Çin ve AB

Yazılarım yine azaldı, çünkü son derece meşgul bir dönemden geçiyorum.  Bloglarımı zaten biliyorsunuz. Ayrıca, yine Haberdesin.com bünyesinde podcastlar çekerek TV hayatıma geri döndüm.  Artık normal TV’lerde bana iş vermeyecekleri kesin. Daha ilk yayında Silivri savcıları stüdyoyu basar, Cemaat linç eder, Erdoğan patronu arayıp adamcağızın pantolonunu kirletmesine neden olur.  Korsan Finans’da 3-4 dakikalık videolarla derdimi anlatıyorum.  Internet’e sansür konuncaya kadar da bildiğimi söylemeyi sürdüreceğim. 2014 yılında Erdoğan En Bi Yetkili Cumbaba ve Padişah seçilip Internet’e de sansür gelince sizlerle telapati yoluyla haberleşeceğim.

Bu arada Ekonomihaberyorum hala tek adresim.  Ekonomihaberyorum her zaman uzman bir ekonomi ve finans sitesi olarak kalacak ve büyümeye devam edecek. Ama burda anahtar kelime “uzman”.  Ekonomiyi magazin ya da iktidara yağ çekmek için değil, vatandaşa gerçekleri detayları ile anlatmak için kullanan bir site.  Maalesef çıplak kız ve erkek fotoğraflarını bir türlü sitemizin içeriğine entegre edemediğimizden dolayı da kısa vadede ticari başarı şansı düşük.  Ama biz kısa vadenin insanları değiliz.  70’lerime geldiğimde bu sitenin Türkiye’nin Wall Street Journal’ı olup beni  ve kader OrtağımSerdar Kaya’yı milyoner edeceğini biliyorum.  Tüm kazancımla bir umumi tuvatet bir de randevu evi yaptıracağım. Bence bir insanın en önemli iki ihtiyacı bunlar çünkü.

Hayatımdaki gelişmeleri siz değerli ve canıma susamış azılı okurlarımla paylaştıktan sonra “Borsa çıkacak, AKP başta kaldıkça bir yolunu bulur bizi kar ettirir” diyenlerin popişine kaçanların hesabını sormadan da ana  konum olan Çin ve AB’nin geleceğine dönmeyi bilecek kadar  erdemli bir yazarım ben. Çin ve AB’de son bir haftada tarihi kararlar alınıyor.  Bunların dünya ekonomisi ve piyasalara etkilerini tartışmak şart oldu.

Çin’den başlayalım.  5 yılda bir toplanan Uusal Halk Kongresi bir yanda 10 yıl süreyle  ülkeyi yönetecek yeni lider kadrosunu onaylıyor, öte yanda da ülkenin ekonomik hedefleri konusunda hararetli bir tartışma içine giriyor.  Bu tartışmanın sonuçlarını ancak zaman içinde göreceğiz.  Ama, Çin’de iki önemli siyasi ayrımdan bahsedebiliriz.  Birincisi, eski “kollektivist” yani devlet öncülüğünde sosyalist bir ekonomik büyüme modeline sıkı sıkı sarılanlar.  Ötekiler ise daha fazla kapitalizm ve serbest piyasa ekonomisi istiyenler.  İkinci fay hattı ise ne pahasına olursa olsun büyümeyi %10 civarında tuturak hala yarısı köylerde yaşayan nüfusun yaşam standartlarını hızla yükseltmek isteyenler ve artık büyümeden çok kaliteli kalkınmaya öncelik verenler.  Bu ikinci grup bu büyüme hızının Çin’de çevre felaketine yol açacağını öngörüyor.  Ayrıca Çin’de büyüme belli yörelere mahsus ve Türkiye’de dahi göremeyeceğiniz gelir adaletsizliğini de beraberinde getiriyor.  Büyümenin altyapısı son derece entipüften. Madenlerde, tren yollarında, fabrikalarda binlerce işçi ve vatandaş Konfüçyüs’e kavuşuyor  her sene.

Başbakan Wen Jiabo’nun 2012 büyüme hedefini %7.5 olarak belirlemesi bu bağlamda çok önemli.  Kaliteli kalkınma isteyenlerin artık Politbüro’da yer alacaklarını ve siyaset mekanizmasına daha fazla katkıda bulunmalarına izin verileceğini müjdeliyor bir anlamda.  Çin asla %7-8 büyümeden vazgeçmez.  Rejimin hayatta kalması için köylük  yörelerde yaşayan ve hala açlık sınırında bulunan 500-700 milyon Çinli en azından Türkiye’nin Ege’si standardına gelinceye kadar sürecek bir Altın Elma bu. Ama, artık bölgeler arası gelir dağılımını düzeltmek ve sosyal güvenlik- adeleti sağlamak da önem kazanacak.

Yazının devamı için BURAYI ziyaret ediniz.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir