Dünya Ekonomisi: Nerdeyiz?

Bir kaç haftadır köşe yazılarım azaldı, farkındayım, ama enerjimin çoğu Korsan Finans videolarını çekmeye sarfediliyor.  Ben bir sonraki treni yakaladım bile. Seneye hiç yazı yok, her şey anında görüntü.  İki sene sonra, sesli, ve interaktif, yazıyı okurken soru soracaksın, cevap alacaksın.  Üç sene sonra, Apple ap, direk kalımn barsaklara çip yerleştiriyoruz, “FÖŞ” diye düşündün mü, hemen benim aklımdan ne geçiyor göbişinde hissedeceksin.  Ebediyen TT olacağım.

Ancak, bu süre zarfında ilmi tetkik ve mülahazalarımı da eksik etmedim.  Yılın ilk çeyreğini tamamladıktan sonra dünya ekonomisi yolun neresinde sorusuna cevap arayabiliriz.  Özellikle, miletin gemi sıçanları gibi riskli varlıkları terkettiği bu günlerde bu soruya cevap aramak çok önemli.  En sonunda ise Fed ve AMB’nın  para basma günleri bitti mi sorusuna cevap vereceğim.

Dünya ekonomisinde az çok 2011 Fukuşima depremi ve nükleer faciası öncesi günlere döndük.  Zaten, satışların bir nedeni bu, o tüyler ürperten deja vu, yani  biz bu filmi görmüştük hissi.  Yine ABD toparlanıyor, yine Çin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi, yine AB krizi hortluyor korkuları var. Ama, Kara Kuğu vakalar her sene yaşanmaz. Her sene yaşansalardı, adları AK Kuğu olurdu zaten.  Tabii, ben bu satırları yazarken Japonya’nın tarihinin en feci tayfunlarından biri tarafından  tar-u-mar edilmesi  de kaderin bana acı bir cilvesi.

Çin’de artık ekonomik yavaşlama dönemi sona erdi.  İlk çeyrekte %8.4 büyümüş, belki ikinci çeyrekte bu oran %7.5-8’e geriler. Ardından Çin öngörülebilir ufukta %7.5-8’de yoluna devam eder.  Geçmiş döngülerin aksine, Çin Politbüro’su bu tempodan memnun görünüyor. Bence parasal gevşeme yerine “parasal normalleşme” yapılacak. Yani aşırı yükseltilen munzam karşılıklar normale indirilirken, sektör bazında kredi kısıtlamaları da ağır ağır yürürlükten kaldırılacak.

Japonya bu senenin büyüme bağlamında en hoş sürprizi yapan ekonomisi olabilir. Deprem sonrası harcamalar kadar, dolar ve diğer büyük para birimlerine karşı değer kaybeden yen’in de büyümeye olumlu katkısı var.  Küresel risk iştahı sürdükçe, en azından korkuya dönüşmedikçe, Japonya’nın bir kez daha resesyona girmesi için neden yok.  Ama, deflasyonu atlatması için gerekli olan köklü yapısal ve bütçe reformlarından da  eser yok.

AB bence geberik durumda. S&P’ye göre, Kıta en erken 3Ç2012 sonunda resesyondan çıkacak.  Hayal kuruyorlar.  Euro, PIIGS ülkelerinin resesyondan çıkması için çok pahalı.  Zaten daralan ve yapısal değişimin ağır sosyal yükünü taşıyamayan Güney Devletleri’ne bir de ağır bütçe kesintileri dayatılıyor.  Güven faktörü tüm Kıta’da sıfır.  Tüketici harcamaktan korkuyor.  Bence Euro-bölgesi bu sene  %1-1.5 civarında daralacak.  Merkel aptalca politikalarından vazgeçmezse, yani Yangın Duvarları yükseltilmezse Euro-bölgesi 21ci Yüzyılın ikinci onyılının Japonya’sı olmaya aday.

Asya ve Latin Amerika geçen sene kadar olmasa da, yine güçlü bir büyüme sergiliyor. Ama, bir önceki makalemi hatırlayın.  Bu bölgelerin hakim ekonomileri artık sanayileşme ve şehirleşme sürecini tamlamamaya yaklaşıyor.   Önecelik ihracat vasıtası hızlı büyüme kadar, sosyal reformlar,  adalet, çevre koruma gibi başlıklar.

ABD 1Ç2012 sonunda %2.5-3 gibi bir tempoda büyüyor, yani 2-3 vites arasında sıkışmış bir noktada. İlerleyen çeyreklerde ne olacak sorusuna ise cevap bulmak güç.  Bir yanda, ABD ekonomisinin çok klasik örgüsü (pattern) olan iç dinamiklerle gittikçe hızlanan büyüme senaryosu var.  Düşük faiz, artan istihdam ve ücretler, bankaların ve tüketicinin yeniden güven kazanması ile %4 veya üstüne çıkabilecek bir büyüme temposu mümkün.

Ama, tersi daha olası.  ABD ekonomisinin önünde 3 büyük handikap var.  Birincisi, konut sektöründe düzelme büyük ölçüde federal devlet ve 50 eyalet tarafından hileli ve eksik evrakla  haciz işlemleri yüzünden dava edilen bankalar.  Bunlar 1.5 yıl boyunca haciz ve haraç mezat satışları durdurdular.  Şimdi, uzlaşma sağlandı, bankalar 20 milyar dolar ödeyip topluca dava edilmekten kurtuldu.  Yine eski numaralara başladılar.  Konut pazarında satışların nerdeyse %30’u bu haraç mezat, bilançodan ceset boşaltma operasyonları.  Bunlar piyasanın dengesini kötü bozuyor.

İkincisi ABD’de otomatik bütçe kesintileri. Bunlar bu sene büyümeden en az %0.5 traşlar. EĞER Obama seçilir, Kongre yine Cumhuriyetçiler’de kalırsa ya da tersi olursa, gelecek sene de uzlaşma sağlanmaz ve otomatik kesintiler ekonomiden 2013-2014’de  sırası ile %1 ve %2 traşlamaya başlar.  Üçüncü neden ise petrol.  ABD’de petrol fiyatlarındaki artışlar doğal gaz pazarında liberalleşme ve artan arz sayesinde eskisi kadar tüketicinin canını yakmıyor, yine de herşeyin bir haddi var.  WTI 120-130 dolara çıkarsa, ABD’de motorlar yavaşlar.

Öyleyse hesap basit. ABD ve Japonya haricinde geçen seneden hızlı büyüme kaydeden yok.  Aksine AB  daralabilir. ABD’de 1Y2012’de birinci yarının temposunun muhafaza edilmesi zor. Özetle 1Ç2012 sonunda dünya ekonomisi krizi geride bırakmış, ama yaraları daha tam saramamış durumda. Üç senaryo var. Birincisi yeni şoklar yiyip İkinci Dip’e kayar.  İkincisi yavaş yavaş artan  global ticaretle büyüme hızlanır ve sürdürülebilir düzeye gelir. Üçüncüsü,  gelişmiş devletler kamu borcu sorunlarını hallederken çok uzun süre, belki 5 yıl, trendin altında, çıktı açığı üreten bir büyüme temposunda yola devam ederiz.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

“Dünya Ekonomisi: Nerdeyiz?” ile ilgili 2 yorum

  1. atilla üstad seni anlamayn balık hafızalı analistler anladıklarında iş işten çoktan geçmiş olacak ??? birde küçük yatırımcıya ısrarla tavsiyemdir FÖŞ ün yzaılarını muhakkak okuyun !!!!

  2. sn yeşilada sizi 20 yıldan fazla fasılalı olarak takip ederim ..görüyorum ki yorum -yazılarınız ustalık dönemine girmiş..uyarılarınızı çok önemsiyorum ..umarım ekonomiyi yönetenler yazılarnızı okuyordur.öğrenecekleri çok şey var çünkü…..içtenliğinize içtenlikle teşekkür ederim…

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir