Durgunluğa Karşı Durma Marjı Düşük

Küresel ekonomide bir durgunluk eğilimi başgösterdi. Yılın başındaki ilk beklentilere kıyasla  sözkonusu  durgunluk eğiliminin güçlü ve yaygın olduğu söylenebilir. Dünya ekonomisinin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan parçalarında büyüme hızı geriliyor.

Gelişmiş ülkelerde bu gerileme görece düşük hızlardan geriye düşmek şeklinde  gerçekleştiği için, fiili büyüme oranları çok düşük sayılarla, adeta resesyon sınırına yaklaşmış büyüklüklerle ifade edilmeye başlandı. En azından bu ülkelerde böyle bir resesyon beklentisinin ve risk algısının doğduğunu ve yayıldığını söylemek mümkün.

Gelişmekte olan ülkeler açısından ise durum farklı. Bunlarda da büyüme hız kesti, büyüme oranları düşüyor. Bilindiği gibi bu ülkelerde  kriz çıkışının başlangıç evresinde gerçekleşen büyüme hızları görece yüksekti. Şimdiki yavaşlama  bu yüksek oranlardan geriye dönüldüğü anlamına geliyor. Dolayısıyla bu ülkelede büyümenin yavaşlaması sadece büyüme temposunun kısmen yitirildiğine işaret ediyor. Gelişmekte olan ülkelerde bir resesyon beklentisi ya da korkusu henüz sözkonusu  değil.

*                   *                   *

Büyümenin yavaşlıyor, kimi ülkelerde resesyon sınırına yaklaşıyor olması bu süreci durduracak, giderek tersine çevirecek politika arayışlarını gündeme getiriyor. Ancak bu alanda da gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin hem koşulları hem de oyun alanları farklı.

Resesyon tehdidi, şimdilik,  gelişmiş ülkeler ( özellikle AB ve ABD)  için sözkonusu. Bu durumda bu ülkelerde iktisat  politikalarının resesyon baskısını geriletecek, büyümeyi canlandıracak yöne döndürülmesi gerekiyor. Hatırlanacağı gibi küresel kriz sürecinde aynen böyle yapılmıştı.

Bu koşullarda gelişmiş ülkelerde iktisat politikalarının  toplam talebi destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmesi, yani genişleyici politikalara dönülmesi bekleniyor. Maliye politikasında vergileri düşüren, harcamaları arttıran bir yöne dönüleceği,  para politikasında da faiz oranını düşürüp, parasal genişlemeye gidileceği anlamına geliyor bu.

Teorik olarak doğrusu bu. Beklenen de bu. Ancak şimdilerde gelişmiş ekonomilere hakim olan koşulların bu tür bir politika dönüşünün olası etkilerini ciddi ölçüde azaltacağını öngörmek mümkün.

Dikkat ederseniz bu  kez  durgunluk ve küçülme  tehdidi faiz oranlarının zaten dibe vurduğu, parasal genişlemenin de en uç noktada olduğu bir ortamda ortaya çıkmış durumda. Yani, gelişmiş ülkelerde para politikasında ek bir gevşeme yapma, faizi düşürüp yeni bir parasal genişlemeye gitme  marjı adeta yok gibi.

Maliye politikaları açısından da benzer bir durum var. Bu alanda da gevşeme marjı oldukça  düşük. Bilindiği gibi, gelişmiş ülkelerde (özellikle AB ve ABD’de) büyümenin yavaşlamasının yanısıra borçluluk ve borçların çevrilmesi gibi bir risk algısını yükselten bir sorun daha var. Bu sorun genişleyici bir mali politikaya kayma imkanını, yani maliye politikasında gevşeme marjını ciddi ölçüde  kısıtlıyor.

*                   *                   *

Reseyon tehdidi altında olan gelişmiş ülkelerin gerekli iktisat politikalarını uygulama ve sonuç alma imkanının daralmış olması gelişmekte olan ekonomiler açısından da bazı sonuçlar üretiyor.

Gelişmiş ülkelerde bu defa düşük büyüme temposunun, öncekilere kıyasla, daha uzun süre devam edeceği anlaşılmaktadır. Bu dünya ekonomisinin ve dünya ticaretinin de uzun süre duraklayacağı ya da görece yavaş tempoda büyüyeceği anlamına gelir. Sözkonusu sonuçlardan birisi budur.

Bu tür uzatılmış göreli durgunlukların ve daralmaların  bulaşıcı olduğu bilinmektedir. Gelişmekte olan ekonomilerde büyüme temposundaki yavaşlama henüz resesyon sınırına gelmemiştir. Bu ülkelerde gerektiğinde gevşek politikalara kayma marjı da görece daha yüksektir. Dolayısıyla dünyanın gelişmekte olan parçasında bugün itibariyle güçlü bir daralma riski  düşüktür. Ancak gelişmiş ülkelerde uzun sürecek bir durgunluk-daralma dinamiğinin bu ülkelere bulaşması da kaçınılmazdır.

Kısacası, bulaşıcılık gelişmekte olan ekonomilerin de durgunluğa karşı durma marjını daraltacak ve sonuçta bunlar da durgunluk-daralma sarmalına yakalanacaktır. Büyük olasılıkla, biz de dahil, bir çok ülke açısından sonuç bu olacaktır. Bunun gelişmiş ülkelerin içine yuvarlandığı açmazın ürettiği en berbat sonuç olduğu söylenebilir.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir