Faiz
Zait
Nakıs
Münasip
İlm-i İktisat
İlm-i Servet
TDK sözlüğünde yer aldığı gibi, burada ki tüm sözcükler Arapça…
Faiz
1. isim, ekonomi İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
2. isim Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli
Zait
1. sıfat, Çoğaltan, artıran
2. sıfat, Gereksiz, fazla
3. isim, Artı (+)
Nakıs
1. sıfat, Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan.
2. sıfat, Özrü, kusuru olan
3. isim, Eksi.
4. zarf, Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan biçimde
Makbul
1. sıfat Kabul edilen
2. sıfat Beğenilen, hoş karşılanan
3. sıfat Geçer, geçerli
İlmi
1. isim Bilim
2. isim, mecaz Ayrıntı, özellik, nitelik
İktisat
1. isim Ekonomi
2. isim Tutum
Servet
Varlık, zenginlik, mal, mülk
Neden bu kadar Arapça sözcükleri ve anlamlarını paylaştık diye merak ediyorsanız, cevabı, faiz hakkında konuşulanlar ve faize karşı alınan tutumları bu güne kadar ilm-i iktisadın en tanınmış kişilerinin, ekonomi yönetimine bir türlü anlatamamasındandır…
Bizde birde bu yöntemi deneyelim dedik!
TCMB’nin son politika faizi değiştirilmeyip sabit bırakınca, böyle enflasyona, böyle faiz demeden de edemedik…
Artık resmi yıllık TÜFE bile, yüzde 54,44 açıklanırken, tasarrufçunun dişinden, tırnağından artırdığı birikimlere, eksi yüzde 41,44 faiz vermek hangi ilm-i iktisat ile bağdaşır ve ilm-i sermayeyi cezbedecek onu da bilemedik!
Bundan sonra TL mevduat bankalarda kalır mı?
KKM ya da yaygın söylemi ile KGM’ a katılım artar mı?
Tekrar döviz ve altına yöneliş başlar mı?
Hazine hangi faizle döviz ve TL borçlanır?
Nereye baksanız çıkar bir yol gözükmüyor gibi…
Mütevazi bir mevduat sahibi olarak bankalarda vadeli hesap açsanız, alacağınız getiri yüzde 14, hadi bilemediniz yüzde on yedi ama paranızın alım gücünden kaybettiğiniz değer ise yüzde 40’lara dayanıyor!
Bu ilm-i iktisatta ya da ilm-i adalete uygun mudur?
Eğer bir kişiye verdiğiniz borç para ile bir birim mal alabiliyor ama borcunu geri ödediğinde, siz aynı malı aynı değerden alamıyor, hatta bu alım gücünü, yüzde 40 ve daha yukarısında kaybediyorsanız, daha açık bir ifade ile böyle ilm-i iktisada aykırı bir uygulamayı, adil bir ekonomik durum olarak savunmak, başta kamu bankaları ve tüm finans kurumlarında, bu haksızlıkların uygulanmasına göz yummak, en hafif şekliyle, vatandaşın kendi milli parası ile yaptığı birikimleri, buharlaştırmak değil midir?
Uzun süredir iktidar ekonomi çarkını;
İçerde cumhuriyetin tüm kazanımlarını özelleştirip, bununla da yetinmeyip, ne istesek veriyorlar, itibarımız tavan yaptı diye borçlanarak çevirdi!
En ihtişamlı binalar, otoyollar, asma köprüler, tüneller ile miras yedi bir savurganlık, birde bununla yetinilmeyip, YİD sistemi ile geleceğe dönük büyük ödemelere, hem de dış ülke tahkim mahkemeleri esas alınarak, borçlanıldı…
Sonunda başvurulacak tek seçenek kaldı, negatif faiz ya da vatandaşın yastık altında kara günlerin üç, beş kuruşu(!)eğer son yaşanan fukaralıkta garibanın yastık altında hala duruyorsa?
Atalarımız ne güzel söylemiş;
Ayağını yorganına göre uzatacaksın
İşten artmaz dişten artar
Yananla yenene dağlar dayanmazmış…
Hesabını kitabını bilmeden yapılan savurganlık sebep, bir kör kuruşa muhtaç olmak sonuçtur!
Sözün özü;
Milletin dişinden tırnağından arttırdığı birikimlerine uygulanan faizin, enflasyona göre uygulanan eksi aralığı , yapılan iktisadi haksızlıkla doğru orantılıdır…