Çetin Ünsalan – Dış siyaset, terör ve doğalgaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM toplantısı dönüşünce medya ile sohbetinde Işid konusunda Türkiye’nin her türlü müdahalenin içinde olacağını gösteren sözler sarf etti. Nitekim Suriye ve Irak kapsamlı, genişletilmiş tezkere de bu hafta Meclis’e gelecek.

 

Burada yine Erdoğan’ın klasikleşen gidişte başka, dönüşte başka konuşması gibi ayrıntılara girmeyeceğim. Çünkü bundan daha ciddi bir sorunumuz var. Türkiye’nin çıkarları bu fotoğrafta hangi blokla hareket etmeyi gerektiriyor? Bunu konuşmamız lazım.

 

Bunu ortaya koyarken de, bölgesel güvenlik ve istikrar, terör tehlikesi, doğalgaz arz güvenliği, sıcak para ihtiyacı gibi başlıkları masaya yatırma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Zira bu müdahale Işid ile sınırlı kalacaksa durum başka, işin içine Suriye girdiğinde başka bir hal alıyor.

 

Bölgedeki terör sorununu halletmenin, sınır ötesi güçlerden çok, sınıra komşu ülkelerle bir strateji geliştirerek çözüleceğini düşünüyorum. Aksi takdirde bataklık kurutmak yerine, sinek kovalarsınız.

 

Terör konusunda Türkiye’nin olaya tavizsiz yaklaşması gerekiyor. Işid için de, PKK için de… Hatta Irak’ın üniter yapısını ayaklar altına aldığından Barzani meselesinde de… Bugüne kadar her üç konuda da büyük hatalar yapıldı.

 

Suriye angajmanı nedeniyle Işid, bitmiş bir terör örgütünü kafa gösterir hale getirdiği için PKK ve Irak merkezi hükümetini karşısına alarak da Barzani ilişkilerinde… Biliniyor ki, bunların hepsi taşeron. Kavga geleceğin ekopolitik dengelerinde kimin hakim olacağıdır. Rusya-Çin-İran bloğuyla ABD-AB bloğunun insan kanı üzerinden yaptığı kavganın adı budur.

 

Sulhtan yana, adalet, bağımsızlık ama işbirliği üzerine kurulu politikalarla şah olabilecekken, piyon olan Türkiye’nin ise dramatik durumunda en kritik açmaz enerji ve sıcak paradır. Uyguladığı yanlış politikalarla bağımlı hale gelen ve tost olan ülkemizin vereceği yanıtı bu noktadan hareketle tartışması gerekiyor. Çünkü maalesef Türkiye bu iki bağımlılığı nedeniyle, geleceği konuşma şansını yitirdi. Önce bu virajdan dönmesi zorunluluğu ortada duruyor.

 

Bir tarafta yükselişi durdurulamayan dolar, diğer tarafta Enerji Bakanı’nın açıklamalarında göz ardı edilen Rus gazının Ukrayna üzerinden AB tedariğini durdurması riski, bu tezi bize kanıtlıyor. Taşeron örgütler günlük mesele olduğuna göre, Türkiye bataklığı konuşmalıdır.

 

Buradaki fotoğrafımız da ne yazık ki, Ukrayna’nın düştüğü durumdan farksızdır. Ekonomik bitiş, ardından para ile gazın arasında kalan Ukrayna, bu analizi doğru yapamadığı için bugün kaç parça olacağını tartışıyor.

 

Elbette bu da, yaşananlar da, yaşanacaklar da insanlık dışı. Ama muhataplarımızın insanlık gibi bir kaygısı yok. O zaman onların penceresinden, çıkarlarımızı test ederek sağlama yapalım.

 

Gaz mı, para mı? Türkiye’nin gaz kesintisine tahammülü var mı? Diyebilirsiniz ki, hırkaları giyer, soğukta otururuz; sorun değil. Ama durum bu kadar basit açıklanamaz. Elektriğin hayatınızdaki yerini düşünün ve karar verin. Türkiye’nin elektriğinin yüzde 45’i doğalgaz ile üretiliyor. Isınmayı attım bir kenara, elektriğin yoksa üretim yok. Üretimin yoksa kapıdaki tehlike daha çok işsizlik. İşsizliğin tavan yapması beraberinde açlığı ve kaosu getirir. İhracat gelirlerini de unut. Borçlanarak yabancının malını tüketmeye devam edersin. Peki borç bulabilir misin?

 

İşte asıl kandırmaca burada başlıyor. Tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi bize de ‘para yağacağını’ vaat edecekler. Dünyadaki ekonomik gidişat bu konuda çok net. Para yok… Bu durumda Türkiye ya gelmeyecek bir paradan yana tavır koyacak, ya da gazdan yana… Gaz konusunda AB’nin çabuk havlu atacağı ortada…

 

Dedim ya taşeronların gölgesinde yaşananlar, Suriye’de kırılan, Ukrayna ile devam eden, tekrar Işid ile güneye dönen bir kavganın yeni adımı… Türkiye’nin ise terörle mücadelede tam kararlı, ama bu bölgede etkin tarafsız olarak hareket etmesi gerekiyor. Ne yazık ki 12 yıllık yanlış politikalarla artan bağımlılıklarımız sonucu o treni kaçırdık.

 

Peki şimdi ne karar vereceğiz? Ukrayna ne karar vermişti; sonuçları ne oldu? Yalnız burada bir tehlike var. Ukrayna şundan ya da bundan olmaya çalıştı. Yani mandacı kafasıyla hareket etti. Sonuç ortada…

 

Türkiye, Atatürk politikalarından taraf olarak, ilintilenmeyle ilişkide olmayı karıştırmadan, tarafı ne olursa olsun mandacılık zihniyetine kapılmadan bu işten sıyrılmak durumunda.

 

Eğer teröristlerle mücadele edilecekse, orada da sazan gibi atlamak yerine, uluslararası ve tüm tarafların eşit katıldığı bir oluşumda yerimizi alabileceğimiz tezi işlenmeli. Yoksa bu mücadele değil, bataklığa koşulan bir macera haline dönüşür.

 

Elbette bunları iyi niyet ölçüsünde analiz ediyorum. Ama bilmediğimiz başka faktörler devredeyse ve tehdit para değil de, kara paradan desteğe kadar sinekleri beslemekse ve bu nedenle çelişkili konuşuluyorsa durum fena.

 

Yok iddialar doğru değil de temizsek, sadece çıkarcı düşünerek hareket ediyorsanız batıdan yana tavır koymayın. Oradan gelecek bir para yok. En acısı da insan… Ne yazık ki bu fil tepişmesinde umursanmayan tek gerçek o. Bu tespiti acımasızca bulabilirsiniz, ama gerçek olan bu.

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir