Döviz Kuru Müdahaleleri

Geçen hafta Merkez Bankasının döviz kurları ile ilgili davranışına ilişkin bir yazı yazdım. Değişik tepkiler aldım. Olumlu karşılayan da oldu eleştirel bakanlar da.

Örneğin, Radikal gazetesindeki köşesinde Servet Yıldırım böyle bir eleştirel tepkiyi dile getirdi. Benim yazıma da referansla, Merkez Bankalarının döviz kurlarına müdahale edebileceklerini, özellikle oynaklığın arttığı durumlarda böylesi müdahalelerin kaçınılmaz  olduğunu, bu koşullarda Merkez Bankalarının ulusal paranın değerini savunmalarının gerektiğini, buna karşı çıkılmasının doğru olmayacağını söyledi. Buradan benim Merkezin kura müdahalesine karşı olduğum izlenimi çıkıyor.

Sanırım geçen haftaki yazıda ben muradımı tam olarak anlatamadım. Benim, prensip olarak, Merkez Bankalarının döviz kuruna müdahale etmeleri ile ilgili bir sorunum yok. Belli koşullarda, gerekli gördüklerinde  Merkez Bankalarının  açık ya da örtük biçimde döviz kuruna müdahale edebilecekleri kanısındayım.

*                   *                   *

Genel olarak kura müdahaleye karşı değilim ama müdahale türlerinin ayıd edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sanırım böyle bir ayrım yapmadan tartışılıyor bu konu.Bu durumda da Merkez Bankasının kur müdahalesini aynı bağlam içinde tartışmak mümkün olmuyor.

Karışıklığın nereden kaynaklandığını görebilmek için Merkez Bankasının iki farklı tür kur müdahalesini ayırt etmemiz gerekiyor. Bunlardan birisi Merkez Bankasının gerek gördüğü zaman ve koşullarda döviz piyasasına girip, kura müdahale etmesidir. İkinci tür müdahale ise  Merkez Bankasının açık veya örtük biçimde bir kur belirlemesi  ve kur baskı altında kaldığında bu kuru savunmak amacıyla müdahale etmesidir.Bu iki tür müdahale hem niteliği hem amacı hem de sonuçları itibariyle birbirinden farklıdır.

*                   *                   *

Birinci türde müdahalede  kuru belli düzeyde tutmak, bu düzeyi  savunmak gibi bir amaç yoktur. Daha çok kuru belli bir  hareket bandında tutmak niyetiyle müdahale yapılır. Uygulamada bu tür müdahalelerin çoğu kez kur oynaklığının (volatilite) arttığı koşullarda oynaklık bandını daraltmak amacıyla yapıldığı gözlenmektedir. Bu tür müdahalenin para politikası açısından önemli bir sonucu olmaz ya da istenen, kontrol edilebilen sonuçlar çıkar ortaya.

Hatırlarsanız bizim Merkez Bankamız da fiili müdahalelerinde amacın oynaklığı dizginlemek olduğunu, belirli bir kur hedefinin sözkonusu olmadığını israrla vurgulamaktadır. Bunun alt metni döviz piyasasına müdahale edilmekle birlikte para politikasında (faiz) her hangi bir sapmanın sözkonusu olmadığı şeklinde okunur.

İkinci tür müdahale ise Merkez Bankasının döviz kurunu kendi belirlediği düzeyde tutma isteğinden kaynaklanır. Döviz kurunu belirlemek ve gerektiğinde savunmak daha çok  sabit kur rejimlerinde izlenen bir politikadır.Merkez Bankası döviz kurunu belli bir düzeyde sabitler ve ancak kendisi uygun gördüğü noktada, uygun gördüğü yönde değiştirir. Sabit kur rejimlerinde etkin işleyen bir döviz piyasası olmadığı için Merkezin kura fiili müdahalesi olmaz. Genellikle bir paralel döviz piyasası oluşur. Sabitlenmiş kur ile paralel piyasadaki döviz fiyatı (karaborsa) farkı belli bir düzeye gelince Merkez  doğrudan kuru değiştirerek müdahale eder.

Merkez Bankasının belli bir kuru hedeflemesi, bunu piyasaya dayatması  ve kendi kuru baskı altında kaldığında fiilen döviz piyasasına müdahale ederek kurunu savunması serbest kur rjimlerinde de uygulanan bir politikadır. Serbest kur rejiminde kur savunma amaçlı müdahalenin olağan döviz kuru müdahallerinden önemli bir farkı bu tür müdahalelerin para politikası açısından ciddi sonuçlar doğurmasıdır. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu ortamda bu tür bir kur politikası uygulamanın etkin bir para politikası uygulanmasından vazgeçmeyi, yani faiz oluşumunu piyasaya bırakmayı gerektirdiği bilinir.

Şimdi gelelim Servet Yıldırım’ın örtük eleştirisine. Eleştiriye konu olan yazım Merkez Bankası Başkanının Türk Lirasının değerine ilişkin bir beyanından hareket ediyordu. Beyan bende adeta bir kur seviyesi hedeflendiği, dolayısıyla kur savunma amaçlı döviz politikasına yani ikinci tür döviz müdahalesine öykünüldüğü izlenimi yaratmıştı. Bu eğilimi eleştiriyor ve olası sonuçlarına işaret ediyordum. Yazıda Servet Yıldırım’ın tartıştığı birinci türdeki, çoğunlukla oynaklığa yönelik  döviz müdahalelerine ilişkin herhangi bir yorum ya da gönderme yoktu. Farklı bir şey söylemeye çalışıyordum. Sanırım beceremedim.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir