Seçimlere iki haftadan az kala Sn Erdoğan muradına eremeyecek gibi gözüküyor. Bugün AKŞAM Gazetesinde yayınlanan İKSara anketine göre MHP baraj altında değil. SABAH Gazetesi yazarı Sn Mamhut Öğür ise köşesinde CHP’nin %30’u aştığını gözlüyor. Piyasaların ise Sn Erdoğan’ın tersine niyeti çıkacak gibi. AKP’nin TBMM’nde 330 milletvekilinin altında kalıp olası bir anayasa taslağını referanduma götürmemesi başlıca arzuydu, gerçekleşiyor. Bakalım, başkanlık sisteminde hayal kırıklığına uğrayacak AKP hırsını şöyle güzel bir istikrar paketi ile çıkartacak mı?
İKSara: Kararsız azaldı, ama oyundan emin olmayan var
İKSara seçmene ‘Kendi partiniz dışında bir partiye oy verseydiniz hangi partiyi tercih ederdiniz?’ sorusunu da yöneltti. Buna göre, AKP seçmeninin yüzde 23′ü MHP’ye, yüzde 18′i Saadet Partisi’ne, yüzde 12′si HAS Parti’ye, yüzde 11′i CHP’ye ve yüzde 4′ü BDP’ye vereceğini söylüyor. CHP seçmenin bu soruya yanıtı yüzde 32 ile MHP, yüzde 10 ile AKP, yüzde 4 ile BDP, yüzde 2 ile SP ve yüzde 1 ile HAS Parti oluyor. MHP seçmenin ikinci parti sıralaması ise şöyle: Yüzde 27 CHP, yüzde 26 AKP, yüzde 7 Saadet Partisi, yüzde 4 Has Parti ve yüzde 1 BDP. BDP seçmenine baktığımız zaman ise yüzde 25′i AKP, yüzde 25′i CHP’yi tercih edeceğini belirtirken, yüzde 6′sı Saadet Partisi, yüzde 2′si Has Parti ve yüzde 1′i MHP diyor.
ALTI KİŞİDEN BİRİ HALA EMİN DEĞİL
Ancak seçmene ’12 Haziran seçimine kadar oyunuzu vereceğiniz parti değişir mi?’ sorusu da yöneltildi. Bu soruya AKP seçmeninin yüzde 84.6′sı, CHP seçmeninin yüzde 89.9′u, MHP seçmeninin yüzde 90.0′ı, kararsız seçmenin yüzde 25.1′i ve toplam seçmenin yüzde 84.1′i ‘değişmez’ yanıtını verdi. Öte yandan, AKP seçmeninin yüzde 15.4′ü, CHP seçmeninin yüzde 10.2′si, MHP seçmeninin yüzde 10.1′i, kararsızların yüzde 74.9′u ‘değişebilir’ dedi. Buna göre, toplam seçmenin yüzde 15.9′u hala oyunun değişebileceği sinyalini veriyor. İKSara’nın Genel Müdürü Yard. Doç. Dr. Çağdaş Şirin, ‘Bir başka ifadeyle her 6 seçmenden biri potansiyel olarak oyunu son iki haftada değiştirebileceğini ifade etmektedir’ diyerek, kararsızlardaki azalmaya rağmen halen kişilerin tercihlerinden kesin emin olmadıklarına dikkat çekiyor.
Makalenin tamamını okumak için BURAYI ziyaret ediniz.
DİSK Araştırma Enstitüsü’nün (DİSK-AR) hazırladığı Türkiye’nin çalışma süresi raporuna göre Türkiye’de çalışma süresi 45 saat olarak belirtildi.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ise 38.6 saat.
Fazla mesailer de işin içine katıldığında daha da şenlik oluyor.Türkiye’de ortalama haftada 54 saat çalışılıyor ve tabii fazla mesai için bedel talep edecek babayiğit bulmakta
pek kolay değil.
AB çalışma yasalarına göre her işçinin 4 hafta ücretli izin hakkı bulunuyor.
Bizde mi ? 2 hafta izin alabilen şanslı bir azınlık olabilir.onun dışında izin almak mı ? kimin haddine düşmüş ? hemde ücretli izin ?!!
Nasılsa dışardan tonla adam var aynı işi daha ucuza yapacak.
İtalya , Fransa , Yunanistan’ı görenler bunlar yatıyor diyebilir.Hayır, onlar insanca yaşıyor, fark burada.
Başbakan 3 çocuk diye gaz verip dursun, bu işçileri ve emekçileri “üretim gideri” olarak gören patronların hoşuna gidecek türden bir yaklaşım sadece.
Gittikçe daha az bedel için daha çok çalışacak köleler her daim işverenlerin emrine amade olacak ne de olsa.
Ha..Birde başbakanın bulgur makarna dağıtıp iktidarını garantileyeceği kişi sayısı artacak.Sadaka – hamdolsun ekonomisi başka türlü nasıl ilerleyecek ki ?
Seçimlere 12 gün kaldı.
Seçmenler ülkenin kaderine etki edecek tercihlerini yaparken artık neyi dikkate alırlar göreceğiz.
Başbakan , 3 çocuk telkininde bulunduktan sonra, ya “Emrin olur beyim” cilerin yaptığı tercih ülkenin kaderini belirleyecek yada “Bizim arkamızda çocukları burslu okutacak iş adamları yok.” diyenlerin tercihi.