Euro Krizi ve Küresel Ekonominin Geleceği

Dünya nefesini tuttu, Euro Bölgesi maliye bakanları toplantısının sonuçlanmasını bekliyor. Sabah Avrupa borsaları yükselişle açıldı. Anlaşılan mali piyasalar kararın olumlu çıkacağını düşünüyor. Öyle olmasını temenni ediyorum.

Tartışmalara Kemal Derviş de katıldı. 16 Şubat yazısına Project Syndicate sitesinden ulaşılıyor (www.project-syndicate.org/commentary/dervis7/English). Arapça, Çince vs. 8 dile tercümesi var; Türkçe yok.

Siteye arada bakmanızı öneririm. İktisatçı, gazeteci, siyasetçi, kamuoyu önderi vs. farklı bakış açılarını yansıtan yazılar çıkıyor.

Derviş’in makalesi önemli temalara giriyor. Euro bölgesinin yapısal sorunlarını irdeliyor. Küreselleşmenin içerdiği çelişkileri hatırlatıyor. Nitekim yazının başlığı şöyle: “Avrupa Krizinin Küresel Geleceği.” Makaleden alıntılar aşağıda; altını ben çizdim.

Euro krizi

“Artık adeta herkes Euro Bölgesi’nin önündeki temel sorunun bir ekonomik birlik olmadan parasal birliğe gitmesinden kaynaklandığını kabul ediyor. Böyle bir kurumsal yapının dünya örneği yok. Dolayısı ile üretim maliyetleri arasında zamanla oluşan farklar döviz kuru hareketleri ile düzeltilemiyor.

Bir çözüm dış fazla veren ülkelerin daha yüksek enflasyona örneğin yüzde 4 civarında izin vermeleridir. Bu olmadığı takdirde sorunlu ülkelerde üretim maliyetlerinin azalması için deflasyon (ücret ve fiyatların düşmesi) gerekiyor.

Uygulamada, deflasyon ancak çok yüksek işsizlik ve toplumsal sıkıntı pahasına sağlanabilir. Doğal olarak, kemer sıkma ile deflasyonu birleştiren mevcut stratejinin siyasi fizibilitesi gündeme geliyor. Euro Bölgesi’nin geleceği üzerindeki büyük belirsizlik buradan kaynaklanıyor.

Dış fazla veren ülkelerde yüksek enflasyon ve sorunlu ülkelere kaynak transferi zaman kazandırır. Yapısal reformların olumlu sonuçları görülür. Deflasyon gereği azalır. Ama dış fazla veren kuzey ülkeleri buna karşı çıkıyor. Sorunlu ülkelerde zorunlu reform çabasını zayıflatması korkusu öne çıkıyor.”

Küresel çelişkiler

“Euro Bölgesi sorunlarının bir de küresel boyutu var. Buna Dani Rodrik, J. M. Severino ve Olivier Ray gibi yazarlar daha önce değinmişti. Milli demokratik siyaset ile küreselleşme arasında ciddi bir gerginlik yaşanıyor.

Dış ticaret, iletişim ve mali akımlar milli ekonomilerin karşılıklı bağımlılığını çok artırdı. Böylece mali piyasa çalkantıları karşısında kırılganlık da yükseldi. Neticede ülke içinde politika yapıcılarının manevra alanı her yerde daraldı.

Ortaya çıkan tehditler gerçektir. Bu da küresel düzeyde politika eşgüdümü zorunluğunu getiriyor. Öte yandan, vatandaşlar ise ekonomide ne olup bittiğini anlamak, iktisat politikalarını tartışmak ve önerilen çözümleri onaylamak istiyor.

Dolayısı ile mali piyasaların demokratik süreçler tarafından denetlenmesine olanak verecek şekilde uluslarüstü (supranational) siyaset biçimleri gerekiyor. 20’nci yüzyılda bu sürecin milli piyasalar ve milli devlet düzeyinde gerçekleştiğini hatırlatalım.

Aslında Avrupa’nın krizi 21’inci yüzyılın temel siyasi tartışmasının öncüsüdür: küresel piyasalarla milli siyaset arasındaki gerginlik nasıl çözülebilir?”

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir