Dindar Nesil ve Bankerler

28 Şubat’ın yıldönümünde herkesten farklı olarak meseleye ‘dindar nesil yetiştirmek’ beyanatı penceresinden bakmak istedim. Başbakan Erdoğan’ın son dönem vurgusu ve kininin davacısı olmak ile farklı bir boyut kazandırdığı dindar nesil nedir?

Laik sistemle yönetilen bir ülkede maneviyat Atatürk’ün dediği gibi ailelere bırakılır ama diyelim ki böyle olsun. Burada da karşımıza Amerikan İslamı’nın çıkmaması için dikkatli olunması gerekmiyor mu? Kast edilen din, İslam dini ise çocuklara önce İslamiyet’in bir devrim olduğu ve emperyalist anlayışa karşı yapıldığı öğretilecek mi?

Çocuklara İslamiyet ile köleliğin kaldırıldığı, ruhban sınıfı anlayışına son verildiği, insanlar arası sınıf farkının yok sayıldığı, insanların dürüst, ahlâklı ve faydalı olmalarının istendiği, şahısların menfaatleri uğruna kimsenin önünde eğilmemelerinin emredildiğini anlatılacak mı?

Yine çocuklara Peygamberimiz’in ‘İlim Çin’de ise git öğren’ mesajı ile bilimin önemli olduğu söylenecek mi? Kabileler arası çıkan çatışmalar sonucu mezheplerin, tarikatlar ve cemaatlerin ortaya çıktığı aktarılacak mı?

Zira bugün gelinen noktada savaşların küresel bankerlerce finanse edilen emperyalistlerin kontrolünde devam ettiği ve İslamiyeti temsil ettiği söylenen Suudi Arabistan başta olmak üzere Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin, bu yapının sömürgesi olduğu gerçeği ne olacak?

Ortadoğu ülkelerinden Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Umman petrollerini sömüren emperyalist güçler, Irak’taki enerji kaynaklarını da ele geçirebilmek için sebepsizce Irak’a girmedi mi? 1 milyondan fazla insanı öldürüp, binlerce kadına tecavüz gerçeğini ne yapacağız? Sorarım size hangi İslam ülkesinden tepki geldi?

Hatta bugün dindar nesilden bahseden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ‘ABD’nin Irak’ta başarılı olması ve Amerikan askerlerinin sağ salim eve dönmesi için’ dua ettiğini açıklamadı mı? Adama sorarlar: Bu mu dindarlık, bu mu İslam anlayışı?

İslam dinine inanan insan eğilmez, zor durumda olan Müslüman kardeşine yardım eder. Zor durumda bırakanlarla bir olup, Suriye konusunda olduğu gibi taviz vermez. Sadece ahlâksız insanlar çıkarları uğruna eğilirler.

Şimdi bir de sahte Osmanlı projesinin ardından koşuyorlar. Çünkü küresel bankerler bazılarına havucu buradan gösteriyor. Başarılı dönemler elbette hepimizin gurur kaynağı. Fakat bugün malum şahısların Osmanlı’nın övündükleri dönemine bakalım.

Kutsal emanetlerin sahibi, İslamiyet’in ve Halifeliğin temsilcisi kapitülasyonları kabul ediyor. Balta Limanı Anlaşması’nı, Mondros Mütarekesi’ni, Düyun-u Umumiye’yi ve Sevr’i imzalıyor. Sonra da emperyalist devletlerin gemisiyle kaçıyor ve onlara sığınıyor.

‘İlim Çin’de de olsa gidip alınız’ denildiği halde, bunu görmezden gelip Şeyhülislam Fetvası ile Takiyiddin Efendi’nin kurduğu dönemin en önemli gök bilimleri rasathanesini ‘burada fal bakılıyor’ gerekçesi ile yerle bir ediyor. Matbaanın gelmesine izin verilmiyor. Ancak 150 sene sonra matbaa ile buluşuyoruz.

Sahte Osmanlı hayranı son iktidar ise askerlerimizin başına ABD tarafından çuval geçirilince ne yaptı? Hiçbir tepki vermediği gibi nota taleplerine de ‘Ne notası, müzik notası mı’ diyerek cevap verdi.

İslam düşmanı Rasmussen’in Nato Genel Sekreterliği’ne önce ‘hayır’, sonra evet demedi mi? Nato’nun Libya’ya saldırmasına önce ‘hayır’ sonra ‘evet’ demedi mi? Sonra NATO’nun en önünde Libya’ya donanma göndermedi mi? Irak performansı malûm. Peki en günceli Suriye konusundaki yaklaşıma ne demeli?

ABD’nin taşeronu PKK’lı teröristler Türk Bayrağı’nı yırtıp, milli değerlere saldırırken sesi çıktı mı? Aksine terörist olduklarında ısrar edenler sınırda kırmızı halılarla, törenle karşılanmadı mı? Ayaklarına kadar hukuk alt üst edilerek mahkeme gönderilmedi mi?

Bu mu İslam olmak, bu mu dindarlık? Bu kafalar mı dindar nesil yetiştirecek? Böylesi bir yaklaşımda ancak verileni ezberleyen, düşünmeyen, araştırmayan, sorgulamayan ve biat eden bir nesil ortaya çıkmayacak mı?

Aynı zihniyet değil midir Atatürk’ü bir İslam düşmanı gibi gösteren? Emperyalist güçler tarafından işgal edilen ülkeyi kurtaran, Lozan’da kapitülasyonları kaldıran, tam bağımsız ve antiemperyalist çağdaş bir devlet kuran mı İslam düşmanı?

Laiklik sistemini getiren, tüm inançlar için ibadet yapabilme özgürlüğü sağlayan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurarak bilgisizler tarafından dinin öğretilmesini engelleyen, Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettiren, Cuma hutbelerinin Türkçe yapılmasını sağlayan ve ilk hutbeyi de Balıkesir’de kendisi veren Atatürk mü İslam düşmanı?

Dini bayramların resmi tatil olmasını sağlayan, Peygamberimiz’in ilim konusundaki yaklaşımını ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ diyerek temele koyan, çağdaş devrimleri yapan ve ümmet olan insanları, millet haline getiren Atatürk mü İslam düşmanı?

Peygamber mezarı tehlikeye girince ‘orduları gönderiyorum’ diyen, dünyanın en doğusuna, Japonya’ya cami yaptıran ve hiçbir zaman, hiçbir emperyalist güç karşısında eğilmeyen Atatürk mü İslam düşmanı?

Tekrar soruyorum: Kast edilen ‘dindar gençlik’ hangisi? İslamiyet’in emperyalizme karşı yapılmış bir devrim olduğunu bilmeyen, özde değil, sözde ve şeklen dini yaşayıp, bunu menfaate tahvil eden ve kişisel menfaatleri uğruna herkesin önünde eğilen bir gençlik mi, yoksa İslam düşmanı bildikleri Atatürk’ü de anlayacak kapasitede bir gençlik mi?

Unutmayın buğday tohumu attığınız tarladan mısır çıkmaz.

[email protected]

“Dindar Nesil ve Bankerler” ile ilgili 2 yorum

  1. çetin abi yazılarınla bize moral veriyorsun. eline zekana sağlık. bu sahtekar sofiler gerçek yüzlerini günden güne göstermeye başladı..yok ki sağlam muhalefet. kurultay peşinde boş işlerle uğraşıyorlar..

  2. Sayın Ünsalan, tarihe not düşülecek bir yazı olmuş… Bu yazınızın tüm vatandaşlara ulaş(tırıl)ması çok iyi olacaktır. Bir sorun, herkesin tüm yönleriyle anlayacağı şekilde ancak bu kadar etkili ve öz olarak ele alınır.
    Helal olsun sana ve senin gibilere… Saygılar…

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir