ve gençlerin istihdamda başarı sağlaması için nasıl eğitim almaları gerektiği…

Yellen da bu çerçevede konuşuyor, para politikasının P’sini anmıyor ve konunun dağılmaması için soru cevap kısmı da yapılmıyor. İşte bu tavır üç beş çocuk tartışması yapan Türkiye adına ders niteliğindedir.

En büyük savaşın cehaletle olduğunu söyleyerek, bunun İstiklal Savaşı o kadar önemli olduğuna vurgu yapan, öğretmene, eğitime özel önem veren Ata’nın çocuklarının bugün tartıştığı konular ne?

Tablet vererek, ki o projenin sonuçlanması da ayrı skandaldır, eğitim sorununu aşabileceğini düşünen, okul açıp öğrenci sayısını arttırarak üniversitelerde bilim üreteceğini zanneden bir ülkeyiz.

Sonuçta dünya dördüncü sanayi devrimini konuşurken, emek yoğun sektörlere sahip olduğundan en çok etkileneceklerden biriyiz ama mesele slogandan öteye gidemiyor. Hatta bugünden kurgulanması gereken bir eğitim stratejisi bile belirlenemiyor.

Ülkede resmi rakamlara göre bile her dört gençten biri işsizken, yarına ilişkin yapılacaklar hamasetten öteye gitmiyor. Lakin tehlike bununla da sınırlı değil. Eğitimci Yazar Mahiye Morgül’ün anlattıkları, görünen tabloya bile razı olunacak bir tehlikenin izlerini taşıyor.

Yılların eğitimcisi çok önemli bir uyarı yapıyor ve “okullar cani yetiştirme yeri olmaktan kurtarılmalıdır” diyor. Bakın sadece eğitim sıkıntısından değil, tersine çok daha büyük bir sorunun kapımızda beklediğinden bahsediliyor. Şimdi bir eğitimcinin uyarı dolu satırlarından bir kaç bölüm paylaşacağım:

“Mevcut kitaplar çocukların akıl ve ruh sağlığını tehdit etmektedir. Ders kitapları vahşet resimleriyle, vahşet masallarıyla ve saldırgan ifadelerle doludur. Hatta porno tuzaklarla doludur. Ergenlik çağına gelen her çocuk bilmeden bu tuzaklara çekiliyor. Gençlerimiz kötü eğitimin kurbanı olmaya başladı. Daha vahim sonuçlarını da görebiliriz, onun için gerçeği açık seçik velilere anlatmalıyız.

Veliler ergen psikolojisi bilmez, gelişim psikolojisi hiç bilmez. Örneğin, 8 yaşında çocuğun okuduğu cümlede porno kelimeler varsa, bu kelimeler 15-16 yaşına gelene kadar alt beyinde bekler, hormonları tetiklenirken bu kelimeler de tetiklenir, eyleme geçer.”

Morgül, İngilizce kitaplarında ise saldırganlık tohumlarının ekildiğini belirtiyor. Diyor ki: “Saldırganlık tohumları ekmek üzere İngilizce kitapları kullanılıyor.  Arkadaşlarıyla çatışma tohumları için Hayat Bilgisi içinde “Akran değerlendirmesi” icad ettiler. Kesik başlar, korku hikayeleri, uykularını kaçırtacak kadar kötü korku resimleri, vahşet masallarıyla dolu İnsan Hakları kitabı…. Neler icad etmediler ki. 10 yıldan beri böyle kitaplarla beyinleri yıkanan çocuklarımızdan normal davranış beklemeyelim.”

Dikkatinizi çekerim, dördüncü sanayi devrimi ile ortaya çıkacak yeni koşullara yarının büyüklerini nasıl hazırlayacağımızı değil, mesleki eğitimi, nitelikli insan gücünü, vatandaş yaratmayı değil, saldırgan yetiştirmemeyi anlatıyor.

Ülkelerin tarihlerinde ekonomik krizler olabilir. Siyasi açmazlar olabilir. Aklınıza gelebilecek bir dizi sıkıntı, biraz bedel ödeyerek, doğru işler yaparak içinden çıkılan sorunlar haline dönüştürülebilir.

Ama eğer kuşaklarınızı geleceğe hazırlamıyor, hatta tersine ruh yapılarını bozarak toplumun ortasına pimi çekilmiş dinamitler yerleştiriyor ve tüm bunları gündeme almayıp, çocuk sayısı düzeyinde nüfus planlaması yapıp, onlara da bir gelecek kurgulamıyorsanız sorun sandığınızdan büyüktür.

Eğitimde yapılacak hatalar kuşak kaybına yol açar ve en az 20 yıl kayıp olarak yansır. İşte dünyanın ‘ne söyleyecek’ diye baktığı kişisi gelecek kuşakların eğitiminden bahsederken, bizim umursamadığımız eğitim, bu nedenle paradan da üstün ve değerlidir. Çünkü yapılan doğru ,ülkelere huzur ve mutluluk, yanlış ise en hafif tabirle problem hediye eder.

Nüfus, genç oranı, demografik yapı ya da çocuk sayısı tartışmaları açıldığında her zaman söylediğimi bir kez daha tekrarlayayım. Genç nüfus büyük potansiyeldir ama gelecek vermezseniz tersine sosyal patlama riskidir. Yani kaç kişi olduğunuz değil, hangi vasıflarda kaç kişi olduğunuz önemlidir.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir