Çetin Ünsalan – Delinin biri ORA’ya…

Hani derler ya delinin biri bir kuyuya taş atar da, kırk akıllı çıkaramaz diye; çok doğru… Senaryonun bir yerinde hata yapıyorsunuz, mutlu sonla bitecek film, kızın intiharıyla sonuçlanıyor.

 

Size bir örnek üzerinden Türkiye’de üreticinin neden açmaza girdiğinin resmini paylaşacağım. ORA AVM… İstanbul Bayrampaşa’daki bu alışveriş merkezine Çinliler talip olunca tekstilciler ‘batarız’ uyarısında bulundu. Fakat olayı anlamak için filmi geriye saralım. Konuyu 19 Eylül 2013 tarihli ‘Tarlaya gömdüm dükkân’ başlıklı yazımda şöyle özetlemişim:

 

“…çiftçinin, köylünün bankası olması gereken Ziraat, İstanbul’da Ora Alışveriş Merkezi’ne tam 270 milyon Avro gömdü. Üstelik bugün bankadan yapılan yazılı açıklama da güleriz ağlanacak halimize cinsinden… Şirket önce başka bir bankadan 10 yıl vadeli 160 milyon Avro kredi temin ediyor. Sahipleri taahhütlerini yerine getirmeyince mevcut kredinin kullanımı da durduruluyor.

Sonra ne mi oluyor? Aranan kan 2010 yılında Ziraat’ten bulunuyor. 3 yıl ödemesiz, 12 yıl vadeli 270 milyon Avro kredi veriliyor. Elbette ortaklar sermaye artırımı başta olmak üzere yine taahhütlerini yerine getirmiyorlar. Tesis 2011’de yarım yamalak açılıyor, sonra da 2-3 ay içinde kapanıyor. Sonra dava ve toplantılar, toplantılar, duruşmalar… Sonuç? 50. Asliye Ticaret Mahkemesi 17 Eylül 2013 günü iflasa karar veriyor. Banka yetkilileri de bundan sonraki aşamada hukuk takibini sürdüreceklerini açıklıyorlar…”

 

İşte bu zararına alınan AVM, günün yeni konusu oldu. Fakat zinciri bir hatırlatalım. Şirketin biri çıkıyor, AVM yapacağım diye kredi çekiyor, batırıyor; bitmiyor. Yollara, görevsiz barajlara, işlemeyecek havalimanlarına kredi veren bankamız hamleyi yapıyor. Bırakın borcu ödemeyi, sorunlu şirketin cebine de para koyuyor.

 

Batınca ne yapacağını şaşırıyor. Sonra aradan iki yıl geçiyor banka, ORA’yı Çinliler’e kiralayıp kurtulmaya karar veriyor. Hadi kuyuya bir taş daha… Çünkü zaten rekabette zorlanan tekstilciler duruma isyan ediyor; bu hamlenin kendilerini batıracağını söylüyorlar.

 

Yetmiyor; kuyuya bir taş da onlar atıyor. “Bize kiralayın.” Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Canip Karakuş, taşın büyüğünü atarak “Madem kurtarılması gereken bir kredi var ve böyle bir yol bulunmuş; o halde ORA’yı biz kiralayalım” diyor. Hayda…

 

Zaten bugün mevcut alışveriş merkezlerinde kiralarını ödeyemeyen, iş yapamayan ağırlıklı olarak tekstilciler değilmiş gibi, ilk başta, çiftçiyi kredilendirecek bankanın, kamuyu zarara sokmasının bedelini, yine iflasa koşan tekstilciler ödeyecek. Nereden çıktı bu?

 

Çiftçinin belini kıran bankanın, tekstilcinin de belini kırmaya niyetlenmesiyle… O taşı kuyuya kim attı?  Çılgınlıklarına ya da yandaşlarına yurtdışında kredi bulamayınca, kamu bankasına ‘kredi ver’ diye baskı yapan.

 

Sonra da çıkmış Ekonomi Bakanı Zeybeçi, neden FED faizinden, dolar kurundan bahsediyorlar diye soruyor. Uygulanan politikanın ekonomiyi parasal gelişmelere kırılgan hale getirmiş durumundan olabilir mi? Bu soruyu soracağına, dön de mensubu olduğun iktidarın ve onu oluşturan partinin 12 yıllık performansına bak.

 

Bu yapılan yanlışların ve gereksiz baskıların yaşananlarda hiç payı yokmuş gibi, seçim öncesi Başbakan Davutoğlu da çıkmış nicelik işini tamamladıklarını, sıranın niteliğe geldiğini ve gençlere iş yaratmak, eğitmek gerektiğini söylüyor. Siz bu ülkeyle dalga mı geçiyorsunuz?

 

Bu arada 100 milyar dolar rezervin de hiçbir şeye yetmeyeceğini belirterek Zeybekçi’ye ‘neden bu konuların konuşulduğunun yanıtını da Başbakan’ı veriyor.” Sadece ORA bile ülkede yıllarca neler yaşandığının ve neden bu noktada olduğumuzun tercümesi gibi. Şimdi de sağı solu suçlayıp ‘neden’ diye soruyorlar.

 

Dedim ya; ülkede delinin biri kuyuya taş attı, kırk akıllı bir araya gelse çıkaramıyor ya da bu örnekte olduğu üzere ‘Delinin biri ORA’ya’…

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir