Gerçeklerden Kaçanlar Felakete Koştuğunu Anlayamaz!..

Temeldeki sorunlara ilişkin gerçekleri görmezden gelerek kısa vadeli bir bakış açısı ile günü kurtarmaya çalışmanın son on yılda küresel düzeyde yarattığı açmaz bugün için kabusa dönüşmüş gibi görünüyor. Sorunlar ağırlaştıkça çaresizlik güçlendikçe içgüdüler ön plana çıkıyor ve falekete çanak tutan bir akıl tutulması geleceği karartıyor. Günü kurtarmak ve öfkeli kesimleri sakinleştirmek adına insanlığın geleceği üzerindeki ipotek büyüyor. İnsanlık kendi eseri olan sistemin önce kulu sonra kurbanı haline geliyor. İşin tuhafı b garabeti yaratan yanlışlardan vazgeçilemiyor veya buna izin verilmiyor. Bu büyük yozlaşmanın kahramanları kendilerini kurtaracı gibi göstermek hatasından geri adım atmadığı için, binilen dalı kesen bu kısır döngüden kurtulunamıyor… Tüm ekonomilerde aynı senaryonun vizyondan olduğu dikkat çekiyor.

Sorunlu olarak ön plana çıkan ekonomilerde gerek bireysel gerekse kurumsal düzeyden kırılganlık artıyor; faaliyet gelirleri erirken borçlar hızla büyüyor. Sürdürülebilir olmayan bi durum kamu kesimi ve mali sektörleri de hasta ediyor, komaya sokuyor. Para ve maliye politikalarındaki tercih ne yönde olur ise olsun durumun daha kötüye gitmesi önlenemiyor. Para basarak banka kurtarmak veya zora giren devletlerin tahvilini almak yönündeki yaklaşımlar günü kurtarsa da kötüye gidişi engelleyemiyor. Orta-uzun vadede herşeyin daha kötüye gideceğinin kesin olduğu biliniyor, fakat günü kurtarmak adına herşeyi olduğundan farklı gstermek adına büyük çaba harcanıyor, çok yönlü istikrarsızlığın ve buna bağlı olarak sosyal müliyetlerin anormal bir hızla artışını engellemek adına hiçbir şey yapılmıyor. Bugün, 2002 yılında yaşanması gereken küresel kredi krizini ertelemek adına gücünü kurtarmaya çalışmanın bedellerini ödemek zorunda kalıyoruz. O gün neden basiretli olunamadı ise bugün de aynı nedenler geçerliliğini koruyor…

Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir