Gene aynı yöntem ve değişen hiçbir şey olmadı..

Gene aynı yöntem ve değişen hiçbir şey olmadı..

Zarar gene deveye yükletildi. Döviz, mevduat, bono ve tahvil, kredi reel faizleri ile İMKB arasında ki geçişler, üretim malları ve hizmetlerinde ki yeni zamlar, ücretler ve birikimlerin yerinde sayması, bir taraftan diğerine, el değiştirmesi ile yanlış yönetimlerin ülkesel ve küresel borçlarının cemi cümlesi, ‘’mütedeyyin ekonomik yurttaşların’’ sırtına boci edildi!

Zaten temel kuram enerjide olduğu gibi ekonomide de aynıdır.

Hiçbir şey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz! Değişime uğrar.

Cari açık almış başını gidiyordu. Nedenleri çok iyi biliniyor. Tek kelime ile müsriflik(!) ama kimse umursamadı.

Yüksek faiz, düşük kur politikaları, ithalatı coşturdu, iç üretimi pahalı hale getirdiği görmezden gelindi.

Kazandığımızdan çoğunu borçlanarak yaptık. İktidar bunu yabancı sermayeye sağladığı ayrıcalıkta, insanlar da özellikle ücretliler, kredi kartında buldular. İktidar yabancı sıcak parayı içeri cazip koşullarda çekerken, ihmal edilen reel ücretlerin açığını vatandaş, bu uygulanan yöntemden kopya çekerek banka kartları ile sağladı.

Ne demişler? Körle yatan şaşı kalkarmış!

Siz geçinecek kadar makul ve mantıklı bir gelir veremezseniz, iç tasarrufçuyla, dıştan geleni, ayırımcı uygulamalar ve farklı getirilerle ödüllendirirseniz, onlarında yöneleceği başkaca bir çıkış yolu kalmıyor.

Son iki ay içersinde, döviz, faiz ve mevduatla, kâğıt faizlerinde ki değişimi inceleyin. Tsunami dalgaları yanında hiç kalır.

Milyarlar, bu ekonomik afet tsunamisnden, bir oradan bir oraya geçerken, mütedeyyin ekonomik yurttaşlarında birikimleri, sular üzerinde yüzen eşyalar gibi sürüklenip gitti.

Aslında tüm bu ön veriler orta yerde dururken, küresel ve içsel ekonomik fay salınışları, gerilimleri bariz belirti verirken, küçük tasarrufçuyu koruyan önlemler alınması gerekirken, başta KDV ve ÖTV gibi yada genel ve zorunlu temel tüketim mallarına yapılan ve en alt gelir grubu ile, en üst gelir grubunu, aynı oranda ve değerde etkileyen zamların, alelacele çözüm diye sunulması tam bir eko popilist davranış olmuştur.

Böyle eşit dağılımlı bir vergi geliri, üst gelir düzyini elbette hiç etkilemeyecek ancak, zaten temel ihtiyaç maddelerinin tüketimini de asgariye indirmiş, bu geniş halk kitlelerini çok daha fazla sarsacaktır.

Yol yakınken ve 2012 bütçesi hazırlıklarına başlanmışken, ücretli kesim için yeterli sayıda ekonomik çadırımızın olup olmadığı, mutlaka gözden geçirilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde sosyal faylar da ki kırılmalar oluştuğunda, sağlayacağınız destek, meydana gelecek sosyal, ekonomik, siyasal ve ahlaki yıkımları önleyemeyecektir.

Güzel bir Fas atasözü vardır. ‘’ ateş en çok dumanını sönerken çıkarırmış’’ küresel bazda ya da ülke ekonomik gidişatına, alınan alelacele ekonomik önlemlere bakarsak, ekonomik  ateşin sönmeye yüz tuttuğunu ve dumandan göz gözü görmediğini çok daha iyi anlarız.

Alt toplumsal sınıfların, üst gelir gruplarını sırtında taşıdığını, bir çökmede ise en büyük hasarın, üst katlarda oluşacağını hep hatırlayalım ve işin temeline ve de kalıcı, adil çözüm getirmeye çabalayalım.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir